Uydu aracılığıyla Arab-Sat üzerinden yayın yapan Al Jazeera Televizyon kanalı’nın Arapça haberlerini izliyorum.
Haberlerde, Mısır’ın Rafah Sınır kapısında görev yapan bir subayının , Filistinliler tarafıdan gerçkleşirilen saldırı sonucunda şehit edildiği’ bildiriliyor.
Ortadoğudaki arapların Mısır’a olan kızgınlığı Lübnan ve Yemen de de patlak vermiş durumda. Bu ülkelerdeki kızgın kalanbalık, Mısır konsolosluğunu çevrelemiş, konsolosluk binasını taş yağmuruna tutuyor, polisle çatışmalar içine giriyor ve yakalayabildiği Mısır vatandaşlarını evire çevire dövüyor.
Son günlerde Arap-Sat üzerinden izlediğim bu haberler, sadece Al Jazeera TV kanalının değil, tüm Arap medyasının gündemini oluşturuyor. CNN bile bu haberleri ana başlıklar halinde yayınlarken, hatta bir haberinde, Hamas Sözcüsünün konuyla ilgili kızgın yorumlarını ekranlara getiriyor.
Ortadoğu ve Arap dünyasında yaşanan bu tepkilerin gündemdeki oluş sebebi ise: ‘Mısır’ın ekonomik ve güvenlik zorluklar altındaki Filistinliler’e , Rafah Sınır Kapısını ardına kadar açmayışı ve Filistinliler’e, kontrolsüz, sınırsız, serbest giriş –çıkış ayrıcalığı tanımayışı’.
Arapça yayın yapan tüm medya organlarında yorumlar daha da kışkırtıcı bir hal alırken; haberlerde, Mısır’ın, konuyla ilgili uygulaması, Filistinlilerin mağdur imajını daha da pekiştiriyor ve durum, halk tepkileriyle katlanarak büyütülüyor.
Arap Birliği ve Din kardeşliği İdeolojilerinin doğduğu yer olan bu ülke, şimdi, kızgın dinci kalabalıklar –kardeş bildıkleri- tarafından dışlanmış ve Araplara hainlikle suçlanıyor. Hatta, yorumlar , bununla da yetinmeyip, ‘Mısır’ın, İsrail ile barış içindeki ticari ilişkileri ve İsrail’e yönelik doğalgaz satışlarının devam etmesi; ülkenin ABD ile olan ilişkilerinin başarili bir şekilde devam ediyor olması…’ üzerinde yoğunlaşarak, birçok ortadoğuluyu çileden çıkarıyor. Ve nıhayet bu da Mısır’a ‘oyun bozan’ sıfatını da yüklüyor.
Ortadoğudaki bu kargaşayı yatıştırmak amacıyla, Cumhurbaşkanı Hosni Mobarak’ın yaptığı basın açıklamasında ‘Mısır’ın 2005 yılında gerçekleştirilen uluslararası anlaşmaya dayanılarak, Rafah Sınır Kapısını sıkı ve kontrollü bir şekilde kapalı tuttuğu‘ vurgulanarak belirtiliyor. Cumhurbaşkanının, durumu açıklığa kavuşturma ve kızgın Arapları ikna etme çabalari devam ederken, sıcak bir haber ile gündem aniden değişiveriyor:
Başta CNN olmak üzere, Al Jazeera ve diğer medya organları, hepimizin yıllarca üzülerek izlediği İsrail-Filistin çatisma sahnelerini tekrar gündeme getiriveriyor. İsrail’in Gaza’ya yönelik saldırılarında, mağdur vatandaşlar, ölü ve yaralılar hepimizin içini sızlatıyor bir kez daha…
Mısır Cumhurbaşkanı Mobarak, tekrar Arap-Sat ekranlarinda beliriyor ve bu kez
‘ Rafah sinir kapisinin, ( 2005’teki uluslararasi anlasmaya ragmen) yaralı ve mağdur durumdaki Filistinlilere sağlık yardımı sağlamak amacıyla , kontrollü bir şekilde açıldığını’ kamuoyuna bildiriyor simdi de. Böylece, hepimiz durumdan hoşnut olurken; Gaza’lıların ihtiyaç önceliğine göre, Mısır’a giriş-çıkış ve ülkenin sağlık servislerinden yararlanma olasılığı sağlanıyor.
Gözler önüne serilen bu ani gündem değişikliği ile şimdi, Mısır’ın Arap ve müslümanlık ligindeki ‘önemli ve yapıcı’ rolü kamuoyunda göklere kadar yüceltiliyor. Ülke vatandaşlarına yönelik nefret ve şiddet yüklü saldırılar anında unutuluveriyor…Hatta ortadoğu haberlerinde ve televizyondaki yorum programlarında ‘Mısır’ın, nihatyet yerini hatirladiği, bundan böyle Rafah Sınır kapısının ardına kadar, kontrolsüz bir şekilde, serbest giriş-çıkış imkanlarıyla, açılması beklentileri’ vurgulanıyor.
Neden olmasın… günümüzde 75 milyondan fazla nüfusunu barındırmaya yetersiz altyapısıyla Mısır’ın hiç ekonomik sorunu yokmuş gibi…Ülkede, tahıl kıtlığı başta olmak üzere yaşanan gıda sıkıntısı, işsizlik, fakirlik, sosyal sınıf ve dini gruplar arasında yaşanan catışmalar, terörizm…. sıkıntıları yaşanmıyormuş gibi….
Tarih boyunca , değişik uygarlıkların beşiği olmuş bu ülkede gelirin büyük bir bölümü turizmden sağlanırken, Luxor ve Aswan’da birkaç turist hırpalanmış veya turistik Kızıldeniz Sharm EL Sheikh’de bombalı saldırılarda masum turistler ve yerlı halk ölmüs…bunlar tarihte kaldı, değil mi ki efendim… beklenmeyen olaylar çıkmaz, suc oranı atrmaz artık buralarda…Ülke yeter ki kapılarını herkese acsın…Yeter ki Arap Birliği ve Din Kardeşliği İdeolojisinin yatarıcısı bu ülke ‘ortadoğu takımından’ dışlanmasın…
Hani… tesadüfen… kazarada olsa bu ülkede birkactane yabancı veya Kahire’li hırpalanmış… ne var ki… ‘Kardeş bu hem sever hem de döver’ misali…