Tunceli’de geçen yıl 6 Mayıs’ta, EMEP’in gençlik örgütü olan “Emek Gençliği”ne bağlı üç genç hakkında da, Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ı basın toplantısı yaparak andıkları için dava açıldı.
Sancar Yamaç basına açıklama yapmış, Zeki Sarıca ve Gökhan Türkan da “Denizler’in posterini tutmuştu”. Üç genç, “işlemiş oldukları suçtan dolayı yargılanıp idam edilmiş şahısları ve eylemlerini alenen övme suçu” işledikleri için yargılandılar. Mahkeme, ikinci duruşmada, üç gencin beraatine kararı verdi.
ESASTAN İLK BERAAT KARARI
Tunceli’deki dava, “ölenleri andıkları” için “suç ve suçluyu övmek” suçundan açılan davalarda, esastan verilen ilk beraat kararı oldu. Avukat Barış Yıldırım, NTVMSNBC’ye şunları söyledi:
“Dava Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılmıştı. Bu davadan önce esastan verilmiş beraat kararı yok Türkiye’de. Bu ilk beraat kararı. Çanakkale ve Tunceli Hozat’ta da daha önce aynı gerekçelerle; afişler yüzünden açılmıştı. Beraatle sonuçlanan bu iki davada sanıklar tarafından afişlerin asılıp asılmadığı saptanamamıştı, dolayısıyla delil yetersizliğinden beraat kararı verilmişti. Burada, bizim davamızda ise karar esastan verildi. Kısa karar, suçu ve suçluyu övmek suçunun unsurlarının oluşmadığı, atıl suçun bu haliyle yasaya aykırı olmadığı yönünde. Mahkeme ayrıntılı gerekçeli kararını da yakında verecek.
ÖLENLERİN SUÇLU SAYILMASI MÜMKÜN DEĞİL
Duruşma 12 Şubat 2008’de başladı. İlk celsede savunmalarımızı sunduk. Suçlamada dayanılan yasa kuralı, TCK 215. maddeydi. Biz dedik ki; Deniz Gezmiş şu anda fiziken hayatta olmayan bir insan. Ve suçlu olarak addedilmesi mümkün değil. Adli Sicil Kanunu da diyor ki, kişinin ölümüyle adli sicil kaydı ve arşivi bütün olarak silinir.
30 YIL İÇİNDE AF ÇIKTI, İDAM CEZASI KALDIRILDI
İdam cezasının infazından bugüne Türkiye’de parlamento tarafından defalarca yürürlüğe konmuş af kanunları var. İdam cezası da yürürlükten kaldırıldı. Artık bu kişilerin suçlu olarak ifade edilmeleri mümkün değil. Bir diğer nokta da şu: Yasaya göre kişi şartlı tahliye edildiği tarihe kadar suçlu sayılır. Ondan sonra bütün hakları iade edilir, suç işlememiş gibi işlem yapılır. Aradan yıllar geçmiş. Fiziken kendini savunamayacak kişilerin hâlâ suçlu olarak lanse edilmesi yanlış.
MENDERES VE MUĞLALI ÖRNEKLERİNİ VERDİK
Adnan Menderes örneğini verdik. Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi idam cezasına çarptırılan eski başbakanlardan Adnan Menderes’in adı havaalanına ve bir üniversiteye verildi. 33 köylünün ölüm emrini vermekten sorumlu tutulan ve bu suçtan mahkum olan general Mustafa Muğlalı’nın adı Van’da bir askeri kışlaya verildi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde verilen kararların birçoğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) döndü, Deniz Gezmiş’ler idam sonucu öldükleri için bu yola başvuramadılar. İfade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde Deniz Gezmiş’lerin mevcut yasa kurallarına göre suçlu addedilmeleri mümkün değil.
SAĞ KESİMDEKİLER ANILINCA SUÇ OLMUYOR…
Üstelik bu dönemde, bir ayrımlaştırma yapılmış. Sağ kesimden ölenler anıldığında suç olmuyor da, sol kesimdekiler anıldığında suç oluyor. Böyle bir görüntü var ortada. Bunun da hukukun evrensel ilkeleri bakımından yadırganacak bir durum olduğunu ifade ettik. Suç ve ceza kavramlarının politikleştirilmemesi gerekiyor. Politikleştirilmiş bir davadır, dedik.”
68’LİLER BİRLİĞİ DE KAPATILMA TEHDİDİ ALTINDA
NTVMSNBC’ye konuşan 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan da, kendilerine yöneltilen suçlamayı şöyle değerlendirdi:
“Bize kişi olarak değil, vakfın kapatılması için dava açıldı. ‘Suçu ve suçluyu övmek’ dedikleri fiil de, lokalde Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’ın fotoğraflarını bulundurmak. Dava Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından açılmıştı. Ama biz bu davayı kazandık. 3-4 ay önce beraat ettik. Karşı tarafın avukatları hemen Yargıtay’a götürdü davayı tekrar. Davamız şu anda Yargıtay aşamasında.
MAHKEME KARARIYLA DA TESCİL EDİLDİ
Tunceli’deki davada verilen beraat kararıyla, mahkeme de tescil etmiş oldu; suç değil. Bana göre zaten suç değildi. Deniz Gezmiş’ler toplumun genel kabulü içerisinde. Mevcut yasaların suç sayıp saymaması önemli değil. Toplumun benimseyip benimsememesi önemli. Hayat ve tarih de bu arkadaşlarımızın haklılığını ve doğruluğunu kanıtlamıştır. Biz onları her sene anıyoruz ve çok da rahatız. Dolmabahçe’de meydan mitingi yapar gibi anıyoruz. Gayri ciddi yasakları da takacak değiliz. Türkiye’de demokrasiyi savunmak suçsa, biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Yasaklarla Türkiye’nin hiçbir yere gidemeyeceğini hayat göstermiştir. İşgüzar bir takım savcılar veya kamu kuruluşlarının girişimlerinden de bir sonuç çıkmayacağı apaçık ortadadır. Öyle değil mi?” (NTV-MSNBC)
