Mahalle baskısı yetmedi, polis verelim

Biliyorsunuz Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Elazığ’dan Diyarbakır’a giderken bir gazetecinin “Televizyonlarda yayınlanan bazı Türk dizilerinde Türk aile yapısı ile bağdaşmayan görüntüler yayınlanıyor. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı?” sorusuna hitaben içinde olanları bir bir dışarı döktü. Bu konuyla ilgili bir hazırlık içinde olduğunu, yakında kamuoyu ile bunları paylaşacağını söyledi. Özellikle televizyon yayınlarının kontrol edileceğini, şifreli yayınların olabileceğini söyledi.

Belki o gazeteci dünya görüşü gereği böyle bir soru sormuştur; belki de bakan o gazeteciye “bana böyle bir soru sor” demiştir. “Sor ki, kamuoyunun hassasiyeti üzerine böyle bir uygulamaya gideceğimiz anlaşılsın.” Danışıklı döğüş yani…

İster öyle olsun, ister böyle fark etmez. Türk Ceza Kanunu’nun hazırlandığı zamandan beri AK Parti’nin başımıza ahlak polisi dikeceği belliydi. Bunun alt yapılarını TCK ile belirlemeye çalıştılar. O dönemde yazıldı, çizildi. Yoruma açık ibarelerle dolu olan TCK tasarısının kabul edilmesi durumunda, toplumun büyük kesiminin gündelik yaşamını kökten sarsılabileceği söylendi. Özellikle gençlerin flört etmesi bile suç haline getirilecekti.

Sonra mahalle baskısı girdi hayatımızın içine…

Şimdi direkt olarak toplumsal hayatı kontrol edeceklerini ifade ediyorlar.

Anlaşılan AK Parti, ahlak polisliği sevdasından vazgeçmiş değil.

Tek kanallı TRT günlerine dönelim istiyorlar.

Valla siz çocukluğunuzu özlüyor olabilirsiniz

Zaman zaman ben de özlüyorum.

Ama o günlerde yaşamak istemiyorum.

O günlerin geride kalmasından memnunum

Bizim için “sansür” kelimesi tarihe gömülmüş olmalı, onu hortlatmanın hiçbir mantığı yok.

Türkiye sansürle çok mücadele etti.

Sansür kurulları bu ülkeye çok büyük zararlar verdi.

Artık o günler bitti.

Üstelik hala RTÜK diye bir kurumla uğraşıyoruz. Bir anlamda sansür kurullarının görevini üstlenen bir kurum gibi çalışıyor RTÜK. Zaman zaman ceza kesecek, ekran karartacak yer arıyor. Bir bakıyorsunuz TV dizilerindeki sevişme sahnelerini “ateşli” buluyor; bir bakıyorsunuz yabancı dizilere “müstehcen” damgası vuruyor.

Ben artık bunları duymaktan sıkıldım.

Dünya zaten ekranlarımızda. İnternet denen mucize de hayatımızın taa içinde.

Siz ise karartma gecelerinin sevdasındasınız.

Çok merak ediyorum, bunu yaparken, acaba sigara yasağındaki gibi halkı muhbirliğe mi teşvik edeceksiniz?.

İçimize “duman avcıları” gibi “ahlak avcıları” mı salacaksınız?

Buna hakkınız var mı?

Bu sizin işiniz mi?

Aile yapısı bozuluyormuş.

Evet bozuluyor.

Ama emin olun, aile yapısını bu diziler bozmuyor. Bozulmuş olan ekonomik ve sosyal dengeler, bir anlamda dengesizlikler bozuyor.

Bu yüzden sizin öncelikli işiniz ekonomik ve sosyal refahı sağlamak olmalı.

Hele toplumsal refahımız artsın; bakın bakalım, mutlu insanlar ve mutlu aileler nasıl sokağa taşacak. Şaşırıp kalacaksınız…

669940cookie-checkMahalle baskısı yetmedi, polis verelim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.