İNGİLTERE’DEN… Katledilen insanlık onurudur

Shabbat Shalom! “Mutlu Cumartesiler!” Tel Aviv sokaklarında karşılaşan Yahudiler gülümseyerek, huzurlu bir gün diliyorlardı birbirlerine. O gün tüm dükkanlar, işyerleri kapalıydı. Shabbat İbranice dilinde Cumartesi anlamına geliyordu.

Shalom ise mutluluk demekti. Cumartesi günü Yahudiler için kutsal bir gün. Geleneğe göre bu günde çalışılmaz. Kutsal kitap Tevrat şöyle yazıyor Cumartesi günü için: “Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. Yedinci gün kutsaldı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, Yarattığı bütün işi bitirip dinlendi… Ne ironiktir ki, İsrail rejiminin Gazze’yi havadan bombalamaya başladığı günde bir Cumartesi gününe denk gelmişti. O gün aynı zamanda Yahudilerin kutsal Hanuka (Işıklar) Bayramı’nın da son günüydü.

Hava kararmaya başlamaya yüz tuttuğunda “Dökme Kurşun” adını verdikleri operasyonda önce yüzlerceİsrail F-16 uçağıyla gece ve gündüz Gazze’yi bombardımana tuttular. Saldırılar, roketlerle donatılmış insansız hava araçları ve Apache helikopterleriyle desteklendi. Havadan tonlarca bomba yağdırdılar savunmasız Filistin halkının üstüne. Televizyon ekranlarında yeni bir katliamı canlı olarak izliyordu insanlık yeni bir yıla girme heyecanını yaşarken. Sonra da ölüm tanklarını sürdüler Gazze’nin yoksul sokaklarına doğru. Artık havadan, karadan, denizden her yerden ölüm kusmaktalardı Filistin halkının üstüne . Gözlerimizin içine bakan donuk bakışlı ölü çocukların sayısı artıyordu her geçen gün. Sürekli olarak değişen rakamlar. 150, 200, 300, 400, 500, 600…

Evler, hastaneler, camiler, okullar, belediye binaları bombalanıyor. Çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar, sivil ve savunmasız insanlar can veriyor. Gazze kan ağlıyor ve dünya çirkin bir katliama daha seyirci kalıyor bir kez daha. BM… AB… ABD… Rusya… Çin… Arap rejimleri… Hepsi sessiz. Hepsi tepkisiz. Hepsi yalan. Üstelik Filistin halkının “oransız ve ölçüsüz” bir saldırıda kendini koruma, topraklarını savunma hakkına bile dil uzatıp, “terörizm” diyorlar utanmadan. Birkaç kısık ses. Birkaç demeç. Birkaç kınama. Hepsi bundan ibaret. Yaptırımı olmayan boş sözler. Hiçbir işe yaramayan laflar. Utanmazlar!

Oysa İsrail bunu ilk defa yapmıyordu. Daha önce de 2006 yılında bir askerini kurtarma bahanesiyle yine girmişti Filistin’e. Aynı “gerekçeyle” geçen yıl Lübnan’ı da kapsayan bir saldırı düzenlemişlerdi. Bu kez Hamas saldırılarını bahane ederek kuşatıyorlardı Filistin topraklarını. Toprakları işgal altında tutulan Filistin halkı buna karşı direniyor, direnecektir de. Dünya halkları protestolarla, yürüyüşlerle bu direnişe destek oluyor. Olacaktır da. Çünkü Filistin halkının işgale karşı yürüttüğü her türlü mücadele haklı bir mücadeledir ve desteklenmelidir.

İsrail Hamas’ın vurduğu İsrail topraklarından bahsediyor. Oysa Hamas’ın şu anda roketlerle bombaladığı toprakların bir zamanlar, şu anda Gazze’de yaşayanların aileleri olduğu gerçeğinden nedense göz ardı ediyordu.

Ölüm döşeğindeki oğlunun yanı başında gözyaşları içinde televizyon kameralarına konuşmaya çalışan bir baba aslında herşeyi tek cümleyle “bu sessizlik daha ne kadar sürecek” diyerek özetliyordu… Bugün Filistin’de, yarın dünyanın başka bir coğrafyasında katledilen sadece masum çocuklar, yaşlılar, kadınlar, siviller olmayacak. Katledilen insanlık onuru, hepimizin onuru ve insanlığın geleceğidir.

650490cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Katledilen insanlık onurudur

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.