İntikam hırsı ve Bank Asya…

Son 12 yıldır ekonomide krizler yaşamadık.
Bankalar kapanmadı.
Enflasyon yüzde 30’ları bulmadı.
Gecelik faizler yüzde onlardan , yüzde bin beşyüzlere fırlamadı.
İMF’nın kapısına dayanmadık.
Hatta İMF’ye güya borç verir duruma geldik deniyor ama boşverin siz onu, hiç olmazsa bu Uluslararası tefeci-faizci kuruma muhtaç olmuyoruz.

Peki neler oldu ekonomik alanda?
Dünya Bankası’ndan davet ettiğimiz Kemal Derviş’in acı reçetesi olan ekonomik programı hayata geçirdik.
AKP hükümeti bu programı beğendi.
Üstüne bir şey eklemeden uygulamaya koydu.
Vergileri daha da yüksek tuttu.
Yüksek vergileri fazla hissetmedik.
Nedeni açıktı.
Öylesine acı reçeteler kullanmıştık ki, yeni ve yüksek vergilerin acısını duymadık bile.

Güya kişi başına düşen yıllık gelir 10 bin doları aştı.
Ama açlık sınırı altında yaşayanların sayısı da on kat arttı.
Bu parayı kim gördü, kimin cebine yılda on bin dolar giriyor belli değil.
Fakir fukaranın cebi delik, bu biliniyor.

AKP iktidarı son on yılda bir şey daha yaptı.
Bütçe disiplinine çok önem verdi.
Konsolide bütçenin delinmesine, dağılmasına göz yummadı.
İyi de etti.

Çok önemli olan alınan önlemler sayesinde, ülkeyi dipten sarsacak krizlere sürüklenmedik.

Ancak son iki yıldır görülenler hiç de iyi işaretler vermiyor.
Hele şu parelel yapı iddiaları ortaya saçıldıktan sonra işler istenilen doğrultuda pek gitmiyor.
Parelel yapı sayesinde palazlanan, bu güç sayesinde ve cemaatin omuzlarında yükselen AKP’nin, 2013 Aralık kabusuna gözlerini açması, 17-24 Aralık operasyonuna yakalanması herşeyi altüst etti.

Her alanda parelel “etki”, parelel “parmak” arayan hükümet, yargı-polis kesimini hallettikten sonra, Gülen’in
para kaynaklarını kurutmak için harekete geçmeyi de ihmal etmedi.

Bir zamanların yeşil sermayesine karşı girişilen operasyonlardan şikayetci olan muhafazakar iktidar AKP, bu kez kendi ayağına kurşun sıkmak zorunda kaldı.
Gülen Hareketi’nın en önemli kalesi olan Bank Asya’yı batırmak için düğmeye bastı.
Önce Başbakan iken sonra da Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra RTE’nin, Bank Asya’nın güç durumda bırakılması için açık açık halka çağrı yapmaktan kaçınmadığını da hatırlıyoruz.

Ve sonunda olan oldu Bank Asya, 80 şubesini diğer şubelerle birleştirmek suretiyle kapattı.
Çalışan personelinden bin 708 bankacı ile yollarını ayırmak zorunda kaldı.

Eğer biraz ekonomiden anlıyorsam, bu bankanın ileride çok güç durumda kalacağı ortaya çıkarsa ve eğer banka iflas ederse bilin ki bu tablo herkesi etkileyecek demektir.

Devlet bir şekilde batan bankanın getireceği ekonomik zararları telafi etmek zorunda kalacaktır.
Bu ise cebimizdeki paranın daha da azalacağı anlamına gelir.
Yani Erdoğan’ın Gülen Cemaatine karşı hıncı veya intkam hırsı bize olumsuz şekilde geri dönecektir.

2001 yılı sonrasında patlak veren ekonomik kriz kadar olmasa da, Bank Asya sorunu AKP’nin gidişinin ilk işaret fişeği de olabilir.
Bekleyecek ve göreceğiz.

1630080cookie-checkİntikam hırsı ve Bank Asya…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.