Londra’daki Türkler öksüz kaldı

Bir süredir karaciğerlerinden tedavi gören Niyazi 19 Aralık günü yaşamını yitirdi. Cenazesinin Pazartesi günü öğleyin Süleymaniye Cami’sinde kılınacak öğle namazından sonra KTHY ile Kıbrıs’a gönderileceği belirtildi. Niyazi’nin cenazesinin Persembe günü de Lefkoşa’da kılınacak namazdan sonra, Lefkoşa mezarlığında topraga verilecek.


Niyazi, Türk toplumundaki her türlü sosyal etkinlikleri ve sanatçıları destekler, restoranlarının kapısını onlara karşılıksız açardı. KKTC’den gelen siyasiler her türlü toplantılarını Niyazi’nin “sponsorluğunda” onun restoranlarında yaparlardı.


Son anına kadar Sarastro’da çalışan Niyazi, son olarak da geçen ay Hyatt Regency Churchill Otel’de düzenlenen KKTC’nin kuruluşunun 25. yıldönümüne katılmıştı.
KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Reşat Niyazi’ye yaptığı hizmetlerden dolayı ödül verirken


NİYAZİNİN ÖYKÜSÜ


Reşat Niyazi’nin 1958’de başlayan Londra serüveni başarı öyküleriyle doluydu. Niyazi’nin opera kültürü çocukluk yıllarına, Kıbrıs’ta İngilizlerin kültürel olarak baskın olduğu yıllara uzanıyordu. Niyazi İngiltere’deki ilk gençlik yıllarında yanında taşıdığı Amerikan müziğindeki “Top Ten” albümlerinin Playboy Diskotekleri’nde popüler olmasını sağladığını anlatmıştı.


Aşka inanmadığını söyleyen Niyazi iki kez evlenmişti. Kıbrıs’a ve Türk kültürüne bağlılığını restoranlarındaki konukseverliğinde de gösterdi. Eğlenceyi ve yemek yapmayı seven Niyazi’nin hobileri arasında antika arabalar da yer aldı. Kıbrıs’ta 100’den fazla antika arabasının bakımı için halen 6 işçi tam gün çalışıyor.


Niyazi’nin sohbeti ve şakacılığı herkesce bilinirdi. Niyazi’nin şakaları öyle yabana atılır cinsten değildi. önce senaryosunu yazar, sonra bir tiyatrocu ustalığında oynardı. Dostlarının dediğine göre; Niyazi’den en çok ağzı yananlardan birisi de yine Londra’nın ünlü Türk restoranı Efes’in yaratıcısı Kazım Akkuş’tu…


Niyazi bütün bu kurgularına karşın, “Macerasız bir gün benim için ölüm. Ben hazırlamam. Valla gelir beni bulur” demişti…


OPERA İLE YEMEĞİ BİRLEŞTİRDİ


Niyazi ve yarattığı restoranlar Türk ve İngiliz medyasında sıkça yer aldı. Kral kendisine o kadar güveniyor ki, basında yer alan eleştirileri Sarastro’nun duvarına asmaktan bile çekinmemişti.


Kral’ın asasındaki üçlü sihir; yemek, dekorasyon ve müzikti.


Londra’da açtığı restoranların sayısını unutan Niyazi’nin kendine özgü bir ekolü vardı. Bir süre önce sattığı Papageno onun “master” mekanıydı…


Niyazi, “konuklarım” dediği müşterilerin miğdesine, gözüne ve kulağına hizmet ettiğini söylerdi.


Başarısının sırrını da restorana giren müşterin güleç yüzlü garsonlarla karşılaması, müşterilerin mönüdeki Türk yemeklerine bayılması, dekorasyonda kendilerini özel bir mekanda hissetmeleri ve operayla da dış dünya ile bağlarını koparmasına bağlamıştı…


TUVALETİ BİLE ÖDÜL ALMIŞTI


Niyazi’nin pek çok ödülü bulunuyor. Geçen ay “Westminister in Bloom – Çiçeklendirilmiş Westminister” Sarastro Restaurant’ı ve çevresini çiçeklendirdiği için üç ödül birden vermişti.


2006’da da, Time Out magazini, Niyazi’nin yarattığı Sarastro’nun tuvaletlerini yüzlerce restoran arasından ‘Yılın En iyi Restoran Tuvaleti’ seçmişti… 


BBC, üç yıl önce dışarıda Noel eğlencelerini yansıtırken Sarastro’yu ekrana taşımıştı. Bir süre önce Niyazi’nin doğup büyüdüğü Kıbrıs’ta çekimler yapan Channel 4 da, “Kral Richard ve O’nun Krallığı” başlığıyla işadamının yaşamını anlatan 5 bölümlük bir dizi hazırlamıştı.


Reşat Niyazi İngiltere restoran tarihine damgasını vuran gerçek bir kraldı. Doğduğu toprağı unutmayan ender zenginlerdendi. Türk kültürünü, özellikle operayı seven elit bir tabakaya tanıtmayı başarmıştı.


FOTOĞRAF: Reşat Niyazi, Sarastro’da…

819520cookie-checkLondra’daki Türkler öksüz kaldı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.