İNGİLTERE’DEN… Irkçılık öyküleri

Geçenlerde yayınlanan bir makalesinde, Açık Gazete’nin köşe yazarlarından Ozan Ceyhun başından geçen ilginç bir olayı aktarıyordu. Hrant’ın öldürülmesinin hala gazetelerde haber niteliği taşıdığı günlerde, Lefkoşeden kalkan bir uçakta yanında oturan genç bir üniversite öğrencisi ile gazete başlıklarından kalkarak sohbete başlamışlar. Sohbetin koyulaştığı bir yerde, genç öğrenci Ermeni kökenli olduğunu ama baskılara dayanamayıp artık Müslüman olduklarını itiraf etmiş. Ozan Ceyhun, bu sözlerin üzerinde nasıl bir şok etkisi yarattığını anlatıyor yazısında.

Kim bilir benzer durumda olan, ama kendi geçmişini anlatabileceği kadar güvendiği kimselerle birlikte olma fırsatı bulamayan, ya da o cesareti kendinde görmeyen, ne kadar çok insan yaşıyordur Türkiyede, ama sadece Türkiyede değil. Makaleyi okurken başımdan geçen ve bende de benzer bir şok etkisi yaratan bir olayı anımsadım.
 
1980’li yılların sonlarına doğru, Londra’da, bankalar arası elektronik işlemleri sağlayan bir kurumda çalışırken,  İspanyol bir yazılımcı ile arkadaş olmuştuk. İri yarı, gür sesli, şakacı bir insandı. Bir gün, soyadım nedeniyle merak ettiği için aile kökenimi sorduğunda, ecdadlarımızın bir zamanlar İspanyanın Navarra bölgesinde yaşadığını, Berberlerin Isabella ve Ferdinand karşısında  yenigiye uğramalarının ardından, 1400’lü yıllarda Yahudilerın İspanya’dan kovulduklarında ise, Osmanlı İmparatorluğuna sığındıklarını, vs. anlattım. O da, memleketi olan Mayorka Adasında benzer olayların yaşandığını, birçok Yahudinin öldürüldüğünü, birçoğunun sürüldüğünü söyledi. Ayrıca bir kısmının da Hristiyanlığa geçtiğini ekledi. O dönem İspanyasında bu türden olayların yaygın olduğunu ben de biliyordum.

Ardından, İspanyol arkadaşım bir ara duraladı, bana baktı ve o anda hiç tahmin edemeyeceğim bir sahne gerçekleşti: Londra’nın göbeğinde, modern teknoloji ile donanmış bir IT bölümünde sohbet etmekte olan iki teknoloji uzmanından iri kıyım olanı, diğerinin kulağına yavaşça eğilip alcak sesle fısıldadı: ‘Lütfen hiç kimseye söyleme, ama biz de Hiristiyanlığa geçenlerdeniz’.

Kanımın beynimden çekildiğini hisseder gibi olduğumu hatırlıyorum, nasıl bir dehşet yaşanmıştı ki bu Akdeniz adasında etkisi beş yüz yıl sürebilmişti, ve bir insanın yüreğine hala korku salmaya devam ediyordu? Bu insanlar üzerinde nasıl bir şiddet uygulanmış olmalıydı ki, artık modern bir demokrasi haline gelmiş bir ülkede, pratik yaşamda hiç bir anlamı olamayacak tarihsel bir vaka hala sindirici etkisini sürdürüyordu.

Daha sonra incelediğimde, Hristiyanlığa geçen Yahudilere Mayorka’da ‘Yeni Hristiyan’ anlamına gelen ‘Chueta’ dendiğini, ama bu terimin aynı zamada argoda domuz demek olduğunu, gizliden yahudiliklerini sürdürmekle itham edilerek engizisyon mahkemelerinde işkenceden geçirildiklerini, kökenleri dolayısıyla günümüze kadar sürekli hor görüldüklerini, ayrımcılığa uğradıklarını, ve yasalar karşısında eşitliklerinin ancak son yıllarda sağlandığını öğrendim.

Bu episodu bugüne kadar kimseye anlatmamıştım, İspanyol arkadaşımın adı da gizli kalsın. Ama işte, ‘kılıçtan dönenlerin’ dramı böyle.

Tarihin karanlık sayfalarından yararlanarak azınlıklar üzerinde baskı ve şiddet uygulamak isteyenlerin günümüz Türkiyesinde de eksik olmadıklarını görüyoruz. Din değiştirip Müslüman olan Hristiyan Ermeniler şu anda sağcıların hedef tahtasında. Yenicağ gazetesinde yazan Arslan Bulut’a göre ‘din değiştirip Türk olan’ yaklaşık 500 bin Ermeni bugün ‘Türk kimliği ile Türkiye için her türlü kötülüğü yapanlar’dır. Bu ırkçılık mı, değil mi? Kötülük yapmakla suçlananlar Türk, ama gel gör ki bir  taşla iki kuş vuruluyor! Bir yandan gizli Ermeni avı için tüyo verilirken, aynı zamanda Ermenilere karşı ırkçılık duyguları körüklenmiş oluyor.Tıpkı Sabetaycı avına çıkanların anti-semitizmi besledikleri gibi.

Sağcıların ırkçılıkları yeni bir gelişme değil. Ama ırkçılığın yüzyıllar boyunca sürmesini engellemeye çalışmak bizim meselemiz. Belki ırkçılığı yasaklayan yasalara gerek duyulacak.  Ama şu anda, Hrant’ın cenazesinde yürüyen, öldürülmesine karşı tepki gösteren, ve bunun ışığında azınlıklara karşı baskılar konusunda uyarılmış olan yüzbinlerce insan, Türkiyede ırkçılğa karşı bir savunma hattı oluşturuyorlar. Aman sağlam duralım.

1081150cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Irkçılık öyküleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.