Çok öldüren kazanır…

Demek ki geri kalan ne kadar öldürücü  hatta kitle imha edici silah, bomba, vs. varsa, onların kullanılmaları insani… Hatta, nükleer silahlar da yasaklanmadığına göre demek ki onlar da insani sayılıyor… Amerika’nın İran’daki nükleer silahları vuracak olması da insancıl !


Yani egemenlerin insani gereçler kullanarak insanlara ölüm saçabilmeleri resmen serbest… Çünkü insanca öldürüyorlar… Öldürmenin insancıl olanı böylece teyid edilmiş oldu… Savunma Bakanı Des Browne’ın bugün Avam Kamara’sında müjde verir edasıyla açıkladığı bu salkım yasaklama kararı bir lütüf sanki… Yani “ sizi öldüreceğiz ama, salkım, saçak değil de, normal bombalarla insanca falan yapacağız bu işi “ demek oluyor bu herhalde…


Yine de, 46 ülkenin imza attığı bu konuyla ilgili konferansa bile katılmayan İsrail ve ABD gibi dünyadan alacaklı ülkelerin yaptıklarından daha medeni bu karar bu… İşe bakın, öldürme şeklinden medeniyet kavramı türetilebiliyor… Daha masum öldürme biçimleri aklanabiliyor…


İçinde 700 e yakın küçük bombalar olan, atıldığında geniş bir alanda yüksek tahrip gücü ve kitlesel imha yaratan salkım bombasının yasaklanma sebebi, patlamayan salkım tanelerinin belki de savaş bittikten yıllar sonra patlayarak masum sivilleri barış ortamında öldürebilme ihtimali… Sanki başka silahlar kullanılarak masum siviller öldürülmüyor bugünün haksız savaşlarında…


Demek ki, rastgele atılan füzeler, bombalar, havada ıslık çalarken, düşmeden önce masum olan siviller ile masum olmayan sivilleri ayırdedebiliyorlar zahir… Ve adam sarrafı gibi akıllı olan bomba, gidip masum olmayanları buluyor demek ki… Herhalde yüz ifadelerinden anlıyor… Ölüm teknolojisine bakın… Ne kadar gelişti günümüz savaş oyunları sayesinde… Hedefi vurup gereken katliamı yaptıktan sonra, patlamayan salkım tanelerinin kendi kendisini yok ederek siviller için sonradan tehlike arzetmeyen esas akıllı olanlarının kullanımları serbest… Bir geri zekalının, geri zekalı silahlar kullanarak katliam yapması da serbest… Ulusal hukuka da uygun…


Sadist bir bilgisayar oyununa dönüşen mevcut savaşlar ve ellerinde joystickleri ile dünyanın hangi coğrafyasını hangi silahla kana bulayacağına karar veren, ama bundan önce o bölgede kendisini haklı çıkaracak olan sebepleri yaratan liderleri, tarih acaba Atilla gibi mi, Anibal gibi mi, Cengiz Kaan gibi mi yoksa Hitler gibi mi anacak? Dördünün de ortak yanı saldıran tarafın lideri olmaları… Ama içlerinden Anibal’inki sanırım en asil olan savaşma sebebi… O hücum savunma yapmış çünkü…


Bakınız savaşlar da asil olanlar ve avam olanlar olarak ayrılabiliyor… Ama Bush’un savaşı kadar pespayesini yaşamamıştır dünya tarihi… Sözde kitlesel imha silahlarını yok etme bahanesiyle Irak’a girip, bulamadığı müddetçe kitlesel imha yapan başka Bush yoktur herhalde… 100 yıl savaşları bile bu kadar zeminsiz, kaypak , mesnetsiz ve adaletsiz olmamıştır…


Savaşın bile bir ahlakı, asaleti ve raconu vardır aslında… Türk-Yunan savaşında bile, yaralanıp acıdan kıvranan Yunan askerini, cephesinden fırlayıp, Yunan cephesine kadar kucağında taşıyan Türk askerinin açık hedef olduğu halde kendi cephesine dönebilmesi gibidir bu karşılıklı asalet… Anzaklarla Türklerin Çanakkale cephelerinde savaş teneffüsleri sırasında birbirlerine çikolata, sigara atmaları gibidir… Nerde eski şuurlu savaşlar !
Zamanımızda da salkım salkım kalleşlik ikram ediliyor karşı cephelerde savaşanların sonraki nesil çocuklarına… Silahın kalleşi diye bir kavram yoktur, daha az öldürücü olanı daha adildir diye bir ayrım yapılamaz… Bütün silahlar kalleştir, adaletsizdir… Silah da, savaş da zaten insanlık utancıdır… Ama böyle sonradan da vurmaya devam edebilecek bir silahın kullanılmaması için imza atmayan vahşilerin geleceğe bakış açılarını kavramak lazım…


Köroğlu’nun “ tüfek icad oldu mertlik bozuldu “ demesinden beri silah kuşananındır… Bütün gelmiş geçmiş savaşlarda, daha çok öldürenin savaşı kazanması mertlik olabilir mi?


Ben en çok,  son savaşlarda bu kadar ucuzlatılan riyakarlık, ahlaksızlık, haksızlık rüzgarlarının, Dünya’nın en ücra dokularına, en kılcal damarlarına bile farklı kılıklarda kangren gibi yayılmasına ve bu “ global ahlak çöküntüsü “ sendromunun oluşturduğu ahlaki, vicdani ve insani erozyonlara takıyorum kafayı…


Ve bunun salkım bombası gibi geleceği  de tehdit eden zincirleme yansımalarına..

698380cookie-checkÇok öldüren kazanır…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.