L. AMERİKA’DAN… Solun getirdiği istikrar

Latin Amerika’da bazı ülkelerde sola karşı bir eğilim gelişmekteyse de, bir çok Latin Amerika ülkesinde modern solun öncülük ettiği yeni bir demokratik istikrar yaşanıyor. Hindistan ve Cin’in küresel ticaret atakları gözönüne alındığında, bu coğrafyada en azından şimdilik onlarla karşılaştırılabilecek bir ticari gelişme yok, ama yatırımcılar artık Meksika, Brezilya, Peru ve Şili gibi ülkelere yatırım yapmaktan kaçınmıyor.
 
Eylül ayında, Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales neredeyse anayasal bir darbe gibi Venezuela tarzı otoriter bir demokrasi atağı yaptı. Morales’in partisi, yeni Anayasa Meclisı’nde 77 oya karşılık 156 oyla yürütme yetkisini bu kuruma verirken, kendi ölçülerinde yeni bir anayasa yazılması için de kapıları açmış oldu. Muhalefet bunun kanunsuz olduğunu söylüyor, çünkü Bolivya kanunlarına göre, yeni bir anayasa yazılmasına karar vermek için, Meclis’in 255 oyundan ucde ikisinin Morales’in partisi tarafından alınmış olması gerekiyordu.

Bu arada Ekvator’da popülist sol aday Rafael Correa, 15 Ekim’de Ekvatorda yapılacak seçimler için yapılacak anketlerde birinci sırada yeralmaya başladı. Çavez müttefiki olan Correa, aynı Venezuela ve Bolivya‘da olduğu gibi yeniden yapılanmak amacıyla yeni bir Anayasal Meclis kurulmasını önereceğine söz verdi.

Nikaragua’da seçim öncesi yapılan anketlere göre, radikal solcu eski devlet başkanı Daniel Ortega, 5 Kasım’da yapılacak seçimlerin birinci ismi. Eğer Çavez, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde aradığı koltuğu bulabilirse ve Ekvator ve Nikaragua’da müttefikleri kazanırsa, Bolivya, Venezuela ve Kuba’dan oluşan sol blok, iki ülkenin daha katılımıyla etkisini genişletecek.

Meksika işe, yaz aylarından bu yana yaşadığı seçim muhalefetleri, sokak eylemlerinden sonra iddialı bir karar alarak 24 Ekim itibariyla, 30 yıl süreli ilk devlet tahvillerini Meksika peşosu üzerinden piyasaya sürecek. Ekonomi Bakanlığı yetkilileri, yatırımcıların güvenini kazanacaklarından ve tahvillerin iyi satılacağından şüphe duymadıklarını söylüyorlar. Gerçekten de eğer planları gerçekleşirse aynı zengin ülkelerde olduğu gibi yolların, okulların, hastahanelerin inşaatları bu uzun vadeli tahvillerle karşılanmış olacak.
 
Güney Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’da işe, devlet başkanlığı seçimlerinin birinci türü Luis Inacio de Silva’nin zaferiyle sonuçlandı. 29 Ekimde yapılacak ikinci turda eğer halkın kafası Lula hükümetinin rüşvet skandallarından karışmazsa büyük olasılıkla Lula seçimlerde büyük bir atak yapan diğer solcu aday Alckmin’e karşı tekrar devlet başkanı seçilecek, ancak kazanan kim olursa olsun seçimlerden bağımsız olarak Brezilya’da istikrar bozulmayacak gibi gözüküyor.

Peru’da ise daha önceki başkanlık deneyimi çok da parlak geçmeyen Devlet Başkanı Alan Garcia, dış borçlarını ödeyemediği için, yeni yatırımlar bulmaya çalışıyor.

Şili’de sosyalist Devlet Başkanı Michelle Bachelet, ülkesinin yeni ekomomik atılımlarını başarıyla gerçekleştiriyor.
 
Yapılan resmi istatistiklere göre, Sili son 15 yılda yüzde 39’larda olan yoksulluk düzeyini , yüzde 18e indirdi. Peru yine yüzde 54den yüzde 48e, Brezilya ise son 5 yılda tam 6 milyon yurttaşını fakirlik sınırından çıkardı. Meksika’da ise fakirlik son 6 yılda yüzde  20.5 iniş gösterdi.

Kötümserlere göre, Latin Amerika’da yatırımlardan kaçan, kapitalin kötü kullanıldığı, fabrikaların kapatılıp, fakirliğin arttırdığı bir karşı sol gelişiyor. Alınacak daha çok yol var mutlaka ama içlerinde Fidel’in, Evo’nun ve Çavez’in de bulunduğu bir çok ülke lideri, kıtada yaşam standardını yükseltmek üzere elinden geleni yapmaya çalışıyor.

1613460cookie-checkL. AMERİKA’DAN… Solun getirdiği istikrar

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.