Nasıl iyi bir ‘kul’ olunur?

N. KAZIM ÖZTÜRK – Başlığı okuduktan sonra kulaklarınızı dört,  gözlerinizi  sekiz açıp, nihayet yıllardır aradığım sorunun yanıtını  bilen birisine rastladım diye tarifsiz sevinçlere kapıldıysanız… yanıldınız. Konuşma dilinde işi ‘yokuşa sürmek’ olur da, yazma tekniğinde ‘çamura batırma’  kelime oyunu niye olmasın? Bu cin- gözlülük iki dil sözkonusu olduğunda kelimeler arasında kaydırak kaydırma olarak adlandırılıyor. Ben okuduğunuz gibi; İngilizce ile Türkçe arasında kaçak güreşmenin gereğini yapmaya çalışıyorum. Senin iyi bir ‘Kul’ olmak diye sorunun varsa, Dinayet İşleri Başkanlığı danışma hattına telefon edip, aradığın  soruların yanıtlarını bulabilirsin. Benim bu konuda size yardımcı olmak gibi bir  yetkinliğim, üzülerek belirtmek zorundayım ki; hiç yok. Kelin melhemi olsa kendi başına sürer hesabı.

Benim ‘Kul’luğum İngilizcede ki ‘Cool’ luk. Geçenlerde NUT( Ulusal Öğrentmenler Sendikası) olağan genel kurulunda, eğitimdeki aksaklıklar tartışılırken ögretmenlerin dile getirdiği sorunlardan biri de; gençler arasında oluşan ‘Cool’ olma kültürünün – pardon kültürsüzlüğünün – eğitimde yarattığı olumsuz sonuçlarıydı. Genel kurulda öğretmenler, gençlerin eğitimdeki başarılarından daha çok nasıl ‘Cool’ oluruza kafa yorduklarını dile getirdiler.

İsterseniz bu soruya kendi çapımızda yanıt vermeye çalışalım;

Nasıl   iyi  bir ‘Cool’ olunur?  

En pahalısından Nike giyilecek, MP çalıcısının (player) ve son modelinden cep telefonunun kabloları kafanın her bir yerinden sarkacak, pantolanlar- bu satırların yazarı bugüne değin, bu şekilde nasıl yürünüyor sorusunun yanıtını bulamadı- kıçın  alt birleşim yerine kadar düşük durumda , tuvalete koşturuyor görünümünde giyilecek,son dönemlerde Türkiye’de Türkçe’ye alternatif türetilen yeni bir dil oluşturması örneği, İngilizce; yanlız gençlerin anlayacağı, ne olduğu belli olmayan  vurgu ve betimlemeler kullanılarak konuşulacak,Salıpazarı esnafının kullandıgı pazarlama teknikleri  müzik olarak adlandırılacak.  Yani kısaca ‘Cool’ olunacak.

Alt sınıfların-  bu tanımlama düşük gelir grupları, işsiz ve göçmenleri içerecek şekilde kullanılmaktadır-  özellikle İngiltere gibi  yoğun göçlerle etnik yapının hızlı bir şekilde  değiştiği ülkelerde, kendini ifade etme , toplum içerisinde yer edinme olanaklarının gittikçe zorlaştığı yapılarda ‘cool’ olma uğraşları, kuramsal tanımlaması yapılmasa da ; dışlanmayı yaşayan kitleler tarafından –bilincine varılmadan oluşturulmuş- başkaldırının  zararsız, yozlaşmış bir şekli.  Bir anlamda; ne kadar ‘cool’ olursan o kadar başkaldırıyorsun içinde yaşadığın ama  paydası olamadığın sisteme .

“Siz bizi tanımıyorsanız biz sizi hiç tanımıyoruz türünden”  tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış ironisinin İngiltere versiyonu. Resmi ideloji, bu katmanların(grupların) sistemin bir parçası olma konusunda yeterli çabayı göstermediği eleştirisini yapsa da,  sistemin alternatifi olacak radikal, yıkıcı kalkışmalar mı, ya da sistemi zorlamayan alt kültürlerin  zararsız, ‘cool’ olma  duyarsızlıkları arasında bir tercihse, sistem tabi ki ‘ cool’ olmayı yıkıcı olmaya tercih eder. Sistem kendi içinde dışarıya çaktırmadan  kulaklara şunları fısıldar siz yeter ki yıkıcı olmayın aykırı olmanızda bir sorun yok”. Cool olmanın aslında bir uyutmaca olduğunun farkında olmayan  değişik etnik kökenli gruplar (özellikle siyahlar ) bol bol cool olurlar. ‘Cool’ olurken mahalle ölçeğinde çete örgütlenmeleri içerisinde kendinizi diğer mahallenin grubuna karsı güvende hisseder, kendinizi ve grubunuzu yenilmez ve dokunulmaz sanırsınız. Çelişkilerinizi –özellikle sınıfsal- mahalle düzeyinde, uyusturucu ve diğer kirli işlerin paylaşılması ve rekabeti seviyesinde  diğer gruplar olarak tanımlarsanız, bu saptama; sistemi hiçte rahatsız etmez. Başkaldırınız, çıkaracağınız ses,vereceğiniz tepki belli bir seviyenin üstüne cıktığında bir günde toplanacak  boyutta olduğunuzdan, sizlerden haberdar olunmasına rağmen sistemin bir ‘cool’ uzantısı olarak yaşamınıza devam etmenize göz yumulur ve hatta tesvik edilir. Ne kadar ‘cool’ olursan o kadar zararsız olursun.

‘Cool’ olma kültürü- pardon kültürsüzlügü- yanlız bu uzak diyar gençlerinin Britanyalıların tutkusu değil sanırım. Bu istek Türkiye’de ki gençligin de hayali. Türkiye’de gençlik bu uğraşında işin içine otantik malzemeyi de ekliyor. Ne de olsa Doğu toplumuyuz. İçinde şiddet taşımayan, mafya özentiliği şırınga edilmemiş  ‘Cool’  kültürü- pardon kültürsüzlügü- olmaz. Bunlar bizde  biraz daha öne çıkan nüveler.  Gerek duyulurda biz yapmaz mıyız?  Burada bizi batı toplumlarından ayıran, çarpıcı farkı vurgulamak zorundayım. Batı toplumlarında özgürlük tanımlamasının geniş çaplı şemsiyesi altında, “öteki” ayrımı özellikle vurgulanarak ortak bir payda yaratılması engellenmekte, siz daha çok ‘cool’ olun diğerlerinden farklı kalın, ortak sorunlar üzerinde kafa yormayın denilirken, ne yaman bir çelişkidir ki; Türkiye’de bu olay sizin dışınızda olanlara müsade etmeyin, onları sizin gibi yapmaya çalışın, zorlayın tek tip olun ve bunu bir ‘cool’luk disiplini içerisinde faşizanca yapın deniliyor.

Yıllardır, çok eskilerde Türkiye’de ve şimdilerde şu gavur batı ellerinde ‘cool’ olmayı becerememiş umutsuz vaka olan ben kulunuz, işin  bu noktasında, uzun yıllara yayılan deneyimlerime dayanarak değerli gençlerimizi uyarmak zorundayım. Daha iyi ‘cool’ olma uğraşının tehlikeli bir sapması var. İyi ‘Cool’ olacağım diye çok zorlarsanız, bir de bakmışsınız ki ‘Cool’ yerine ‘Kıl’ oluvermişsiniz. Aman ha gençler gözünüzü seveyim; ‘Cool’ oluyorum diye ‘Kıl’ olmayın. .

Gençler kendinize iyi bakın, yani iyi ‘Cool’ luklar.

______________

N. Kazım Öztürk
[email protected]

2036770cookie-checkNasıl iyi bir ‘kul’ olunur?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.