Mal hırsına kapılmayalım

İnsanımızın/ insanlarımızın kendi dünyasını mamur etmek en tabii hakkıdır. Dünyasını mamur ederken, kazancının kendi el emeğiyle olması gerekir.  Kendi el emeği olmadan kazanılan, elde edilen kazanç uygun değildir.


Ailede ki mutluluğu yok eder, huzuru bozar, sıkıntıları arttırır.


İnsanlar öncelikle kazançlarının temiz olması konusunda hassas olmalıdır. Kazancının helal olması demek kul hakkına riayet etmek anlamındadır. Bizler tarım toplumuyuz. Bizim geçim kaynağımız bellidir.


Tarım toplumunun uğraşısı arazidir, gübredir, sudur. Burada tarlalarımızın sınırlarına nişanlar konmuştur, konan bu nişanlar kıyamete kadar değişmemelidir. Taksim olunma hali hariç. Satın aldığımız veya atadan kalma toprağımızın tapunun içi bizimdir.


En çok problem tarım toplumlarında ve bizim yaşadığımız muhitte, genelde mirasın paylaşımında husule geliyor. Genelde bizim ülkemizde yaygın bu konu. Hatta gazetelerin üçüncü sayfalarının değişmez haberleri miras paylaşmasında oluşan anlaşmazlıkların feci sonlarıyla doluyor.


Birbirine kıyan başkası değil.


Toplumumuzun bu konuda eksikliği inkâr edilemez. Atalarımızdan kaynaklanan ve çocuklar arasındaki muameleden doğan sıkıntılar var. Önce miras olarak kalan arazinin paylaşımında olup olmadık sıkıntılar çıkıyor.


Aynı evi, aynı odayı paylaşanlar tarlayı paylaşamıyorlar. Aynı bardaktan çay içenler, aynı kaşıkla yemek yiyenler, aynı tabaktan yemeği üleşenler, kardeşler mal mülk mevzuu olunca birbirlerini tanımaz oluyorlar.  Bu kadar niçin abartılır bilmem.


Ölüm gerçekleşecek, kaçınılmaz hadisemizdir. Malı çok değerli kılmamalıyız. İnsanlar tarafından konuşuluyor. Rahmetli iyi insandı ama geride bıraktıkları babalarına layık değillermiş.


Tarlayı bölüşemediklerinden ot basmış, rahmetli hayatta olacaktı o tarla öyle mi olurdu? Bunları konuşmuyor muyuz? O zaman yıllarca sıkıntı çekileceğine, nefsimize uymasak, annemizin, babamızın ruhunu incitmesek, incitmemek içinde hakkaniyet ölçüleri içinde tarlayı veya arsayı taksim etsek, hem insanların dilinden kurtulsak, hem de atalarımızın ruhları muzdarip olmasa iyi olmaz mı?


Atalarımızın yaptığı yanlış da var dedik. Atamızda evladının birisini veya ikisini kendine yakın görüyor. Yakın görse de bazen görmese de görmüş oluyor. Diğer evlatlar onlara toleranslı davrandığını düşünüyor. Önyargı var burada, önyargının olduğu yerde, akıl yoktur. Bundan dolayı da babamın hazırını siz yediniz ama bunu mirasla ödemelisiniz gibi fikirlerle gelenler oluyor.


O zamanda iş çıkmaza giriyor. Hani üç günlük dünyaydı.


Aile büyüklerimize bizim bakmamız Allah’ ın emri. Biz atamıza tarla için, para için veya maddi kazancımızın olması için bakmayız. Evladı olduğumuz için bakarız.


Bazılarımız atalarına veya evlatlarına hitaben gıyaplarında veya yüzlerine; işte ben onlara bakmam, ölüsüne gitmem, cenazesine katılmam,  yerde görsem kaldırmam bunlar bizim söyleyeceğimiz sözler olmamalıdır. Atamızda evlatlarına adil davranmalıdır.


Bilerek hak geçirmemelidir. Arazinin değerini hepimiz biliriz. İşte erkeklere şunları verdim. Tapularını işlettim olmamalı. Kızım bir tane olsa da hileli şekilde araziyi onun üstüne nakletmemeliyiz.


Koyunu çok sever, diğeri keçiye çok bakar, öteki inekten hoşlanır olmadan taksimin vefattan sonraya bırakmak en güzelidir. Sevenlere sevdiklerini verdim demek uygun değildir. Her insanın mala ihtiyacı vardır.


Tarlayla ilgi önemli hatanın biride belki en çok yapılanı; ”an kakma” tabir edilen, temellere yaklaşma veya temelin yeriyle oynamak. Uygun olmayan davranışların başında bu var. Kendisine ait olmadığını bilerekten kimileri huy edinmiş olduğundan komşunun temeline tenezzül ediyor.


Kişinin araziyle elde ettiği haram mal ebedi süren bir haksız kazançtır. Tevarüs yoluyla devam edeceği için kıyamete kadar gider.

714390cookie-checkMal hırsına kapılmayalım

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.