İNGİLTERE’DEN… Barışa adanmış bir hayat

Kentleri güzelleştiren ve onlara kimliklerini kazandıran sembolleridir. Tüm kentler sembolleriyle güzelleşir, sembolleriyle değer kazanır ve sembolleriyle yaşar. Londra’yı Londra yapan da yine bu kentin kendine özgü sembolleridir… ‘Londra’nın sembolleri nelerdir?’ diye sorsam herhalde verilecek cevaplar birbirine benzer olacaktır.  Hiç uyumayan bu kentin sokaklarında 24 saat çalışan siyah taksiler… Her gün yüzbinlerce insanı evlerinden işlerine, işlerinden evlerine taşıyan kırmızı otobüsler… Big Ben…Parlamento Binası. Buckingham Sarayı. Kırmızı telefon kulübeleri. London Eye…. Bunların hepsi de gerçekten Londra’yı Londra yapan sembollerdir…

Ama bana sorarsanız Londra’nın en önemli sembolü Parlamento binasının karşısında gece-gündüz duran ve Irak savaşını protesto eden o yürekli insandır. Bu kişi Brian Haw’dan başkası değil. Evet  56 yaşındaki bir marangoz ustası olan Brian Haw tam 1923 gündür gece, gündüz, yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden protestosunu sürdürüyor. Dünyanın en uzun süren protesto eylemidir herhalde. Ve dünyanın en kalabalık, en onurlu tabii aynı zamanda da en çok ses getireni.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında 50 bin sivilin öldüğü Bergen Belsen Nazi Kampı’nda kalmış olan ve bundan 20 yıl sonra da intihar eden bir babası varmış Brian Haw’un. Essex’te yaşıyor, evli ve yedi çocuk babası… Hayatını barışa adamış olan Brian, Kamboçya, Kuzey İrlanda ve benzeri şiddet bölgelerine giderek barış için çalışmalar yapmış.

Brian Haw parlamento önündeki bu sessiz, uzun ve kararlı eylemine ise 2 Haziran 2001 tarihinde Batılı ülkelerin Irak’a uyguladığı ambargoyu protesto etmek için başlamış, daha sonra Irak’ta savaşın başlamasıyla eylemine Irak işgalini protesto ederek devam etmiş.
“Yıllarca bu ülkeyi aç bıraktılar. İlaç girmesini engellediler.  Sonra da kitle imha silahları var dediler ve saldırdılar. Şimdi kimse ne ambargo nedeniyle ilaçsızlıktan ölen çocuklardan, ne de kitle imha silahlarından bahsetmiyor.” 

Brian Haw’un bu uzun yolculuğunda başına gelmeyen de kalmamış anlattığına göre. ‘Zaman zaman üzerine saldırganlar gönderilmiş, yoldan geçerken yumurta, domates ve benzeri maddeler atanlar olmuş, sataşanlar, bağıranlar hatta saldırıp da burnunu kıranlar’ bile olmuş…  Ama tüm bunlara rağmen dünyanın dört bir yanında, her kesimden destekleyenler de varmış. Kendisine güç veren de bu hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği değişik inançtan, kültürden insanların, binlerce kilometre uzakta gönderdikleri sevgi mesajları olmuş. Onların desteğiyle bu kadar süre ayakta kalabildiğini söyleyen Brian Haw, “Dünya halkları terörist olabilir mi? Benim Başbakanım Blair, Bush’la anlaşıp Irak’a saldırıyor. Birlikte Irak’ta soykırım yapıyorlar. Binlerce masum insan, sivil insan, kadınlar çocuklar öldü ve ölmeye devam ediyor. Asıl terörist ABD’dir. Britanya’dır. Tarihe bir bakalım. Göreceğiz gerçeği…”diyor.

Brian Haw’un protestosundan çok rahatsız olmuşlar bazıları. Önce pankartlarını sorun etmişler. Pankartların çok geniş bir bölgeyi işgal ettiğini ve toplanması gerektiğini bildirmişler. Sonra da megafonu sorun olmuş. Westminster Belediyesi Brian’ın megafonuyla çevreyi rahatsız ettiğini iddia etmiş. O’nun sesinden asıl rahatsız olanlar ise parlamentoda geçtiğimiz yıl onun için özel bir yasa bile çıkarmışlar. Yasaya göre parlamentonun 1 kilometre yakınına kadar gösteri yapacaklara polisten izin alma zorunluluğu getirilmiş. Daha sonra  mahkeme Brian Haw’un eylemine de bu kapsamda son vermiş. Ancak O teslim olmamış ve karara itiraz ederek, eyleminin bu yasa çıkmadan önce başladığını söylemiş. İtiraz Mahkemesi de bu talebi kabul ederek, O’na gösterisi için izin vermiş. Bu kez hükümet Brian Haw’un gösterisinin güvenlik açısından riskli olduğu gerekçesiyle eylemi bitirmesi yönünde karar almış. Brian Haw buna da itiraz etmiş…  
Dostlarının, ziyaretçilerinin getirdiği yiyeceklerle yaşamını sürdüren ve tüm ihtiyaçlarını da yine onların yardımıyla sağlayan Brian Haw, bu arada hiç yorulmamış mı? Hastalanmamış mı? En önemlisi çocuklarını, karısını, evini hiç özlememiş mi?

Bu sorular üzerine Brian Haw, “ben bunları hiç düşünmüyorum. Afganistan’da insanlar dağlarda karların altında yaşıyor. Irak’ta her gün kurşunların altında çocuklar ölüyor” şeklinde cevaplıyor bu soruları Brian.  “Zaten bu eylemimin amacı da kendi çocuklarıma, diğer tüm çocuklara daha güzel bir gelecek sağlamak. Dünyada savaşlar oldukça ve çocuklarda bu savaşlarda kurban olmaya devam ettikçe ben de burada kalmaya devam edeceğim” diye devam ediyor konuşmasına.

Mücadelesiyle savaş karşıtı hareketin en önemli sembollerinden biri olan  yılmaz protestocu Brian Haw, tüm çocukların savaşsız, sömürüsüz, barış içinde büyüyebilecekleri bir dünyada yaşayabilmeleri için tam 1923 gündür bir çadırın içinde, bir battaniye ile, elinde megafonu ve önünde pankartlarıyla mücadelesine devam ediyor.  

Brian Haw, 12 Eylül tarihinde ‘gösteri şartlarını yerine getirmediği’ iddiasıyla Horseferry Road’da yeniden yargıç önüne çıkacak…

 

 

 

649400cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Barışa adanmış bir hayat

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.