Kurumlar yalan söylerse, cemaat ne yapar?

Kurumlar yalan söylerse, cemaat ne yapar diye soruyu içimden geçiriyorum kaç gündür. Çünkü kurumlar kendi üyelerine her türlü yalanı, işler yolunda gidiyormuş gibi göstererek kendi varlık sebebini açıklamaya çalışıyorlar. Kurumlar üyeler olmadan olmaz.

Kurumlar, para girişi olmadan da var olamazlar. Parasız kurum olmaz, çünkü her türlü işleyiş ve ilişki para üzerine kuruludur. Para kurumun yaşaması ve var olması için en gerekli maddiyattır. Maddiyatın yanında maneviyat vardır, ki bu maneviyat duyguları sayesinde maddi alt yapı oluşturulur.

Maddiyat oluşturmak için her türlü yolu mubah sayılır, bu mubah yollar içinde her türlü araç kullanılmaktadır. Çünkü kurumlar yılsonu bütçelerini denkleştirmek ve açıklarının nedeni açıklamak zorundadır. Fakat, kurum açıkları, kurumu yönetenlerin yanlış kararları sonucunda oluşmuş ise ve bu yanlış kararlar kişisel duygular ile görmezden gelinerek yok sayılmış ve maddi alt yapı denk olarak kabul edilmiş ise, ileride olacak olan veya olmuş olan açıkları açıklamada zorluklar olur. Bu zorlukları ortadan kaldırmak için, kurumun amaçları dışında maddi getiri olan alanlar cazip gelir.

Kurum, varlık sebebi bir maneviyatı kullanır. Maneviyatı besleyen ise, kurumun yaptığı çalışmalardır. Kurumun çalışmaları ise maddi zemin üzerinde kurulur. Maddi zemini zayıf kurumlar ise amaçları dışında başkalarının çıkarları yönünde özveride bulunabilir. Kurumun amaçlarında olmayan nedenler sırf maddi gelir için kabul görülür ve bir başka kurumun destek değneği olabilir. Ya da başka bir alanda gerekçelenme olarak kullanılabilir.

Örneğin, Almanya devleti gereği gördüğü kurumlara yardım yapar, bu yardımlar sayesinde o kurum kontrol altında tutulur. Gerekli gördüğünde o kurumum incelemeye alır. Zaten yardımlar ile kendisine bağladığı kurumu istediği an, kendi amacı yönünde yönlendirir. Eğer o kurum, kendi amacına uygun karar almaz ve kontrol dışı hareket ederse, o durumda o kurum hakkında daha önce elinde olan deliler ile ıslah edilir. Bu konuda en iyi örnek Milli Görüş olayıdır. Almanya’da ‘Şeyhülislam Makamı’ Milli Görüş denetiminde olmuştur. Bugün bu kurum gözden düşmüş ve yeni yapılanmaya gitmektedir. Deniz Feneri davası ve gelişmeler Avrupa içinde yeni arayışları ortaya çıkarmıştır. Bu zaman dilimi içinde İslam içinde görülen başka bir yapı dikkat çekmiş ve o yapı kendi özgün durumundan çıkarak devletten bir çok teşvik alan projelere imza atmaya başlamıştır. Alman devleti, kontrol etmek istediğini teşvikler ile kendisine bağlar.

Bu projeler sayesinde ileride kendisine aynı konularda başvuracaklarında önünü kapatmaktadır, çünkü verdim, denendi ve başarılı olmadı denilecektir. Kendisini için küçük, verdiği kurum için büyük bütçeler ile kendisine bağlı ya da kontrol altında tuttuğu bir kurumun elini kolunu bağlarken, daha sonra ne yapacaklarını önceden bilmesini de sağlayacaktır. Bu projeler karşılıklı çıkarlar söz konusundur. İki taraf gönüllü ve isteklidir bu projelerde. Gönüllü birliktelikler karşılıklı kısa dönem çıkarlar içinde geçerlidir, çünkü her oluşacak yeni ortamda bağlayıcılık özelliği yoktur. Her an sonlanabilir. Bu sonlandırma işi elbette parası olan lehindedir.

Bugünlerde adını anmadığım kurum değişik projeler almaktadır, bu projeler adına Türkiye’ye gelmekteler. Gerçekleşme imkanı olmayan ve bir eyalet uyum bakanlığı tarafından onaylanan proje için, Türkiye’nin üç büyük şehrinde bir proje yönetilmeye kalkılıyor. Almanya genelini ilgilendirmeyen bir proje neden yurt dışında denenmek istenmektedir, burada amaç nedir? Bu projeyi yöneten kurumun daha önce hangi projelere adım atmıştır, medya içindeki duruşu nedir? Kurumun yaşayabilmek için yaratılan araçlar nelerdir? Uygulamaya koydukları projelerin başarı şansı olmadığı halde neden bu projeyi abartarak kendi üyelerine duyurmuşlardır? Bir köşe yazısı içinde kısa başlıklar ile değindiğim konular zaman içinde daha ayrıntılı ve somut isimler ile açıklanacaktır.

Almanya’nın hedeflerine ve amaçları yönünde hareket edenler kimlerdir? Bugün bu sorunun cevabı soyuttur, fakat bu soyut olması somut olmayacağı anlamını çıkaramayız! Çünkü yeni bir ‘deniz feneri’ olayını başka bir kurum üzerinde yaşanmakta mıdır? Bütün bu sorular yanıtları zaman içinde kamuoyu önüne serilecektir. Fakat henüz erkendir.

Kurum baştan belirttiğim gibi manevi ihtiyaçların organize edilmesi ve o maneviyatın yaşatılması amacı ile kurulmuştur. Bugün kuruluş aşamasındaki naif duruş ortadan kalkmıştır. Bugün yaşanların ortaya serilmesi an meselesi olduğunu hatırlatmakta yarar var sanırım…

http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

1584720cookie-checkKurumlar yalan söylerse, cemaat ne yapar?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.