İNGİLTERE’DEN… Krizin asıl nedeni siyasilerdir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krizle ilgili olarak, “(Bir yangın var, bizi işte şöyle tesiri altına alabilir, etkisi altına alabilir) Bunu sorumluluk mevkinde olanların söylemesinden daha büyük bir tehlike olamaz. Bu ister bir sivil toplum örgütü olsun, ister kamu bunu söyleyemez” diye düşünüyor. Kriz uyarısı yapanları “Kriz tellalı” olarak görüyor.

Hükümetin diğer üyeleri farklı mı? Al birini vur ötekine… Kemal Unakıtan, “Bazı kişiler kehanette bulunuyorlar. Bakan olduğumdan beri bunları dinliyorum. Her gün bunlar kriz çıkarıyorlar, ancak kriz miriz olduğu yok” diyerek kestirip attı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan da Türkiye’de ekonomik bir kriz olmadığını belirterek dış kaynaklı ekonomik bir daralma yaşandığını söylemişti. Özerk olduğunu umduğumuz Merkez Bankası Başkanı Yılmaz da “hükümeti küstürmeyecek” bir açıklama yapıyor ve finansal krizin benzerini Türkiye’nin 2001’de yaşadığını ve bir kurtarma paketine ihtiyacı olmadığını söylüyor.

İş dünyası ve uzmanlar ise hükümetle aynı görüşte değil…

Geçen hafta TÜSİAD, işadamlarının küresel krizden çok tedirgin olduklarını açıkladı. İTO Başkanı Murat Yalçıntaş ekonomik krizin Türkiye’yi etkileyeceği ama en çok da sanayiciyi vuracağını öne sürdü.

Açık Gazete’den köşe komşum Prof. Dr. İzzettin Önder, “Türk ekonomisi iyi görüntü verirken, derin uçuruma gidiyor. Türkiye kronik krizin içinde” diye uyarıyor. Üstelik Önder krizin asıl nedenini, “siyasiler” olarak gösteriyor ve halka doğruların söylenmesi gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye’nin en saygın ekonomistlerinden olan Prof. Dr. Önder, “Cari açık büyüyor, borç stoğu artıyor. Uzun sürede, ihracat baltalanıyor” diye de uyarıyor.

***

Batıdaki uzmanlar krizin küresel olduğunu özellikle vurguluyorlar. Yani denizde fırtına, gemilerde panik var. Bütün bu tabloya karşın “Biz krizde değiliz” diyen kaptan, “gemideki yolcuları” kandırıyor demektir… Bir diger deyişle bu kaptan ya “işini bilmiyor” ya da “kötü yapıyor” denilebilir… Kapalı ekonomi devri geçen yüzyılın başında kaldı. Artık bütün ülkeler aynı denizde…

İngiltere basını yaşanan küresel krizin kapitalizmin dönemeci olacak kadar “büyük” niteliyor. İngiltere’deki bankaların 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük bunalımda olduğu teşhisi konuluyor. ABD’de uzmanlar yaşananları 1932 büyük kriziyle kıyaslıyor.

“Avrupa’nın on yıllardır karşılaştığı en sancılı mali krizi” diye niteleyen IMF, büyümenin ancak 2009 yılının ikinci yarısında başlayabileceğini açıkladı.

ILO, IMF’nin rakamlarına göre, halen dünya genelinde 190 milyonu bulan işsiz sayısına 20 milyon daha ekleneceğini, bu krizden muhtemelen en çok inşaat, emlak, mali hizmetler ve oto sektörü etkileneceğini öngörüyor.

Krizin büyüklüğü ve küreselliği yapılan zirve toplantılarından da belli zaten. G20, küresel finansal krizin çözümü için daha etkin rol oynamaya karar verdi. Neredeyse her hafta AB ve ABD’li liderler biraraya geliyorlar…

***

Türkiye’de “mortgage” sistemine yani 25 yıl gibi uzun süreyi bulan aylık ödemeli ev kredisi sistemine geçemediği için Batı’nın sıkıntısını yaşamayacağı düşünülüyor. Bu kısmen doğru fakat yanıltıcı bir sonuç. Türkiye batının yaşadığı finansal krizi yaşamasa da onun neden olacağı ekonomik krizden etkilenecektir…

Üstelik Batı hapşırdığında nezle olan Türkiye, batı nezle olduğunda ne yazık ki verem olacaktır… İşte hükümetin algılarını kapattığı ya da anlamamazlıktan geldiği nokta budur. Yapılan eleştirileri dinlemesi gereken kaptan, üzerine laf getirtmemek için öyle bir savunma yapıyor ki bütün yolcularını da tehlikeye atıyor.

Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir yer tutan AB ve ABD’de tüketim, ihracat hızla düşüyor. Türkiye’nin 2009’da bu ülkelere daha az mal satarak zaten sorun olan dış ticaret açığının büyüyeceğini söylemek için müneccim olmaya gerek yok.

Bir diğer sorun da Türkiye’nin lokomatif sektörü turizmde darbe yemesidir… Krizde en çabuk vazgeçilen seyahat planıdır. Yine bu ülkelerden gelen turist sayısında önemli düşmeler olacaktır. Turizm sektörünün 16 sektörü etkilediği saptanmış. Siz hesap edin gerisini…

Erzurum’dan Bodrum’a gelip garsonluk yapan bir işçinin eline bakan köydeki yaşlı anne babası ile eşi ve 4 çocuğunun halinden hükümet sorumludur… İzzettin Hoca’nın dediği gibi bizdeki krizin asıl nedeni siyasiyerdir…

***

Hükümet, yapılan her eleştiriden alınmayı bir kenara bırakıp “batının kriz yönetimini iyi izlemeli, Türkiye’ye uyarlayıp küresel dayanışmaya girmeli, uluslararası kuruluşlardan teknik ve maddi destek almalı, krizin dolaylı tehdit Orta Asya ülkeleriyle ticareti ve turizmi artırmalı” deriz. Bu yapılması gerekenlerin bir maliyeti yok ama kazancı olacaktır.

Bir de “kriz tellallığı yapılıyor… kriz mıriz yok…” gibi üsluplar belki söyleyenlere yakışıyor ama işgal ettikleri makamlara yakışmıyor…

İyi haftalar efendim…

_______________

* London Capital Markets Yönetim Kurulu Başkanı ve Türk İngiliz Sanayi ve Ticaret Odası´nın Avrupa – Türkiye İlişkilerinden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olan Akşahin¸ aynı zamanda Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu 3´ncü Başkanı ve İngiltere¸ Türkiye ve Türki Cumhuriyetler Sorumlusu. Aynı zamanda da Açık Gazete Danışma Kurulu üyesi…
 

1600480cookie-checkİNGİLTERE’DEN… Krizin asıl nedeni siyasilerdir

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.