Kurşunlanmış bayrak…

David Cohen isimli muhabirin kaleme aldığı yazı Londra’da yaşayan Türk ve Kürt toplumlarının içler acısı durumunu acımasızca gözler önüne seriyordu. Gazete, gittikçe cüretlerinin dozunu artıran çetelerinin Kuzey Londra’da adeta bir terör havası estirdiğini yazıyor. Bu çetelerin eroin ticareti, tefecilik ve katillik gibi suçlarla uğraştığını yazan Cohen, Ahmet uydurma isimli bir kebab işletmecisinin hazin dramını da satırlarına taşıyor. Tefecilerin kıskacına yakalanan Ahmet, bir gece ansızın eşini terkedip ortalıktan kaybolmuş, polise başvurduğunda ise hiçbir netice alamamış. Makale ayrıca korkunç bir haberi de satırlarına taşıyor. Muhabire göre geçtiğimiz hafta sonu çeteler Haringeyde bir düğün basıp kozlarını paylaşacaklarmış. Ancak bu korkunç olayın polise ihbar edilmesi sonucu büyük bir facia önlenmiş.

Son yıllarda Türkçe konuşan toplumlar arasındaki endişe verici olayları her hafta gerek yerel basında gerekse İngiliz medyasında izliyoruz. Sizi bilmem ama ben Evening Standard gazetesindeki makaleyi okuyana kadar olayların bu boyutta olduğunu doğrusu bilmiyordum.

Evening Standard gazetesindeki yazıya toplumlarımız arasında iki tür yaklaşım olmuştur. Aklı başında her toplum ferdi, özellikle çetelerin arenası olan Hackney, Haringey, İslington ve Enfield bölgelerinde yaşayanlar ve çocukları olan bilinçli kişiler olay karşısında büyük bir endişeye kapılmışlardır. Aynı zamanda da bu olaylara karşı toplumlarımız tarafından etkili tepkiler konulması için girişimlerde bulunmuşlardır.

Olaya diğer tür yaklaşım sergileyen kesim herzamanki gibi aramızdaki devekuşları olmuştur. Yazıyı okumadan bayrağı farkeden bu devekuşlarının göğüsleri herhalde milliyetçi hislere oldukça kabarmıştı. Bayrağı yakından inceleyince sağ tarafında birçok kurşun deliğinin olduğunu görerek muhakkak beyinlerinden vurulmuşa dönmüş, öfkeyle telefonlarına sarılmış, bilgisayarlarının başına geçmiş, gazeteyi şikayet bombardımanına turmaya hazırlanmışlardır. Çünkü onlara göre toplumlarının utanç kaynağı olan bu olumsuz gelişmelerden çok Türk bayrağına karşı işlenen suçtur önemli olan. Bayrağın kurşunlanması ne demek oluyor? Tabii gazetenin konuyu ifade etmek için bayrak kullanması ırkçı bir yaklaşım olarak kabul edilebilir. Ama bana göre toplumlarımızın yaşadıkları yanında bu küçük bir detay. Buna ancak yukarıda bahsettiğim devekuşları saplanacaktır.

Bu devekuşları ne diyorlar biliyor musunuz? “Bu çetelerin elemanları Türk değil, Kürttür. Türkler öyle şey yapmaz. Bizim öyle bir sorunumuz yoktur.” İşte bu tavırlar yüzündendir ki toplum olarak bu ülkede hatırı sayılır bir ilerleme kaydedemedik.

Evening Standard gazetesinin aynı sayısında Tottenham bölgesinin İşçi Partisi milletvekili David Lammy’ye de bir köşe ayrılmış. Lammy köşesinin başlığında şöyle diyor: “Korku kıskacı içerisindeki insanlara yüz çeviremeyiz”! Tipik bir siyasetçi sloganı. İçi tamaıyle boş, hiçbir anlamı olmayan bir söz. Bölgesinde çok sayıda Türkçe konuşn toplum ferdi bulunan David Lammy’yi zaman zaman sivil toplum örgütlerinin düzenlediği etkinliklerde, şölenlerde, kokteyllerde görürüm. Diğer bölge milletvekilleri, belediye meclis üyeleri, AB milletvekilleri ile birlikte protokolda gerile gerili oturur. Ama partisini bölgesindeki sorunlar için etkili birşeyler yapmaya zorlama konusunda çok da faal olduğu söylenemez.

Lammy Türk ve Kürt toplumunun sorunlarına bu kadar duyarlı ise bu toplumlar içerisinde gençlerle etkili çalışabilecek gençlik dernekleri için hükümetinin çeşitli organlarında acilen fon ayırtma girişimlerinde bulunmalıdır. Gençleri çetelerin kıskacından ancak bu gençlik kuruluşları kurtarabilir. Lammy laf kalabalığını bırakıp kolları sıvayarak acilen bu konuya eğilmelidir.

Toplumlarımız arasında, etkili derneklerin öncülüğünde hatırı sayılır kıpırdamalar olduğunu görmek bir nebze olsun yüreğimize su serpiyor. Örneğin DAY – MER, GİKDER gibi gruplar bu konularda gençlere yönelik epeyce toplantılar yapmışlar, paneller düzenlemişler, aileleri bilgilendirmeye çalışmışlardır. Londra Türk Radyosu ve DEM Radyo çeşitli programlar yapıp halkın bilincincini artırmak için uğraş vermeye devam ediyorlar. 28 Kasım tarihinde Hackney, Haringey, Enfield ve İslington bilgelerindeki Türkçe konuşan bazı belediye meclis üyelerinin düzenlediği “ Çetelere değil siyasete katılın” toplantısı da hayli önemli bir girişim. Daima eleştiriye maruz kalan bu arkadaşlarımızı bu girişimleri için kutlarım. Tüm bunlar çok olumlu girişimler. Ama halkımız da bu girişimlere destek vermeli, düzenlenen toplantılara katılıp görüş bildirmeli ve çözüm arayışlarına katkı koymalıdır.

Gençlerimize pozitif rol modeller gösterilmesinin önemimini bu köşeden her zaman için vurguladım. Bu rol modellere en fazla ihtiyacımız olan bir zamanda yaşamaktayız. Geçen hafta yerel gazetelerimizin sayfalarında Türkçe konuşan toplumlardan üç rol modelin başarılarını kıvançla okuduk. London Evening Standard Gazetesinin her yıl yayınladığı ‘Londranın en etkili 1000 kişisi’ listesine bu yıl Türkçe konuşan toplumlardan üç kişi girmeyi başarmış. Modacı ve tasarımcı Erdem Moralıoğlu, tiyatro yönetmeni Mehmet Ergen, ve prodüktör Leyla Nazlı. Ayrıca geçtiğimiz günlerde değerli arkadaşım Liberal Parti İslington Belediye Meclis Üyesi Meral Ece’nin Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonuna atandığını gururla öğrendik. Böylelikle Meral Ece ülkede en üst düzede görev alan ender temsilcilerimizden oldu. Aramızda bu kişiler gibi başarılı daha nice toplum fertlerimiz vardır. Bu kişileri gençler için rol model olmaya yönlendirici projeler hazırlamak gittikçe önem kazanmaktadır.

Bu sorunları geçmişte ve hala yaşamakta olan diğer azınlık toplumlardan çok şeyler öğrenebiliriz. Kabuğumuzdan sıyrılıp bu toplumlarla ilşiki kurmamızın ve ortak sorunlarımızın üzerine birlikte yürümemizin zamanı çoktan geldi.

744030cookie-checkKurşunlanmış bayrak…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.