İNGİLTERE’DEN… Kadına karşı şiddet her yerde!

“Cehennemden kaçarak buraya ulaştım. Hissettiğim tek şey acıydı. Tükenmiş durumdaydım. Bugüne kadar geçen yılları hayatımdan çalınmış zaman dilimi olarak görüyorum.” Bu sözler Afrika ülkesi Ruanda’da, tam on dört yıl önce 100 gün içinde 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu’nun katledilmesiyle sonuçlanan soykırımdan kaçmayı başararak, 3 yaşındaki çocuğuyla birlikte 2000 yılında İngiltere’ye sığınma talebinde bulunan tecüvüz mağduru Stella Mpaka’ya ait. Uzun süren hukuk mücadelesinde bir sonuç alamayan Mpaka Londra’da faaliyet yürüten Crossroad Women’s Centre’da, ‘Tecüvüze Karşı Kadın Grubu’yla  tanışmasının sonunda ve tam 7 yıl süren bir hukuk mücadelesinin ardından İngilte’de kalma izni almayı başardı…

“Kız kardeşime ve anneme kaç tane askerin tecavüz ettiğini gördüm. Korkmuştum ve eğer orduya katılırsam bunlardan korunmuş olacağımı düşündüm. Kendimi korumak istemiştim… Sadece 12 yaşındaydım ama gece boyunca diğer askerler tarafından sürekli dövüldüm ve tecavüze uğradım. 14 yaşıma geldiğimde bir bebeğim vardı. Babasının kim olduğunu bile bilmiyorum. Kaçtım…
Gidecek yerim ve bebeğime verecek yiyeceğim yok.” Bunlar ise  Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde köyü saldırıya uğrayan 12 yaşındaki Natalie’nin sözleri. Natalie’nın nerede olduğu şu an bilinmiyor.   

Yukarda anlatılan iki  olay dünya çapında  hala oldukça yaygın olan kadına yönelik tecavüz ve şiddet olaylarına örnektir. Tecavüz insana yönelik şiddetin en uç biçimidir. Uzmanlar, tecavüzün, içinde damgalanmayı taşıdığı ve toplum için de ‘utanç’ olarak taşındığı için, büyük oranda gerçeğin altında belgelenmekte ve nadiren cezalandırılmakta olduğuna dikkat çekiyor. Bu konuda yayınlanan raporlar ve araştırma sonuçları da durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Dünya çapında her beş kadından biri hayatlarında tecavüz veya tecavüz girişimi kurbanı olacaktır (WHO 1997).

İrlanda’da Dublin Tecavüz Kriz Merkezi’ne 2007 yılında başvuran kadın sayısı 320. Bu oran 2001 yılında 158 olarak kayda geçmiş. Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Kadın Çalışma Grubu (NWS) raporuna göre yılda ortalama 683 bin kadın ülkede tecavüze uğruyor. Bu her üç dakikada bir kadının tecüvüze uğradığı anlamına geliyor. Güney Afrika’da her gün 147 kadın tecavüze uğramaktadır. (Güney Afrika Irk İlişkileri Enstitüsü 2003). 

Fransa’da her yıl 25,000 kadın tecavüze uğruyor (Avrupa Kadınlar Lobisi, 2001).  Türkiye’de kadınların %35.6’sı bazen, %16.3’ü sık sık aile içi tecavüze uğruyor (2000 yılında yayınlanan taramalar, Müslüman toplumlarda kadın ve cinsellik, WWHR Yayınları: İstanbul, 2000).

Uluslararası Af Örgütü’nün 2004 yılından beri sürdürdüğü ‘Kadına Yönelik Şiddet Kampanyası’na göre, sebebleri ne olursa olsun dünya genelinde her 3 kadından 1’i yaşamı boyunca eşinden, erkek arkadaşından ya da aile bireylerinden kötü muamele görüyor, dövülüyor, cinsel ilişkiye zorlanıyor ya da taciz ediliyor. 15 – 40 yaş arası birçok kadın kanser, trafik kazaları yada sıtma yerine toplumsal cinsiyet kökenli şiddet nedeniyle ölmekte yada yaralanmakta.  Kadın cinayet kurbanlarının yüzde 70’i erkek partnerleri tarafından öldürülüyor. Her yıl iki milyon kızın cinsel organları sünnet edilme riski taşıyor.  Kişiler arası şiddetin silahlı çatışmalar bittikten sonra da kısmen de olsa silahların mevcut olması nedeniyle kadına yönelik erkek şiddeti yüksek oranda devam ediyor.  Normalde yaşıyor olması gereken en az 60 milyon kız çocuğu cinsiyet tercihli kürtaj veya erkek çocuklarından daha önemsiz olarak görüldükleri için yetersiz bakım nedeniyle çeşitli toplumlarda “kayıp”lar. (E, Joni Seager, 2003).   

Kadına yönelik şiddetin önüne geçilememesinin en önemli nedenlerinden biri de, bu şiddeti uygulayanların sıklıkla kontrolsüz ve cezasız kalıyor olması. 

Bazı ülkelerde bununla ilgili hiçbir yasa yokken, başka ülkelerde ise yasalar bazı şiddet biçimlerini cezalandırabilirken, bazılarını yasa dışı bırakıyor. Gerekli yasaların bulunduğu durumlarda bile birçok ülkede yasalar tam olarak uygulanmıyor. Dünyada 79 ülkede aile içi şiddete karşı hiç yasa yok (ya da bilinmiyor) (UNIFEM, Not a Minute More, 2003). 

Yine aile içi tecavüz sadece 51 ülkede cezai bir suç olarak tanımlanıyor (UNIFEM, 2003).

BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü’nün 1994-2003 incelemesinde, incelenen ülkelerin neredeyse tamamında kolluk kuvvetleriyle ilgili sorunlar olduğu ortaya çıktı.  Dünya çapında, 2003 yılında en az 54 ülkede kadınlara yönelik ayrımcı yasalar bulunurken,  sadece 16 ülkede cinsel saldırıyla ilgili özel yasa bulunuyor; sadece 3 ülkede kendi başına kadına yönelik şiddeti suç fiili kategorisi olarak tanımlıyor (Bangladeş, İsveç ve ABD) (A, UNIFEM 2003).

Bolivya, Kamerun, Kosta Rika, Etiyopya, Lübnan, Peru, Romanya, Türkiye, Uruguay ve Venezuela’da, ceza yasası uyarınca tecavüzcü kurbanla evlenmeyi teklif eder ve kurban da kabul ederse serbest bırakılmakta. (D, Joni Seager, The Atlas of Women, 2003). 

Sözde “namus” savunması (tamamen ya da kısmi olarak) Peru, Bangladeş, Arjantin, Ekvator, Mısır, Guatemala, İran, İsrail, Ürdün, Suriye, Lübnan, Türkiye, Batı Şeria ve Venezuela’nın ceza yasalarında yer almaktadır (A, BM 2002). 


25 Kasım tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kutlanacak. Bu nedenle çeşitli paneller, gösteriler, etkinlikler düzenlenerek. İnsanların dikkatleri bu konuya çekilirken, aynı gün tüm dünyada kadınlar fiziksel ve psikolojik şiddet kurbanı olmaya devam edecek. 

650430cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Kadına karşı şiddet her yerde!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.