Medya el değiştirirken…

Geçiş sürecilerinde medyada değişim gözlemlenmektedir ve birilerini öne çıkarır. 12 Eylül, medyada el değiştirmenin, köklü olarak değişiminde tarihi gibidir, çünkü medya, gazeteci kökenden gelmeyen işadamlarına teslim edilmiştir. Bu süreç ile medya, büyük bir çoğunluğu gazeteci olmayan işadamlarına ait olmuştur ve medya, iş adamının çıkarı doğrultusunda kullanılmıştır. Medya sahibi olan iş adamının, iş alanı genişlemiştir, her alanda söz söyleme hakkını kendinde görmüştür.

Medya içindeki bu değişim, yaşama da yansımıştır, çünkü medya yeni bir dili ve yaşam tarzını halka kabul ettirmiştir ve toplumun geçmiş ile bağlarını koparmıştır. Medya toplum içinde güvenirliliğini yitirmiş ama verdiği hediyeler ile ışıltısını kaybetmemiştir. Işıklar altında bir rüyayı topluma kabul ettirmiştir. Toplum, kendi gerçekliğinden kopmuştur, sorunlarına sahip çıkamayan, konuşamayan, her yeni geleni hemen kabul eden bir sürü mantığı içinde hareket eder hale gelmiştir. Gerektiğinde sokaklara dökülüp, bir futbol takımının başarısını kutlamıştır, gerektiğinde linç kültürünü daha da geliştirmiştir. Yanı başında olan savaşa sessizce desteklemiştir, her gelen ölünün arkasından o anlık kabaran duygusu ile düşmanlığı geliştirmiştir. Birlik, beraberlik sözleri altında, ayrılığı ve ötekileştirmeyi hızlandırmıştır. Medya toplumu biçimlendirirken, kendisi de değişime uyum sağlamıştır. Global dünyanın sermayesinin özgürce her yere sızarken, global markaların tüketim alışkanlıkları da her toplum içinde yerini almıştır.

Medya bugünlerde yine el değiştirmektedir. 12 Eylül ürünü olan Aydın Doğan medya grubu küçülürken, yeni medya devleri ortaya çıkmaktadır. 12 Eylül, megalomanlığı ve kendisini beğenmişliği doğal kılmıştı, bu yeni gelen süreç, acaba bunun devamı olacak mıdır? Çünkü Aydın Doğan her yere kendi ismini ve soyadını vermekten çekinmemiştir, kendi adına bile yarışma düzenlemiştir, okullar açmıştır. Kendi çıkarına uygun her türlü eylemde Doğan ismini görmek şaşırtıcı olmamıştır. O dönemin genelkurmay başkanın ismi her yere verilmesi gibidir. 12 Eylül süreci hala devam etmektedir, sonlanmamıştır. Çünkü 12 Eylül ürünleri /sonuçları bugün etkisini göstermeye devam etmektedir. 12 Eylül generalinin ismi, okullarda, caddelerde varlığını korumaktadır. Onun yaratmış olduğu medya da bugün hala her açıdan varlığını korumaktadır.

Bugünlerde yeni bir süreç, 12 Eylül süreci içinde kendisine yer bulmuş ve 12 Eylül ideolojisine uygun olarak gelişmeye devam etmektedir. Andaçlar, darbe girişimleri vb gibi eylemlerle bugünkü iktidar desteklenmiş ve geliştirilmiştir. Bugün medyada gücünü yükselten yeni isimler, o dönemin bire bir ürünü olmamasına rağmen, dolayısı ile destek aldığı, destek verdiği hükümetin politikasının bir üründür. Medyada el değişimleri hiçbir zaman gerçek anlamda sorgulanmaz, kim, nereden ve nasıl bu kadar gücü tek elde toplamaktadır, elinde topladığı gücü nasıl kullanmıştır? İşadamlarına ait olan bu güç, doğal olarak bir birine benzeyen, yeni güçleri de yaratmıştır. Bu durumda medyanın bağımsız olma ihtimali dahi ortadan kalkmıştır, çünkü gücü özgürlüğünde değil, patronun çıkarındadır. Patronun çıkarı kadar medya, özgür ve bağımsız davranabilir, onun dışında ya görmezden gelir, ya da sessizliğini bozmaz. İşinden atılan bir gazeteci, elinde tuttuğu belgeleri açıklayınca küçük bir dalgalama olur ama sonrası derin sessizlik içinde kalınır, çünkü çıkarlar özgürlükten ve gerçeklerden daha önemlidir.

12 Eylül ile başlayan süreç, kesintiye uğramadan yeni isimler ve özneler ile devam etmektedir. Medyanın yeni gücü, bugünkü iktidar ile paralel düşünen, onun dünya bakış açısı ve yaşam biçimi ile uyumlu olan, destekleyen, desteklenen işadamları tarafından biçimlendirilmektedir. Yeni güce erişenler, geçmişte gücü elinde bulunduranlardan anlayış olarak büyük farkları yoktur. Her iktidar kendisine ait, kendisini desteleyen medyayı ödüllendirmiştir, ödüllendirmeye de devam etmektedir. Kendisini eleştiren medyayı, kendisine yakın işadamı arkadaşlarına aldırarak, medyada var olan çatlağı da ortadan kendisine göre kaldırmış olmaktadır. İktidar, tek sesin hekim olduğu bir gül bahçesinde, gül kokuları altında yeni bir devlet kurma fikrine hayat vermek için uğraşacaktır. Kamuoyu ise bu gelişmeye 12 Eylül süreci içinde olduğu gibi kabul edecek ve uyum sağlayacaktır. Medya yeni sahipleri ile birlikte topluma düzen vermeye devam edecektir, global tüketim araçlarının gölgesinde…


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1585500cookie-checkMedya el değiştirirken…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.