Almanya’da yayımlanan gazeteler yeni koalisyonun yürüyüp yürümeyeceği konusunda kaygılarını sayfalarına taşıdı. Ulusal gazete Handelsblatt, “Willy Brandt Ostpolitik, yani Doğu Politikası’ndan yana tavrını koymuş; Helmut Kohl manevi ve ahlaki bir yenilenmenin propagandasını yapmış; Gerhard Schröder Sosyal Demokratlar ile Yeşiller işbirliğini ulusal düzleme taşımıştı. Angela Merkel’in neyi savunduğu ise belirsiz” yorumunu yaptı.
Sueddeutsche gazetesi de, Merkel’in vargücüyle iktidara sahip olmayı istediği, ancak şimdi bununla ne yapacağını tahmin etmenin zor olduğunu belirtti. Gazete şu yorumda bulundu:
“Irak krizi sırasındaki davranışını hatırladığınızda, hâlâ huzursuz oluyorsunuz. Ona kalsa, Almanya’yı buradaki koalisyonun içine sürükleyecekti. Merkel’in hükümet pazarlıklarındaki performansı da etkileyici olmaktan uzaktı. Koalisyon anlaşması Hristiyan Demokratlar ile Sosyal Demokratlar arasındaki güvensizliğin bir ifadesi. Merkel başbakanlığı kazandı ama geleceği kazanamadı.”
Der Tagesspiegel de Merkel’in hemen bugün bir Avrupa turuna çıkacak olması ve ilk durağı olarak da Paris’i seçmesi hakkında şu yorumu yaptı:
“Merkel, başbakanlığına sembolik yeni bir başlangıç yapma fırsatını kaçırdı. Varşova ya da Londra yerine Paris’i seçerek, daha önce denenmiş ancak giderek anlamsızlaşan bir ritüeli tekrarlıyor. Fransız-Alman ilişkileri bugün eskisi kadar önemli değil. Zira bu ilişkilerin artık Alman dış politikasının ana temalarıyla bağlantısı yok. Eğer Avrupa’da yeni bir siyasi başlangıç yapmak istiyorsa, Merkel Paris’e 2007 yılında Chirac’ın yerine kimin geçeceği belli olduğunda bir kez daha gitmeli.”
İngiltere’de yayımlanan ciddi ekonomi gazetesi The Financial Times da Merkel’i bekleyen zorlukları şöyle aktardı:
“Merkel, başbakan olarak idare etmesi güç olan, tarafların ekonomi politikaları hakkında farklı görüşlere sahip olduğu bir koalisyonu birarada tutmaya ve dört yıl boyunca ayakta kalmasını sağlamaya çalışacak. Yedi yıldır ülkenin başbakanı olan Schröder, Avrupa’nın en büyük ekonomisini tükenmiş kamu finansmanları, rekor düzeylere varan işsizlik oranları ve yetersiz tüketici harcamaları nedeniyle müdahaleye açık, ürkek bir canlanma süreci içinde bırakıyor.”
