İnsanı insan kılan

İnsanı insan kılan yapıp ettikleridir. Soyluluk dediğimiz şey çabalarımızın ürünü olan erdemlerimizdir. İyi eylemlerimizle yücelir kötü eylemlerimizle küçülürüz. Bizi erdeme ulaştıran yollar uzun ve engebeli yollardır. Erdemlilik savaşçı ahlakını gerektirir, savaşçı ahlakı da yürekliliği gerektirir. Erdeme oturduğumuz yerden ulaşamayız. Erdemli insan öncelikle kendini iyi tanıyan insandır, bu arada kendini eleştirmeyi bilen insandır. Bu da belli bir bilinç düzeyine ulaşmış olmayı zorunlu kılar. Erdemli yaşam yalansız dolansız yaşamdır: en küçük bir yalanın girdiği yerde erdem barınmaz. İnsanlar erdemli olmaktan çok erdemli görünmeye özen gösterirler. Erdem çoklarının gözünde süslü bir örtüdür, içinde ne olduğu bilinmeyen pırıltılı bir kaftandır. İnsanlar genellikle erdemlilik gösterisinde bulunurlar. Erdemlilik gösterisi erdemsizliğin göstergesidir.

Erdemsizliğin kaynağı kolay ve iyi yaşama arzusundadır. İnsanlar genelde zor olandan korkarlar ve her zorun yerine bir kolayı koymayı öngörürler. Bir zorla bir kolay aynı kapıya çıkıyorsa yani aynı sonucu verecekse ne diye durup dururken kolayı değil de zoru seçelim? Bilinçli insanlar kolayla zorun aynı şey olmadığını, bir zorun yerine bir kolayı koymanın olası olmadığını bilirler. Bilinç açısından yetersiz kişiler iyi seçilmiş ya da iyi düzenlenmiş kolay yolların da zor yollarla çıkılan yerlere bizi rahatça ulaştırabileceğini düşünürler. Bir şeyin gerçeğiyle sahtesi aynı işi görebildiğine göre insanın pahalı olan gerçek nesneyi değil de ucuz olan yapay nesneyi seçmesi gerekmez mi? Zor yolları akılsızlara bırakmanın ve kolay yolları seçmenin her bakımdan daha kazançlı ve daha sağlıklı olduğu düşünülebilir.

İnsanın doğa yasaları üzerine kurulmuş olan yasaları hiçbirimize bildiğimiz gibi davranma hakkı vermez. Bu gözle görülmeyen elle tutulmayan belirleyici güçler kendilerine uymak zorunda olduğumuzu bize alttan alta da olsa sezdirirler. Bu sezgiyi alabilmek için doğanın derinden gelen sesini dinleyecek gösterdiklerini görecek yetkinlikte olmak gerekir. Sağır kulaklar ve kör gözler bu işte yaya kalırlar. İnsan özgür olma yolunda kendini kurmuş ve geliştirmiş bir varlıktır. Özgürlüğün kaynağında erdemlilik, erdemliliğin kaynağında da bilgelik vardır. Bilgeliğin özü meraka dayanır. Merak bizi zor yollara yöneltir. Basit meraklar erdemlilerin konusu olamaz. Bilgiye yönelik merak bizi çileci yapar. Böyle bir merak insanın önce kendiyle sonra bütün bir dünyayla hesaplaşmasını zorunlu kılar. Erdemlinin yolu uzundur, işi son derece güçtür.

Pekiyi bu zor yolları seçmekte yararımız ne bizim? Soruna yarar açısından bakmak hiç bakmamakla birdir. Erdem yararı değil değeri gözetir. Yarar için çaba göstermek ne demektir? Yaşamsal gereksinimleri karşılamak adına öncelikle beslenmekte ve üremekte sınırlanmak demektir. Yararı öngören kişi beslenmenin ve üremenin az ötesine geçmek ister: bu noktada elde etme tutkusu kendini gösterecektir. Böylece insan yarardan giderek yararsıza ulaşır. Dört evimiz varsa beşinciyi kollarız, yirmi çift ayakkabıyla yetinmeyi düşünmeyiz ve yenilerini alabilmek için olanaklarımızı zorlarız, bir yazlık yetmeyince bir yazlık daha almak isteriz. Yönetilenler katından yönetenler katına çıkmak isteriz, başkan yardımcılığı az gelir, başkan olmak ya da hiç değilse eşbaşkan olmak isteriz. Bunları sağlamaya çalışırken başkalarının hakkını çiğnemek gibi bir yol tutabiliriz. Doğada tanık olduğumuz “yaşam için kavga” bu noktada kendi yaşamımızı ve başkalarının yaşamlarını zedelemek için kavga niteliği kazanır. Erdemin özünde azla yetinme vardır. Doğa bize neyi nasıl ve ne kadar elde etmemiz gerektiğini alttan alta sezdirir. Bu sezgiye ulaşabilmek için yeterli bilinç koşullarına ulaşmış olmak gerekir. Bu sezgiye ulaşamamışsak mutlu olmak adına kendi elimizle kendi mutsuzluğumuzu kazmakta sakınca görmeyiz.

İnsan doğanın güçsüz varlıklarından yalnızca biridir. Güçsüz olma duygusu insanı tedirgin eder. İnsanlar güçlü görünmek isterler. Amaç güçlü olmaktır, o olmayınca güçlü görünmek de iyidir. İnsan olma yolunda güç kazanamayanlar güç gösterisinde başı çekerler. Gerçek güç erdemin gücüdür. İnsanlar güçlü olmak adına erdemsizliği seçebilirler. Gerçek anlamda güçlü olamayan kişi erdemsizlikle elde ettiği bir takım güçleri kullanarak kendini güçlü göstermenin yollarını arar. İnsanın kendine yenilmesidir bu. Bilgeliğin tükendiği yerde insanın yıkımı başlar. Bilgelik insan bilgisini özümlemekle olasıdır. İnsan insanı bilirse insandır. Kendini bilen insan başkalarını ve başkalarını bilen insan kendini bilir. Erdemin parıldadığı yerde insan vardır

645730cookie-checkİnsanı insan kılan

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.