Eyüp’te her yaz uğradığım berber, yine “Londra’dan bizim memleket nasıl görünüyor abi?” diye sordu… Sonra lafı döndürüp dolaştırdı ve Suriye’ye getirdi. Duvardaki Akit gazetesi imzalı posterdeki “Yahudiler ve Hıristiyanlardan dost olmaz, onlar zaten birbirleriyle dosttur” yazısını göstererek “Cevap bu sözde saklı abi… Müslüman bir ülkeye Hıristiyanlarla bir olup saldırmak olmaz” dedi…
Bizimkisi kızgın bir AKP seçmeni olmalı… Böyle dogmatik nutuklarda benim de nutkum tutulur iki laf edemem… Bizimkisi ben sustukca traşı sürdürüyor… Traş sırasında birara mikrofunu kapıyorum ve “Bak Suriye’ye saldırı gündeme gelince dolar fırladı. Bundan kim kazançlı çıktı. ABD’li Türkiye’den 1 dolara 10 yumurta alırken, şimdi 12 yumurta alır oldu…” demeyi başarıyorum…
Traş bittiğinde “Bu son traşımızdı abi” diyor ve devam ediyor, “Halk daha az traşa gelir oldu. Eskisi gibi sakal traşı falan da yapamıyoruz artık… Dükkanı bugün kapatıyorum…”
***
Kızlarım Su ve Defne ile Gebze otobüsündeyiz… Önümüzdeki koltukta oturan çarşaflı bir kadına inmemiz gereken durağı sordum… Kadının canı sıkılıyor olmalı ki kızlarımla sohbete başladı… Laf lafı açınca benim gazeteci olduğumu öğrendi… Mısır’daki darbe konusunda ne düşündüğümü merak etti… “Biz solcular oldu bitti darbelere ve darbecilere karşı olmuşuzdur, sağ cenah daha yeni keşfetti darbeyi” dedim…
Çarşaflı “Mısır’da dram yaşanıyor, insanları kurtarmak için müdahale edilmeli” diye muhabbeti sürdürdü… “Bu müdahale Mursi için olmasın?” diye sorup, “Peki kim kurtaracak mağdur insanları? ABD mi? İngiltere mi? Sisi’nin yaptığını Gezi’de yapan Erdoğan mı?” diye devam ettim…
Erdoğan deyince yüzünü buruşturdu… Kendisi ve cemaatinin artık AKP’ye oy vermeyeceğini söyledi… Gerekçesini de kamu şirketleri ve taşınmazlarının Hıristiyan kökenli çok uluslu şirketlere satılması… Nutkum tutuldu yine… Ne diyeceksin ki? İnanan birisiyle tartışabilir misin? Bilim ve mantık olmadan tartışma olur mu? Takmış Müslüman gözlüğünü, dünyayı seyrediyor… Galiba AKP’yi iktidara taşıyan cehalet, Türkiye’nin aydınlık yüzü “çapulcu”lardan önce yıkacak…
***
Eyüp’te Osmanlının ilk fabrikası Feshane’de festivaller yapılıyor, fuarlar düzenleniyor. Haliç kıyısındaki Feshane’nin iskelesinden de Eyüp Belediyesi’nin ücretsiz 3 saatlik boğaz turu yapan deniz otobüsleri kalkıyor… Kimlik numarasını Belediye’nin Beyaz Masası’na yazdıranlara tur bileti veriliyor… Bir gazeteci arkadaşıma göre bu turlar AKP’li belediyelerin seçmene çengel takma taktiklerinden yalnızca biri… İskelesi olmayanlar da kimlik numarası karşılığı otobüsle Çanakkale’ye şehitlik ziyaretine götürüyor… Kimlik numaraları seçim zamanı çok işe yarayacakmış…
Feshane’nin yanıbaşında da bizim kızların favori mekanı lunapark var… Çarpışan arabalarda çalışan İbrahim sürekli radyo dinliyor. Yabancı müziği seviyor ve Avrupa’nın takımlarını oyuncularıyla birlikte iyi biliyor… Onun da tek eğlencesi şans oyunu İddia…
Kızlar araba sürerken İbrahim ile ara sıra muhabbet ediyoruz… Geçen gün “Sizin mahallede bu akşam sokağa çıkmak çok zor abi” dedi… “Neden” diye sordum… “Eee Tottenham Arsenal maçı var” dedi… Doğru valla… İbrahim’in öngörüsü şaşırtıyor…
Siyasetçilerden “onlar” diye söz eden İbrahim’e göre siyasi partilerin hepsi birer çıkar gurubu… Türkiye’de bir yere yaslanmadan iş bitirmek olanaksız… Yaslanmayanların da umudu İddia…
***
Bir işadamı arkadaşım ile konuşuyorum… Gezi Parkı olaylarının Türkiye’nin gelişmesine darbe vurduğunu düşünüyor. Kendisini “tarafsız” olarak niteleyip hükümeti ve direnişçileri aynı ağırlıkta suçluyor. Fısıltı gazetesinde “Başbakan’ın ağır hasta olduğu için hırçınlık yaptığı”nın konuşulduğunu aktarıyor… Ateşle oynayan Başbakan’ı da bu nedenle hoşgörüyor…