O otobüsleri gümrükte bekletmek vicdansızlıktır

Şu internetin müzevirliğinden ötürü, KKTC ile ilgili kötü bir şey yazmayayım diyorum ama bir yere kadar.

Elimizi nereye atsak sapı sapır dökülüyor.

Devlet iki ana sektörü olan ve kendini besleyen turizm ve eğitime sırt dönmüş durumda.

Kendi yağıyla kendini kavuran eğitim ve turizm sektörü, bir de devletin yarattığı sıkıntılarla uğraşıyor.

Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ) ücretsiz öğrenci taşımacılığı için ithal ettiği 13 adet okul otobüsü yaklaşık 6 aydır gümrükte çürümeye terk edilmiş durumda.

Sebep, ülkede tekel olan taşımacılık sektörünün muhalefeti.

Otobüslerin KAR-İŞ’in politikalarına takıldığı söyleniyor ancak sadece KAR-İŞ değil otobüslere tepki gösteren. Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası da geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, otobüslerin getirilmesine karşı olduğunu söylemiş. Şöyle demiş, esnaf ve zanaatkarları düşündüğü için (!) öğrencinin üç kuruşuna göz diken Oda: “Bu ülkedeki her kurum ve kişi için talepte bulunmanın pek çok haklı gerekçeleri olabilir. Ancak, bazı üniversiteler gibi ‘toplu taşımacılığın olmadığı’ gerekçesini ileri sürerek, yeni otobüsler için taşımacılık izni talebinde bulunması bizler açısından hiç de kabul edilebilir değildir. Gerçekler yanlış yapmak için değil, doğruyu yapmak için gereklidir. Üniversitelerin bir eğitim kurumu olarak bu anlayışla hareket edip, toplumsal kalkınmaya katkıda bulunmalarını beklemek kesinlikle hakkımızdır. Hükümetin bu konuyla ilgili şu ana kadarki kararlı tutumunu destekler, otobüs işletmecilerimizin haklı taleplerinin yanında durur, toplu taşımacılığa geçiş noktasında irade ortaya koymanın zamanının gelip geçtiğini vurgularız.”

Şimdi gelelim mevzuya; Halkın yüzde 70’inin memur olduğu bu garip ülkenin iki lokomotif sektöründen biri olan eğitim sektöründeki gelişmeye ve öğrenci sayısındaki artışa sevinenler, bu öğrencilerin neden KKTC’yi tercih ettiği üzerinde kafa yorma zahmetine katlanmadığı için ben açıklayacağım; KKTC üniversiteleri Türkiye’deki üniversitelerin üçte bir fiyatına. Zaten çocukların yarısından çoğu yüzde 50 burslu. Puanlar Türkiye’ye göre düşük olunca da, tercih yavruvatan oluyor. Dolayısıyla KKTC’ye gelen öğrencilerin çoğunluğu orta düzeyde ailelerin çocukları. Bu çocukları çekmek için de okullar birtakım avantajlar ortaya koymak zorunda, ki taşımacılık bunlardan biri. Okuldan merkeze saat başı koydukları servisle bu öğrencileri taşıyorlar. Zaten ülkede toplu taşımacılık yok. Okula bir kilometre uzaktan geçen toplu taşım aracı size acır da, okula kadar bırakırsa o minibüse yazılacak ceza 165 TL’den başlıyor. Şayet sınavınız varsa ya da derse yetişecekseniz, taksiyle gideceksiniz… Onun ücreti de merkezden en az 20 TL. Ev kiralarının ateş pahası, elektrik ve suyun servet değerinde olduğu, sebzenin meyvenin el yaktığı bir ülkede öğrencinin üç kuruşuna göz dikmek, ekonominin eklemlemeli olduğu fikrinden bihaber olmaktan ve cebine girmeyen paranın kendine faydası olmadığını düşünme aymazlığından başka bir şey değil.

Devletin bu konudaki gerekçesi komik. Kural varmış, okullarda, belli sayıda araca izin verilirmiş; İyi de senin izin verdiğin zamanki öğrenci sayısında mı bu okul? Öğrenci en az yüzde 30 artmış, devlet “sana bu kadar izin veririm” diyor! Öğrenciler artık mevcut araçlara sığmadığı için otobüsler itiş kakış. Son derece sağlıksız bir taşımacılık sürdürülüyor okullarda. Zira toplu taşımacılığı olmayan bir ülkede okulun, “ben servisi kaldırıyorum” deme lüksü yok.

Aynı refleks oteller için de geçerli. Otellerin, kendi müşterilerini havaalanından otele, otelden havaalanına transfer etmelerine çok kızıyor bu güruh. Kendileri yurtdışına gittiğinde tüm bu hizmetleri talep eden kişiler, iş kendi ülkelerine gelince kaplan kesiliyor. Ve kimse de çıkıp sormuyor, “bu oteller ve okullar bu işten para mı kazanıyor” diye.

KKTC’nin özel bir durumu, dışa bağımlı bir yapısı olduğu için, üniversiteler de, oteller de, rekabet koşulları içinde bir takım ekstra hizmetler sunmak zorunda.. Üretime dayalı bir ekonomisi olmayan KKTC’nin gözbebeği durumunda olan bu iki sektörün -bırakın zorlanmayı/daraltılmayı- genişletilip, önünün açılması, yani el üstünde tutulması gerekiyor. Bu iki sektör, gelişme ve iş bölümü temelinde ortak vizyonu olmayan kişilerin/derneklerin/oluşumların muhalefetine terk edilemeyecek kadar önemli. Bunun farkında olan ve öğrencileri yolunacak kazlar değil, ekonomiye can veren dinamikler olarak düşünen herkes “o otobüsleri gümrükte bekletmek vicdansızlıktır” diyor. Ki, siz hizmet için oradaysanız ve halkın tüm kesiminin hükümetiyseniz, bir gün servis saatinde otobüslerin yanına gidip, o otobüse bindiğinizde -şayet binebilirseniz- vicdansızlık sözünün bu sıkıntıya karşılık gelmediğini göreceksiniz.

Son söz hükümet edenlere; Günü kurtarmak ve vadeyi doldurmak için orada değilseniz, “Aman birileri kızmasın da, oyumuz azalmasın” kolaycılığından vazgeçip, devleti ileri taşıyacak adımlara destek vermeniz, sorunlara tek pencereden değil, bütüncül bakmanız gerekiyor. Tabi gerçekten bu devletin yaşamasını, ilerlemesini istiyorsanız…

1622080cookie-checkO otobüsleri gümrükte bekletmek vicdansızlıktır

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.