Montreal’den manzaralar…

Türkiye’deki siyasi gelişmeler, ayak oyunları, oryantal taktikler ve koltuk savaşları, sanırım günü gününe politika izleyenleri stres altına sokuyordur.
Sanırım değil, kesinlikle öyledir.
Ben de bu halleri her an yaşadım Türkiye’de iken.
Siyaseti yakından izleyenlerin gergin durumlarını anlıyorum.
Ben ise son derece rahat bir şekilde, sinirleri alınmış biftek misali Montreal sokaklarındaki insanları izliyorum.
Meğer benim böyle “laylaylom” yaşantıya, gerginliğin olmadığı yerlerde gözlem yapmaya, dükkanları gezip alış veriş yapanları seyretmeye ne kadar da çok ihtiyacım varmış, şimdi anlıyorum.
Hani buradaki insanların sakinliği, rahatlığı, stressiz halleri beni şaşırtıyor ve “Herhalde burada kalp hastalıkları ve krizleri nedeniyle ölen yoktur” diye içimden geçiriyorum.
Yalan ve yanlış tabii ki.
Buradaki nüfus yaşlı olabilir ama hastalıklar aynı.
Belki kalp krizi olayları azdır, bilemem…

** ** **
Türkiye’deki memur ve emeklilere Temmuz ayında yapılacak zammı okuyucunca şükrettim (!) açıkçası.
Yüzde 4.76 oranında zam yapılmış.
Kanadalılar bu zam oranını görseler kesinlikle inanmazlar.
İnanacak olsalar bir yerleri şişer.
Çünkü böyle bir şey yok buralarda.
Enflasyon yüzde 1 ve civarlarında.
Faizler yüzde 1.7 gibi.
Fiyatlar son derece istikrarlı.
Memurlara da enflasyonun üstünde zam yapıldığı ortada ama bizdeki oranda kesinlikle yapılmaz sanırım.
Buradaki memurlar emeklilik durumlarının düzeltilmesi, emeklilik haklarının üst düzeye çıkarılması için mücadele veriyorlar,
Bunu da tesadüfen öğrendim.
Metroda görev yapan polisler arasında “kırmızı pantolonlu” ve resmi kıyafetli birini görünce sordum:
“Polislerin arasındaki kırmızı, dar pantolonlu silahlı genç kim?”
“Polissss”
5-6 polis arasında, kırmızı pantolonlu polis ne arar ki?
İzah ettiler:
“Hükümeti protesto eden memurlar, bunlara polisler de dahil değişik kıyafetler giyerek hak arayışlarını sürdürüyorlar. Yani bir yıla yakın süredir iktidara karşı protestolarını böyle ifade ediyorlar. Erkek ve kadın polisler resmi kimlikleri belli ama kıyafetlerini hemen her gün değiştirip görev yapıyorlar”
“Bu böyle mi devam edecek yani?”
“Burada sendikalar çok güçlü. Hak arayışlarında taviz vermiyorlar. Buna karşılık, hükümet de yeni bir yasa tasarısı çıkarmaya ve bu durumları önlemeye çalışıyor. Henüz yasa çıkarılabilmiş değil.”
İşte size hükümetin neyle uğraşmak zorunda kaldığına dair somut bir örnek.
Bizim polislere ve hükümete duyurulur (!)
Gezi olayları sırasında üzerine gaz sıkılan kırmızı elbiseli kadını düşündüm bir an.
Simgeleşen “kırmızılı kadın” protestocuya, göz yaşartıcı gaz sıkanın, “kırmızı pantolonlu polis” olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?
Ben edemiyorum..

** ** **

Uluslararası Montreal Caz Festivali on gün sürdü. Bu on gün boyunca geceleri dahil hemen her gün yağmur yağdı.
Ama seyirci sayısında çok az azalmalar olsa da, hiçbir program iptal edilmedi.
Açık hava gösterilerini yağmur altında, şemsiyeleriyle izleyen her yaştan caz düşkünlerini görünce halkın kültür alt yapısının üst düzeyde olduğunu hissediyorsunuz.
Böylesine gösteri ve konserlerde çokça olayların yaşandığı ülkemizle mukayese ettiğimizde, buradaki seyircilerin “heyecansız” olduğu söylenebilir.
Nara (!) atan yok.
Alkol duvarını aşıp, aşırı taşkınlık yapan hiç yok.
Taciz yok.
Halkın da “sinirleri” alınmış gibi halleri, dikkatimi çekti devamlı.
İnsan ara sıra somurtmaz mı yani ?
Ya da kızdığı birine omuz atmaz mı hiç?
Bu insanları anlamak zor (!)
————————————

1630610cookie-checkMontreal’den manzaralar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.