Labirent

Geçenlerde kendi kendime düşünüyordum. Hatırladığım ve geçirdiğim son otuz beş  yılda toplum olarak yaşadıklarımızı şöyle bir göz önüne getirmeye çalıştım.


Ne çok dolanıp dolanıp tekrar aynı yere gelmişiz biliyor musunuz?


Her yeniden  tek başına gelen iktidarlar, koalisyonlar, ara rejim hükümetlerini hatırlıyorum. Hemen hepsinin dışarıdan görünümleri birbirine ne çok benziyor; Çok sık dış geziler, toplantılar, hangi alanda çok verimli (!) geçtiğini bir türlü göremediğimiz dış ikili görüşmeler…Bol bol dosyalar, bol kepçeden beyanatlar…


İçerde ise, yoğun toplantılar, sabaha kadar süren görüşmeler, tartışmalar, yeni çıkarılan yasalar…


Ne hikmetse, her yeni başa geçen, sanki işe yeniden başlıyor gibi geliyor bana…


Yine bol vaatler…Toplantılar, yoğun ve iyi geçtiği iddia edilen temaslar, karşılıklı ve adeta aynı kalemden çıkmış  resmi açıklamalar…


Şimdi nerede miyiz?


Ulaşmayı hedef edindiğimiz ülkelerle aramızda olan mesafeye bakarsanız siz de bir karar verebilirsiniz.


Bu yıllarda hiç mi bir şey yapılmadı. Elbette yapıldı. Ancak, zamanın herkes için aynı aktığını unutmamalıyız. Ve gelişmiş ülkeler ya da ulaşmaya çalıştığımızı iddia ettiğimiz ülkeler ile aramızdaki makasın aralığına bakmalıyız.


Her yeni vaatlerle başa geçenler sanki labirentin farklı yerlerinde dolaştırıldı ve tekrar başladıkları yere getirildi. Ve bunlar, kat ettikleri yolun aslında mesafe almak (gelişme manasında) olmadığını ya anlayamadılar veya geç anladılar. Fakat her zaman iş işten geçmiş oluyordu.


Gelişmiş ülkeler istikametinde ilerlemek niyetiyle yola çıkıldı, çokça gezindi fakat gerçek çıkış bir türlü bulunamadı. Buna bir anlamda kısır döngü de diyebiliriz.


Neler mi oluyordu?


Bu sorunun cevabı herkesçe farklı olabilir. Ancak, sanıyorum  farklı cevaplar bile,  labirent gerçeğini değiştiremeyecektir.


İster laiklik elden gidiyor diyenler, ister irtica geliyor diyenler, ister her olayda “efendim dış güçler” diyenler, ister din elden gidiyor diyenler ve buna benzer söylemler ya da kimin ne kadar haklı olduğu,  asrın gerisinde bulunduğumuz ve sürekli evhamlarla yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor.


Tek çare,  yıllardır ve halen labirentte gezdirildiğimizin farkına varmak ve her hususta yüzümüzü bilgiye, ilme ve asrın gerçeklerine çevirmek olacaktır.


Birbirimizle uğraştığımız müddetçe,  labirentten çıkış şansımız olmayacaktır. El ele verip çıkışı bulmak zorundayız.


Yoksa, bilgi çağının maskarası olmak bile işten değildir.


 [email protected]

691030cookie-checkLabirent

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.