inanın, hiçbir röportajı ve açıklamayı ciddiye alacak durumum ve ruh halim yok. NTV’de Murat Birsel’in Basın Odası programının konuğu Süleyman Demirel.
Demirel, oldum olası eğlenceli sohbetler yapan bir siyasi lider. Kendisini, düşüncelerine inanmayanlara bile dinleten ve onları gülümseten sohbetler yapan dip diri bir lider. Anadolu insanının deyimlerini siyasete taşımış, halkının kalbine inmeyi başarmış bir lider.
Demirel’i dinlerken gülümsemek yerine derin bir kaygıya kapılıyorum. Çok önemli uyarılar ve belirlemeler içeren bir konuşma yapıyor. Zincirbozan anıları, elinde Anayasa maddeler okuyor, devletin geleceği üzerine konuşmalar yapıyor…
Gerçekten de sarsıcı bir sohbet yapılıyor. Gerçekten de Türkiye’de inanılmaz olaylar yaşanıyor. Güneydoğu’da bir kesim ayakta. PKK bayrakları ve “Biji Apo” sloganları ile devlete meydan okuyor. İnsanın yüreğini sızlatacak görüntüleri ve ayaklanmayı andıran gösterileri görünce, ülkemden uzaktan olmaktan rahatsızlık duyuyorum. Acaba, ülkemin bize ihtiyacı mı var? Devlet adına yetkilerle donatılmış insanlar, devletin üzerine kayıtlı silahlar ve devletin verdiği kimlikler ile gayrı meşru işlere katılmış görüntüsünde haberleri izliyoruz. Görüntüler ve haberler ile Türk insanın insanını dehşete düşüren gelişmeler yaşanıyor. Devlet, vatandaşının dükkanını, pasajını bombalar mı? Açıktan açığa ve bu kadar acemi biçimde bombalamaz elbette. Ortada bir provokasyon kokusu var.
Birileri bir şeyleri kaşıyor ve sonuçta devlete olan güven yıpranıyor. Halk ayaklanıyor görüntüsü var. Kimseden ses çıkmıyor. Olayların merkezinde olması gereken Adalet Bakanı, olay yargıya intikal etmiştir, yargı süreci sonunda gerekli açıklamalar yapılacaktır diyor. Yargıya intikal eden en küçük olay bile 10 yıl sonra hala tozlu raflarda beklemekte. Demek ki, adalet Bakanı, 10 yıl sonra açıklama yapacak. Peki halka gerçek bilgiler kim verecek? Güvenlik güçleri sessiz, Hükümet suskun, yargı mensupları dilsiz, Vali ortada yok, ama büyük bir halk kesimi ülkenin bir çok ye! rinde ayakta.
Devlete güven zedelenmek üzere. Lütfen birileri çıksın ve bu olaya el oysun, gerekli açıklamaları yapsın, halkı sakinleştirsin ve olayı aydınlatsın. Bu olayların sonunda yapılacak hiçbir şey, devlete olan güveni geriye getiremeyecektir. Başbakan olaya el koydu mu? Nerede Başbakan? Başbakan yine ülke dışında, duyduğumuz haberlere göre, o ülkeden bu ülkeye geçecekmiş yine.
Neredesin Başbakanım?
Ülkende bombalar patlıyor, millletvekilinin ve savcının üzerine güvenlik kuvveti üniforması giymiş kimseler devletin silahıyla ateş açıyor, halkın senden açıklama bekliyor, halkın sokaklarda. Devlet ve onun Başbakanı nerede? Devlete güveni zedeleyen iddialar TV ekranlarında birbirini izliyor. Neredesin Başbakan?
Türkiye, çok hassas bir dönemden geçiyor. Kıbrıs konusunda talihsiz gelişmeler yaşanıyor. Ermeni iddiaları konusunda dünya tarafından sıkıştırılıyoruz. AB ile yaptığımız müzakerelerde teslimiyet havası egemen. Güneydoğu’da halk ile devleti karşı karşıya getirebilecek provokasyonlar yapılıyor. Bir yandan da terör, bütün hızıyla can almaya devam ediyor. Irak’ta Kürt devleti kuruldu kurulacak. Kürt cemaat liderleri ABD’de ağırlanırken, stratejik ortağımız (!) ABD’den başbakanımıza aylarca randevu gelmeyebiliyor. Hükümet ise bütün bu olaylarla değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği başörtüsü kararıyla ilgili.
Açıklama üstüne açıklama. Başörtüsünü savunuyor Başbakan, Bakanlar, Meclis Başkanı. Bütün bu gelişmeleri kaygıyla seyrediyoruz. Bir ilçemizde binlerce insan devletine karşı gösteri yapıyor. Çıkan çatışmalarda insanlarımız ölüyor. Ve Başbakan Danimarka’da. Bakalım oradan nereye gidecek. En kritik dönemlerde Başbakan ortada yok. Ülkemde istenmeyen gelişmeler üst üste geliyor. Demokrasiyi silip süpürecek gelişmeler bekleyenlerin oranı gün geçtikçe artmakta.
Demirel’i dinlerken, “Evet işte bir şeyler geliyor”, Hükümet nerede, Başbakan nerede diye soruyorum. Ne demek istediğimi herkes anladı. Türkiye, yeni ve sarsıcı bir senaryoya doğru hazırlanıyor. Hükümet nerede? Başbakan nerede?
Dr. Birol Ertan Siyaset Bilimci
