Milenyumda Norveç

Ama aklımda kalan bu hikâyeyi, yine de sizlerle paylaşmak istedim.


Selma Hanım’ın isteği üzerine 2000 senesinin ocak ayında, ilk önce İngiltere sonra da Norveç seyahati organize ettik. İngiltere vizesi aldık, Norveç vizesini İngiltere’den temin ederim diye düşünmüştüm. Daha evvel Roma’dan bir Norveç vizesi almıştım nasılsa.


Neyse Londra’da Selma Hanım’ın kardeşinde kaldık 15 gün kadar. Her şey iyi gidiyordu. Ne zaman, vize için Londra’daki Norveç konsolosluğuna başvurduk, konsolosluğun olmayacak istekleri beni çıldırttı.


 Bizlerin pasaportunu bu hale getiren devlet yöneticilerinin geçmişlerine rahmet okumanın bir faydası olmayacağına göre, rahmet okumak yersizdi.


Neymiş efendim, Londra’ya gidiş dönüş uçak bileti alacakmışım. Norveç’te ne kadar kalacakmışım, ne kadar param varmış, nerede kalacakmışım gibilerinden bir sürü soru.


“Bakın” dedim “Bu küçük kız benim kızım Zirve, bu hanım benim karım Selma. İkisi de Bergen doğumlu, ben de doğal olarak Bergen’i görmek istiyorum. Belki oradan İsveç’e geçeceğim, İsveç’te dostlarım var, siz benim seyahat özgürlüğümü yönlendirmeye kalkıyorsunuz buna ne hakkınız var? İşte paralarım, bunlar Norveç kronu, bunlar Alman markı, bunlar Amerikan doları ve işte İngiliz sterlinleri” diyerek bütün paralarımı ortaya koyunca, “Siz delisiniz, tamam tamam size vize veriyorum, kaldırın bu paraları buradan” dedi. Paraları topladım, çıldırmıştım. Ben gene de size Londra- Oslo gidiş dönüş uçak bileti getireceğim dedim. Londra’ya dönmemiz lazımdı.


Oslo’da Selma Hanım’ın akrabası olan Swerre’lerde yedi gün kaldık. Diğer akrabalarını da gördük. Oslo korkunç soğuktu, Norveçliler evlerinde sigara içmiyor, ben de mecburen ortama uydum. Bir keresinde balkonda sigara içerken Rodin’in düşünen heykeli pozisyonunda kalmışım, Selma “Hadi içeri gel” demeseydi herhalde o şekilde donmuştum.


Bu seyahatin en güzel tarafı trenle Oslo – Bergen, Bergen -Oslo oldu, doğa manzaraları harikaydı. Ben oldum olası tren yolculuğunu severim. İki defa, Stockholm – Oslo
Oslo – Stockholm yolculuğu yapmıştım.


Bergen’de Selma’nın anneannesinin evine yerleştik, Avrupa’da yatacak yere para vermediğiniz zaman seyahat kolaydı… Bu arada 5 Şubat’ta Zirve’nin beşinci yaş gününü kutladık.


Bergen şehrinin telefon rehberinin birinci sayfasını açar açmaz, rastladığım isim çok enteresandı: “ABAZ İsmet”. Niyetim İstanbullu Türk bulmak, Bergen ve Norveç hakkında bilgi almaktı. İsmet’i defalarca aramalarım sonuç vermemişti.


Uzun aramalardan sonra rehberde Alanya Restoran isimli bir telefon numarası buldum. Orayı arayınca karşıma Boşnak şivesi ile konuşan biri çıktı, ismini sorunca, İsmet dediğinde “Seni günlerdir arıyorum ev telefonun cevap vermiyor” diye adama fırça attım. İşi yakalamıştım, restoranın ismini neden Alanya koyduklarını sorduğumda, aldığım cevap güzeldi. “Norveçliler Alanya’ya çok gidiyor da ondan” demişti.


Uzun araştırmalarımın sonunda Türkiye’nin Bergen fahri konsolosu Aydınlı bir hanımın adresini buldum. Bize evinin adresini verdi ve bizi tanımaktan memnun olacağını söyledi, biz de aynı şekilde kendisini tanımaktan memnun olacağımızı söyledik.


O gün öğleden sonra müsait iseler uğrayabileceğimizi ifade ettik, “Hay hay buyurun tabi” diye cevap aldık. İsmini hatırlayamadığım hanımefendinin evinde çay içtik, kendisine Bergen’de yaşayan İstanbullu olup olmadığını sorduğumda, Doğan Bey isimli birinin telefon numarasını verdi. Kendisine teşekkür ederek ayrıldık.


Doğan Bey’le buluştuğumuzda, ben hala aradığım kimseleri bulamamıştım. Doğan Bey’e sordum burada yaşayan İstanbullu kimselerin olup olmadığını, “Evet. Onur ile Ahmet var, yalnız yeraltı dünyasının insanlarıdır” diye beni uyandırdı, “Hah işte aradığım adamlar” dedim. Doğan beyin bana karşı tavrı değişti, benden müsaade isteyerek kalktı. Doğan beyi bir daha görmedim. Beni herhalde mafya babası zannetti…


Onur isimli arkadaşa telefon edip Türkiye’den geldiğimi, tanışıp Bergen hakkında bilgi almak istediğimi, yarın da trenle Oslo’ya geri döneceğimi söyledim. O da sağ olsun adresimi istedi, “Akşam saat 8’de Ahmet isimli bir arkadaş gelip sizi alacak, görüşmek üzere” dedi ve telefonu kapattı.


Ahmet kardeşim akşam beni kararlaştırdığımız saatte aldı, Onur’un diskosuna gittiğimizde Onur Şen ve Ahmet Altındağ isimli arkadaşları daha iyi tanıyınca, Doğan Bey’in neden yeraltı dünyası insanları dediğini anladım. Onur kardeşin diskosu vardı bodrum katında.


Ahmet isimli kardeşimizin, Onur ağabeyiyle arkadaşlık ilişkileri vardı. İkisi de çok düzgün arkadaştılar. O gece Bergen kazan biz kepçe, sabah saat 4’e kadar dolaştık durduk.


Bir yerde tanıdığım bir Türk’e nerelisin diye sorunca, Ahmet hemen cevabı yerleştirdi: “Ağabey bu arkadaşlar ya Alanyalı, ya Marmarisli, bir de mülteciler var, onları zaten aksanlarından tanırsın” dedi. 


Evet, onları iyi tanıyordum, yetmişli senelerin sonunda, seksenlerde, Avrupa’da muhtelif ülkelerde çalışmak için, “Türkiye’de politik sorunlar yüzünden aranıyorum, iltica etmek istiyorum” diyerek, sığınma talep ediyorlardı…


Politikanın değil iki yüzünü, bir yüzünü bile bilmiyorlardı. Köylerinde ineklerini veya tarlalarını satarak Avrupa ülkelerinde iş olanakları arayan doğulu vatandaşlarımızdan başkaları değildi…


O gece Onur ve Ahmet’le çok gülmüştük, sabaha karşı beni eve bırakırken söyledikleri
cümle hala kulaklarımda: “Ağabey bizi daha evvel niye bulmadın, gülmeye hasret
kalmışız.” Ahmet kardeş birde güneşe hasret kaldım Önder ağabey, kısa kollu bir şey giyip
dolaşmayalı epey zaman oldu.


Sen ne güzel Türkiye’nin güneyine yerleşmişsin, buralara geliyor geziyorsun, bende en yakın zamanda döneceğim Türkiye’ye haberin ola demişti.


Buyur gel Ahmet dedim, Ahmet döndü Türkiye’ye beni ziyarete geldi Kalkan’a, fakat Türkiye de umduğunu bulamadı Ahmet kardeşim.. Döndü gene pasaportuna sahip olduğu Norveç’e, şimdilerde orada taksi şoförlüğü yaparak hayatını kazanmaya devam ediyor. Ama ben biliyorum gönlü hala Türkiye’de Ahmet kardeşimin. Oralarda üşüyor…


Sizlere bol güneşli sıcak günler diliyorum, kalın sağlıcakla..


 

707050cookie-checkMilenyumda Norveç

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.