İngiltere de yeni bir seçim dönemine hazırlanıyor. İngiltere’de yayınlanan ciddi ulusal gazetelerden The Independent, İskoçya ve Galler’de yerel meclis, İngiltere’de de yerel seçim için sandık başına gitmeye hazırlanırken, ana muhalefet Muhafazakar Parti’nin iktidarla arayı iyice açtığını duyuruyor.
Gazetenin her ay yaptığı anketlerin sonuncusunda, kime oy verecekleri sorulduğunda Muhafazakarlar diyenlerin oranı yüzde 39’a yükselirken, İşçi Partisi yüzde 31, Liberal Demokratlar yüzde 18 destek bulabildi.
The Times da İşçi Partisi’nin yerel seçimde, 30 yıldır en düşük oy oranlarını göreceğini savundu. 10 bini aşkın belediye meclisi üyeliği için girilen seçimde en az 600 sandalyesini yitireceğini öngörüyor ve bunun Başbakan Blair’in yıldızını söndüren son gelişme olacağını kaydediyor.
DIŞ POLİTİKA HALKA SORULDU
Daily Telegraph ise seçim öncesinde halka ülkenin dış politikada oynamasını istediği rolü sordu. Verilerden çıkarılan sonuca göre, ‘halkın büyük bölümü İngiltere’nin dünya sahnesinde sıkletinin üzerinde bir rol yüklenmeye soyunmaması gerektiği görüşünde’ deniliyor.
Gazetenin değerlendirmesi şöyle:
“Halkın büyük bölümü, İngiltere’nin dünya sahnesindeki rolünü sınırlayıp, İsveç, Kanada hatta Belçika gibi normal bir ülke gibi işlemesini istiyor. Halk özellikle askeri taahhütlerin kapsamını eleştiriyor. Nüfuzun British Council ya da yardım gibi, ‘yumuşak’ yöntemlerle sağlanması savunuluyor. ‘Ülkenin mutlak çıkarı yoksa ülke dışında çatışmalara dahil olunmaması gerek’ diyenlerin oranı yüzde 72.”
AB İLE İLİŞKİLERDE DİKKATLİ OLMALI
Öte yandan The Financial Times’ta yazan Charles Grant da, İngiltere’yi özellikle AB kapsamında bu rolü tamamen kaybetmemek için dikkatli olması konusunda uyardı.
Avrupa Reform Merkezi adlı düşünce kuruluşunun başkanı olan Grant’a göre, İngiltere Avrupa Anayasası’na direnişini sürdürürse bu gayet olası…
“27 üyeden, sadece şimdiye dek metni onaylamış olan 18’inin değil daha da çoğunun, Almanya’nın anayasayı canlandırma planına destek vereceği ortaya çıkıyor. Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın şüpheleri var. İngiltere başkalarına da güvenip planları engelleyeceğini düşünürse makul davranmamış olur” diyen yazar şöyle devam etti:
“Tek başına ya da bir kaç müttefikle anlaşmayı veto etmesi çok geniş bir alanda siyasetleri belirleme nüfuzunu yitirmesi anlamına gelir. Bunun ilk kurbanı da genişleme olacaktır. Bir anlaşma sağlanamazsa Türkiye ve diğer Balkan ülkelerinin üyeliği unutması gerekir. Bunun tek istisnası Hırvatistan olabilir. Ayrıca İngiltere tarım ve bütçe siyasetlerini şekillendirmekte de zorlanır. Almanya ve Fransa bu durumda gündeme hakim olup İngiltere gibi uyumsuz üyeleri dışlayacak yeni gruplaşmalara yönelebilir. Bu nedenle İngiltere ve ortaklarının bir orta yol bulması gerekli…”
