İNGİLTERE’DEN… Güzel günler göreceğiz çocuklar…

Kadir Has’ı kaybettiğimiz haberine bütün ulus olarak üzüldük. Has’ı, Türkiye’nin en ‘has’ işadamı yapan özelliği yardımlarını “balık vermek yerine balık tutmayı öğreten” eğitime yapmasıydı. Rahmetli Has, bütün yardımları ileride katlanarak büyüyecek ve domino etkisiyle yardım görenlerin çevresini de geliştirecek biçimde tasarlamıştı. Kadir Has, benim de onurla taşıdığım Devlet Üstün Madalyası sahibiydi.

Kapitalist bir sistemde bireycilik temeldir, bir şirket de kazancını maksimize etmek ve işyerini büyütmek zorundadır. Bu acımasız rekabette ürünleri ucuza almak ve işçi ücretlerini düşük tutmak esastır. Yoksa rekabet gücü kazanamaz, ayakta kalamazsınız.

Bir patronun klasik düşüncesi ekonomideki organizatörlüğü nedeniyle topluma zaten yeterince yararlı olduğu yolundadır… “Ben zaten bu ülkeye istihdam sağlıyorum. İşyerine aldığım ürünlerle ekonomideki işleyişe katkıda bulunuyorum…” diye düşünür… Her nekadar ucuz girdi sağlayıp, ucuz işgücüyle sermayesini büyütse de, sonunda bu sermaye birikimiyle daha büyük yatırımlarla “sömürdüğü” insanlara ve ülkeye hizmet ettiğine inanır…

Sosyal demokrat bir işadamı olarak kapitalizmin bu “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” felsefesine hiç ısınamadığımı ve gerçekci bulmadığımı söylemeliyim. Aslolan insandır. Siz büyürken ürününü ucuza kapattığınız, emeğini ucuza kiraladığınız insanlara “Bırakınız kendi başlarının çaresine baksınlar” diyemezsiniz. Siz ekonomide organizatör birisi olarak refah içinde yaşarken, üretim sürecine canıyla dişiyle katılan insanlar hakkında “Ama kalkınıyoruz. Sabretmeniz lazım…” diyemezsiniz… Kısaca ülke olarak kalkınmanın yükünü yalnızca çalışan kesime yıkamazsınız… Üstelik günümüz iletişim çağında internet herkesin dünyasını büyüttü. Artık eskisi gibi görmediği bir dünyanın hayalini kuramayan insanlar kalmadı…

Dünyaya bir kez geliniyor. Herkes dünyanın bütün nimetlerinden yararlanacak bir alım gücüne kavuşturulmalı. Çalışanlar da en azından seyahat özgürlüklerini hayata geçirecek bir aile bütçesine sahip olabilmeli… Sosyal hukuk devleti bunu garantilemeli. İş dünyası da bu amaçla elinden geleni yapmalı.

Kadir Has özel birisiydi. Herhalde yaptıklarıyla Guinness Rekorlar Kitabına girecek kadar eşsizdi… Has gibi işadamlarınını teşvik edecek ortam yaratılmalı. Has ailesine ve bütün ülkeye başsağlığı diliyorum.

***

Daha önceki yazılarımda Türkiye’nin Avrupa’daki TÜSİAD’ı sayılan Almanya’daki Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu’nun (TİDAF) önderliğinde Avrupa’da faaliyet gösteren 18 federasyon “Türk Federasyonları Birliği” çatısında biraraya geldiğinden söz etmiştim…

“Türk Federasyonları Birliği”nin Ankara’da organize edeceği Dil Şöleni’nin tarihi belli oldu: 5-6 Mayıs TOBB Üniversitesi… Avrupa’da kültürümüzü ayakta tutabilmek, geliştirmek ve saldırıları püskürtebilmek açısından ortak paydanın Türk dili olmasının önemli. Bu şölen ile Avrupa’daki varlığımızı kabul ettirmek ve sorunları gündeme getirebilme şansımız olacağına inanıyorum.

Türkiye’de başta TOBB olmak üzere pek çok sivil toplum örgütünün bize destek olmasına Avrupa’daki gelecek kuşağımız çocuklarımız adına şimdiden teşekkür ediyorum… Çocuklarımızı küreselleşme canavarının dişlerine teslim etmeyeceğiz… 

***

Sivil toplumun içinde yaşadığımız yüzyıla damgasına vuracağını her fırsatta dile getiriyorum. Demokrasinin kökleşmesi ve kesintiye uğratmak isteyenlere geçit vermemesi için sivil toplumun varlığı çok önemli. Çağdaş insan yönetime katılarak kendi yazgısını iktidarları yönlendiren çıkar gruplarına bırakmayacaktır.

İngiltere’deki deneyimlerimi taşayacağım çağdaş bir sivil toplum modeli olarak Yeni Oluşum’dan yine daha önceki yazılarımda söz etmiştim. Yeni Oluşum, etnik, din, ırk, yöre ve cinsel ayrımcılık yapmadan da bu tür gençleri de çatısında toplayacak… Yeni Oluşum’da balık tutmayı öğrenecek gençler çevresine de öğrendiklerini yaygınlaştıracaklar. Yoksulluğun bir yazgı olmadığını da öğretecek olan Yeni Oluşum gençleri küreselleşmenin renklerimizi soldurmasına karşı çıkarken evrensel değerlere de sahip çıkacak.

Yeni Oluşum için İstanbul Bakırköy’de 300 metrekarelik bir mekan tuttuğumuzu hemen söylemeliyim. Yeni Oluşum’un bu merkezinde neler olmayacak ki? Konferans salonu, kütüphane, internet erişimli bilgisayar salonu…

Konferanslar, özel partiler, beyin fırtınası atölyesinin yapılacağı bu mekan aslında bütün aile üyelerinin kendi yaş gruplarına göre iyi ve kaliteli bir zaman geçirebilecekleri sosyal kulüb işlevini de üslenecek.

***

Bu haftaki yazımı Nazım Hikmet’in bir şiiri ile bitirmek istiyorum…

GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ

Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap: Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve, çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz

________________

* Akşahin: BABİK Yönetim Kurulu Başkanı ve Türk İngiliz Sanayi ve Ticaret Odası’nın Avrupa – Türkiye İlişkilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi, Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu Başkan Yardımcısı ve İngiltere Temsilcisi, Açık Gazete Danışma Kurulu üyesi

 

1600380cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Güzel günler göreceğiz çocuklar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.