Milyonlarca yılda oluşan doğallık, 15 günde tırmıkla restore edildi!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Millet bahçesi uğruna iş makineleriyle tahrip edilen Salda Gölü’nün milyonlarca yılda oluşan doğal beyaz kumsalının el arabası ve tırmıkla iki haftada eski haline getirildiğinin açıklanması tepki çekti…

Salda Gölü’nde yapımına başlanan millet bahçesi projesinin çalışmaları sırasında yüklenici firma tarafından iş makineleri ve kamyonlarla tahrip edilen beyaz kumulların eski haline getirildiği öne sürüldü. Tepki çeken uygulamanın ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından oluşturulan heyetin gözetiminde alındığı yere geri taşınan doğal malzemenin alana yayılmasıyla doğal dokunun eski haline getirildiğinin öne sürülmesi dikkat çekti. Anadolu Ajansı’nın servis ettiği haberde, İşçilerin el arabasıyla eski yerine taşıdığı malzeme, kürek ve tırmıklarla Beyaz Adalar bölgesindeki orijinal yerine yayıldı. Bakanlık yetkililerinin kontrolünde titizlikle yürütülen çalışmaların sonunda, alan, eski görünümüne kavuştu. Salda ve çevresinde inceleme yapan kurul üyeleri, gölün başka bir alanına taşınan malzemenin eski yerine tekrar getirilmesini sağlayan jeoekolojik restorasyonu başarılı buldu” ifadelerine yer verildi. Başından beri Salda Gölü konusunda uyarılarını sürdüren Dr. Erol Kesici ise bu açıklamalara tepki göstererek, “Salda Gölü manyezitler toz- kum halinde değil tortul kayaç yapılar halinde bir bütünlük oluştururlar. Bu bütünlük karnabaharın büyümesi gibi bir bütünlüğü oluşturup, yerinden sökülmesi aynı dişin sökülmesine benzer ve dişin tekrar yerine monte edilmesi mümkünde değildir implantı yoktur” dedi.

Burdur’un Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Gölü kıyısında geçtiğimiz ay yapımına başlanan millet bahçesi projesinin çalışmaları sırasında, ayakkabıyla bile basılmasının arar vereceği belirtilen beyaz kumullar iş makineleri ve kamyonlarla tahrip edilerek taşınmıştı.

Kamuoyunun gündemine gelmesinin ardından büyük bir tepkiyle karşılanan skandalın ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı durumdan haberdar olunmadığını açıklamış, ardından ise yüklenici firma hakkında yasal işlem başlatılmıştı. Göl kıyısına yerleştirilen güvenlik kamerası ile alanın 7/24 izlenebileceğini açıklayan Bakanlık, tahrip edilerek taşınan doğal malzemenin eski yerine götürülmesi için de bir çalışma başlattı.

DEVLETİN AJANSI DUYURDU: ‘SALDA ESKİ GÖRÜNÜMÜNE KAVUŞTU’

Oluşturulan heyetin gözetiminde yapılan çalışmanın tamamlandığı açıklandı. Anadolu Ajansı’nın konuyla ilgili haberinde ise alanın eski haline getirildiği öne sürülerek özetle şu ifadelere yer verildi: “Bilim insanlarının nezaretinde iş makinesi sokulmayan alanda, çok sayıda işçiyle hassas bir çalışma yürütüldü. İşçilerin el arabasıyla eski yerine taşıdığı malzeme, kürek ve tırmıklarla Beyaz Adalar bölgesindeki orijinal yerine yayıldı. Bakanlık yetkililerinin kontrolünde titizlikle yürütülen çalışmaların sonunda, alan, eski görünümüne kavuştu.

‘KURUL ÜYELERİ JEOEKOLOJİK RESTORASYONU BAŞARILI BULDU’

Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, çevre projelerinde görüşlerini almak üzere üniversitelerin öğretim üyesi bilim insanlarının da katılımıyla oluşturduğu Çevre ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri de çalışmaların tamamlanmasının ardından bölgeyi kontrol etti. Salda ve çevresinde inceleme yapan kurul üyeleri, gölün başka bir alanına taşınan malzemenin eski yerine tekrar getirilmesini sağlayan jeoekolojik restorasyonu başarılı buldu.

‘YAĞMURLA YIKANARAK KENDİ RENGİNE DÖNÜŞECEK’

Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, usulsüz taşınan malzemenin, topoğrafyasına uygun olarak eski yerine yerleştirildiğini söyledi. Gölün başka bir kıyısına götürülen malzemeyi, tamamen geri getirdiklerini aktaran Gökçeoğlu, alanı, iş makinesi kullanılmadan el işçiliğiyle orijinal haline dönüştürdüklerini kaydetti. Restorasyon yapılan yerin kısa süre içinde yağmur ve güneşin de etkisiyle orijinal rengini alacağını vurgulayan Gökçeoğlu, ‘Çünkü bu malzeme saf magnezitten oluşmuyor, bunun içinde siyah ve kahverengi çakıllar da yer alıyor. Bunlar yağmurla yıkanarak kendi rengine dönüşecek. İş makinesi kullanılmadan el maharetiyle 20 günü aşkın sürede çok hassas bir çalışma yürüttük. Amacımız malzemenin saflığını korumanın yanında orijinal topoğrafyayı da yakalamaktı.’ ifadelerini kullandı.”

DR. EROL KESİCİ’DEN TEPKİ GELDİ: ‘AÇIKLAMALAR İNANDIRICI DEĞİL’

Salda Gölü başta olmak üzere Türkiye’nin doğal göl ve sulak alanlarında uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yapan Dr. Erol Kesici ise bu değerlendirmelere tepki gösterdi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) ile Doğa ve Sürdürülebilirlik Derneği (DOSDER) Bilim Danışmanı görevini yürüten Kesici, “Bunlar çok iddialı ve inandırıcı olmayan açıklamalar. Geri taşındığı söylenen malzeme, canlılık oluşumu yok edilerek kütlesinden ayrılan doğal bir parçadır. Topografyasına uygun hale getirildiği söyleniyorsa, nereden alındığı bilinmiyor bu durumda” diye konuştu.

 ‘AÇIKLAMALARI OKUDUĞUMDA YAZIM HATASI SANDIM’

Yetkililerin açıklamalarını okuduğunda ilk başta yazım hatası olduğunu düşündüğünü ve inanamadığını dile getiren Kesici, biyomineralizasyon sonucu oluşan hidromanyezitlerin, yaygın olarak bulunan magnezyum karbonattan farklı olduğuna değinerek, şunları dile getirdi:  “Magnezit kaynakları dünyada ve ülkemizde çok yaygın olarak yer alırken manyezitler çok ender, Salda Gölü benzeri doğal ortamlarda oluşurlar. Salda Gölü manyezitleri jeolojik devirlerden (birincil) ve günümüzde de devam eden ikincil bir depolanma sürecinin ürünüdür.

 ‘SÖKÜLEN DİŞ TEKRAR YERİNE MONTE EDİLEMEZ’

Salda Gölü manyezitleri toz- kum halinde değil, tortul kayaç yapılar halinde bir bütünlük oluştururlar. Karnabaharın büyümesi gibi bir bütünlüğü oluşturlar ve yerinden sökülmesi tıpkı bir insanın dişinin sökülmesine benzer. Dişin tekrar yerine monte edilmesi de mümkünde değildir, implantı yoktur! Bu nedenle geri serme işlemine ‘jeolojik restorasyon’ demek ne derece doğru bir tanım olur tartışılır”

‘BU YÜZDEN -AYAKLARINIZLA BİLE BASMAYIN- DİYORUZ’

Salda Gölü’nün tahrip edilen kumullarının ‘el işçiliği ile orijinal haline dönüştürüldüğü’ yönündeki açıklamaların biyomineralizasyon sürecine uygun olmadığını savunan Dr. Erol Kesici, “Salda Gölü’ndeki yapılar Stromatolitler ‘yataktaş’ şeklindedir.  Bunlar özellikle daha çok mavi-yeşil algler olarak bilinen siyanobakteri gibi mikroorganizmaların biyofilmlerinin tortu tanelerinin bir araya gelip yapışması, birikmesi ve donması ile sığ sularda oluşan genişleme eğilimli katmanlı yapılardır. Bu nedenle yerinden sökülerek katmanlı yapısı parçalanan, toz haline gelen, defalarca aktarılıp yüklenen bu doğal yapının eski haline dönüştürülmesi olanaksızdır. Yıllardır Salda Gölü’nün çökelleri ve kayaçlarına ‘ayaklarınızla bile basmayınız, onlar canlı yapılardır’ dememizin nedeni budur. Yerinden sökerseniz toz ve kum haline gelerek hiçbir özelliği kalmaz, sağlığa da zarar verir” dedi.

 ‘BUNA CEVAP VERMEK DURUMUNDA KALDIĞIM İÇİN ÜZGÜNÜM’

Çeşitli dönemlerde Salda Gölü kıyısından çıkarılan yatak taş şeklindeki yapıların gölde açılan yaralara benzetilebileceğini kaydeden Kesici, “Parçaların koparılmasıyla oluşan bu yaraların kapanması, sökülen parçaların yerine konulup yere serilmesiyle değil, ancak biyomineralizasyon süreciyle mümkün olabilir. Bu da söz edildiği gibi kolay bir oluşum değildir. Gölün yapısının iyi bilinmesini gerektirir. Dolayısıyla Salda Gölü’ne verilen zararların telafisi mümkün değildir. Dünya Kovid-19 salgınının tehdidi altındayken, insanlar başlarına gelen bu belanın doğaya yönelik baskıların bir sonucu olduğunu hala anlamamış olmaları çok garip. Bilim ile ‘filim’ birbirine karışmamalı. Bu tür açıklamalara yanıt vermek durumunda kaldığım için üzgünüm. Çünkü bilimsel gerçeklik tartışma götürmemeli. Salda Gölü’nde olanlar, anlatıldığı gibi 10-15 günde elle yapılanlardır. Hidromanyezit oluşulu çökellerin doku hücrelerinin yenilenmesi ya da verilen kayıpların tekrar yerine konması değildir. Bu açıklamalar, yaşamın gerçekliğine, bilime ve doğanın yasasına aykırıdır” ifadelerini kullandı.

2415710cookie-checkMilyonlarca yılda oluşan doğallık, 15 günde tırmıkla restore edildi!
Önceki haberTFF Başkanı: Takımlarda virüs çıksa dahi, pozitif çıkanları ayırarak yolumuza devam edeceğiz
Sonraki haber”Yeni vergiler ve zamlarla fatura yine emekçilere kesiliyor”
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.