Londra’daki geçen hafta Hayat Tv’de ‘Artı Eksi Londra’ programında basın ile igili bir tartışma programındaydım. Anlatacak çok şey vardı ama nedense nutkum tutuldu.
Bu yazıyı okuyanların Londra’daki toplum medyasını eleştirdiklerini düşünüyorum. Bana göre toplum neyse medyası da onun yansıması. Bakkalların raflarına gelişigüzel atılan gazeteleri gördüğümde hemen yetkililerin emeğe saygı göstermelerini istiyorum. O gazetelerdeki emeğin büyük oranı karşılığı olmayan gazetecilik sevdası ve özveri…
Gazeteciler başta olmak üzere basın çalışanları halkla ilişkileri gelişkin, ağzı laf yapan kesim sayılır. Bu özellikleriyle başka sektörlerde kolayca yönetici ya da patron olabilirlerdi herhalde.
Londra’daki toplum basını haberleşme ve ticari tanıtımın dışında toplum tarihinin de arşivini tutuyor. Gazeteleri ticari bir işletmeden daha çok toplumsal bir kurum olarak görmek daha doğru olur.
***
Bu yazıyı kaleme aldığım 26 Ağustos günü, Londra’da görevi başında yitirdiğimiz ilk gazeteci Ender Erturan’ın 19’ncu ölüm yıldönümüydü.
Sevgili dostum Ender, 1996’da Londra Hürriyet’in haber sorumlusu olarak kendi uçağı ile gittiği Manchester’dan dönerken uçağı düşmüştü. Ender henüz 27’sindeydi… Londra Hürriyet’te çalışan bir arkadaşımızın kardeşi 20 yaşındaki Yunus Osmanağaoğlu da sevgili Ender’e son yolculuğunda eşlik etmişti…
Enderin o parlak gözleri, yüzünde eksilmeyen gülümsemesi, sırtında gazeteci yeleği, elinde motosikletinin kaskıyla hayali karşımda… Yarı utangaç ses tonuyla son yakaladığı haberi ballandıra ballandıra anlatıyor sanki…
Kendisini her alanda iyi yetiştirmiş, Türk basınına katkısı olacak bir değerdi. Türkiye’de Hava Harp Okulu’nda okumuş, Antalya Hürriyet’te de gazeteciliğe başlamıştı. İşin içinde haber var mı, üşenmezdi. Uzak yakın, gece gündüz demez koşardı…
Sevgili Ender’in yaşamı Tom Cruise’un Hollywood filmlerini andırıyordu. Motosikleti ve tek motorlu 4 kişilik bir rally uçağı vardı. Londra dışında habere gitmek için bazen ikisini de kullanırdı. Manchester’e de aynı yöntemle gitmişti… Fenerbahçe ile maçı olan Manchester United’li futbolcularla röportaj için uçmuştu. Enkazda bulunan kırık fotoğraf makinasından çıkan son fotoğraflarında sevgili dostum futbolcularla poz vererek ilk kez bir haberin içine girmişti…
Sevgili Ender’i yitirdiğimizde henüz 8 aylık olan oğlu Can, şimdi 20 yaşında… Can ağladığında sevgili Ender oğlunu kucağına alır uçurur gibi yapar, Can da ağlamayı keser gülmeye başlardı.
Can dostum şimdi doğduğu toprakta Uşak’ta yatıyor. Uşak Belediyesi büyük bir incelikle sevgili Ender’in yaşadığı sokağa adını verdi.
Sevgili Ender iyi bir gazeteciydi, iyi bir pilottu. Hepsi fasa fiso, herşeyden önce gerçekten iyi bir insandı…
Londra’daki gazeteciler olarak onu hasretle, sevgiyle ve dostlukla anıyoruz.
***
Basın toplumun arşivini tutarken, kendi tarihinin de toplumca bilinmesini isterim. “Dostum Ender de aralarında olmak üzere emeği geçen gazeteci ve basın çalışanlarının özverili çalışmaları unutulmasın” derim. İnanın dostlarım inanın, gözünüzün değdiği bu satırları size ulaştıran, gazeteden başka bir şey. İçinde sevda ve özveri olan bir şey.