Çocukların korunması…

Kayseri’de geçen yıl işlenen çocuk cinayetleri ve ardından geçtiğimiz günlerde yakalanan katilin itirafları gazetelerde çarşaf çarşaf yer aldı.
Televizyonların nerde ise “sapıkların cinayet kılavuzu” tarifi yaptıkları haberleri ise günlerce sürdü.
Neden?
Bir adet fazla gazete satabilmek için.
Neden?
Bir fazla izleyiciyi ekrana çekebilmek için.
İşte bu “ucuz”luk, yazılısı ve görseliyle Türk medyasının hangi hallere düştüğünün kanıtı.

Neden bu hallere düştük?
Bakın ben sizleri 1973’li yıllara götüreyim.
Türkiye nüfusunun 50 milyonlara ulaşmak üzere olduğu, bazı gazetelerin bir milyon sattığı döneme.
Hürriyet, Günaydın ve daha sonra Tercüman’ın tenceresiz-tabaksız bir milyon tiraj yaptığı dönemlerde etik kurallar daha geçerliydi.
Hiç unutmam, Hürriyet’in Bölge Toplantılarından biri İstanbul Kalyon Oteli’inde yapılıyordu.
Büro şefleri ve Istanbul’un “Tanrı Katı”nda yer alan dev yönetim kadrosu, periyodik hale gelen bu toplantılara katılırdı.
Hürriyet’in Büro şefleri de aynı toplantıya davet edilirdi.
Bizler de toplantıdan önce iyi bir hazırlık yapar, görüşlerimizi ya rapor halinde sunar, ya da toplantıda birer konuşma yapardık.

Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni rahmetli Nezih Demirkent’in önerisi ile başlatılan bu toplantılarda özeleştiri ve hatalar dile getirilirdi.

O dönemde benim dikkatimi çeken bir tabloyu gündeme taşımak için hazırlık yapmıştım.

Üç büyük kentte, yani İstanbul, Ankara ve İstanbul’da üst tabaka bayanlar, yani elit kesimi teşkil eden zengin aile kocalarının eşleri gün geçmez ki gazetelerin birinci sayfalarından eksik olsunlar.

“Filan derneğin yardımsever kadınlar bugün fakir ve kimsesiz çocukları giydirdiler”
“Falan derneğin üyesi bayanlar dün sokak çocuklarına akşam yemeği verdiler”
“Çocuk Esirgeme Kurumu yurdunu ziyaret eden filan derneğin kadın yöneticileri, çocuklara oyuncak vererek onları sevindirdiler.”

Bu tür haberleri dile getirdikten sonra şunları söylemiştim o toplantıda:
“Bu tür haberler belki iyi niyetle yardım duygusunu güçlendirebilir. Ama madalyonun arka yüzünü göremediğimiz için sadece zengin hanımların kürkleriyle çekilmiş fotoğraflarını yayınlamakla, onların topluma vermek istedikleri yanlış mesajlara alet olmakla kalmıyor, yarının büyüklerini teşhir edip, onlara karşı etik dışı davranıyoruz. Bu çocuklar yarın belki ülkenin çok önemli yerlerinde görev ve sorumluluk alacaklar. Onların bugünkü durumları kendi suçları değil. Kadınlarımız fakir-fukara çocukları üzerinden şov yapacaklarına, bu işleri teşhit etmeden yapsalar daha. Onlar bundan vazgeçmeyeceklerine göre, gazete olarak biz bu tür haberlere yer vermezsen en azından basın etiğine uymak dışında, çocukların da ileride utanmak zorunda kalmalarını da önlemiş oluruz.”

İşte bu görüşlerin tartışılmasından sonra Hürriyet’te bir süre sonra bu tür haberler tamamen yayından kaldırıldı.
Hürriyet’i gazete yapan buydu.
Bir milyon satmak bu demekti.
Şimdi 8O milyonluk ülkede 35o bin satmak marifet değil.
Hürriyet’in zaten 70 yılda geldiği nokta belli. Bu 350 bin kişinin zaten 300 bini kemikleşmiş okuyucu.
Kimse Hürriyet yöneticileri çok başarılı demesin.
Yunanistan’daki trajla, Hürriyet’in satış rakamlarını mukayese eden eski Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök “Biz çok başarıyız” dediği geçen yıl, bahse konu olan komşumuzun nüfusu bizden dört kat gerideydi
Hey gidi günler hey.
Hey gidi geçmişi unutanlar hey.

1627910cookie-checkÇocukların korunması…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.