Hani bilinen bir şeyi hep tekrarlar dururum ya “Bir ayağımız Londra’da diğeri memlekette” diye… Dünyayı iyiden yana değiştirmek için örgütlü olmak, sokağa çıkmak gerekir. Evde televizyonun karşısında küfretmek işe yaramıyor dostlar. Bir göçmen olarak iki kez örgütlü olmak, iki kez sokağa çıkmak gerekiyor…
Geçenlerde yine Başbakanlık’ın önünde 200’e yakın protestocu Başbakan Cameron’un “dil bilmeyene oturum yok” sözüne karşı kazan kaldırdı. Böyle ikiyüzlülük olur mu? Hem göçmenlerin dil öğrenmesine köstek ol, hem de “dil bilmiyorsun!” diye kapıyı göster… Eylemde Ali Aksoy’un başkanı olduğu Hackney Sığınmacılar Derneği ve DAY MER üyeleri vardı. DAY MER, Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin yanısıra İngiltere’de de aktif rol alan toplumun yüzakı bir dernek. Kendisine “devrimci” diyen, başkalarının ise “radikal” diye tanımladığı sol, evrensel olduğu için dünyanın hangi köşesine giderse gitsin, mutlaka kardeş bir hareket ve düzinelerce kuzen buluyor.
Bizim toplum üyeleri, kendilerine yakın buldukları siyasi hareketlerde toplulaşarak güç biriktirmeyi diğer toplumlara kıyasla daha iyi beceriyor gibi. Bu konuda milliyetçilerin işi zor tabii… Örneğin İngiliz ırkını asil gören BNP’ye bir MHP’li nasıl “Selamün aleyküm ağalar” deyip üye olsun ki?
Gerçi ahir ömrümde bunu da gördüm ya… 2006’da görüştüğüm BNP üyesi Kıbrıslı Türk Lawrence Rüstem “50 yıl içinde İngiliz ırkı azalacak, göçmenlere dönmeleri için 150 bin sterlin verirdim” demişti. Sonra, Londra’daki sıkı AKP’lilerden Muttalip Ünlüer, solcu molcu demedi İşçi Partisi’nden yıllarca Hackney Belediye Meclis üyeliği yaptı. AKP’nin yan kuruluşu Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD-UK) Başkanı Dr. Turhan Özen de Liberal Demokratlar’da siyaset yapmış hatta geçen seçimlerde Tottenham’dan milletvekili adayı bile olmuştu. UETD-UK sıkı çalışıyor, 7 Haziran seçimlerinde 3 bin 548 olan oy sayısını, 1 Kasım’da 6 bin 693’e çıkarmayı başardı.
Kendisini sol olarak tanımlayan ama su terazisindeki civa gibi bir türlü dengeyi tutturamayan İngiltere’deki CHP’lilerin durumu ise nefes daraltıcı. Öncelikle CHP’liler arasında kardeş partilerde çalışanı yok denecek kadar az. İşçi Partisi’nde çalışıp, CHP’ye soğuk bakanların sayısı ise daha çok.
Londra’daki gelmiş geçmiş bütün CHP oluşumları Ankara’daki merkez ile bir türlü eşgüdümlü çalışmayı kuramadı. Örneğin geçenlerde CHP İngiltere Birliği Başkanı Suna Akartuna, CHP milletvekilleri Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu’nun Londra’ya konuşmacı olacağını basınından öğrendiğini söyledi. Buyurun buradan yakın…
En fazla “akil” konumunda yaşlı başlı üyeye sahip olmasına karşın CHP taraftarlarının kendi içlerinde de huzuru yok. Üstelik ortada herkesin uyması gereken “bir tek parti tüzüğü” var. Neyi paylaşamıyorlar anlamak zor. Geçenlerde bütün gazetelere; CHP İngiltere Birliği`nden bağımsız bir dernek olarak faaliyet gösteren “CHP İngiltere Dayanışma Derneği”nin aklanarak kapanması amacıyla yaptığı toplantıdaki usülsüzlüğü anlatan mesajlar yağdı. Yahu kardeşim “kol kırılsın yen içinde kalsın”, sizin kendi iç tartışmalarınızı dışarıya niye taşırıyorsunuz? Sonra sizin kavganızdan bizim okura ne yahu? Dövüşe giren horoz mutlaka tüy döker. Hanginiz yıpranmadan ortalıkta salınacaksınız? Üstelik aynı gün, Uluslararası Af Örgütü’nün, kıyasıya eleştirdiğiniz AKP iktidarına karşı “Cizre acil çağrısı” vardı. İngiltere’deki hak hukuk mücadelesinde yoksunuz, bari lagara lugarayı bırakıp Türkiye için doğru yerde saf tutun…
CHP’lilerin Londra’da toplulaşmaya başladığı son 5 yıla bir göz atın lütfen. Bu süreçte en fazla küskün destekçiye sahip olma rekorunu da kırdılar. Özverili çalışan Başkan Suna Akartuna da umarım küskünlere katılmaz.
Bu arada kızmaca yok haaa, ben yalnızca ayna tutuyorum…