Ölümcül su bilmecesi!

Antalya’da yaklaşık 2.6 milyon insanın sağlığını yakından ilgilendiren içme suyu projesinde ASAT ve DSİ’den iki farklı açıklama. ASAT: ‘DSİ projeyi sonlandırdı.’ DSİ: ‘İnşaatımız devam ediyor.’

Antalya’nın içme suyunun karşılanması amacıyla balık ölümleriyle gündeme gelen Karacaören Baraj gölünden su getirilmesiyle ilgili sorumlu iki kurumdan iki ayrı açıklama geldi. Karacaören’in suyunun bırakın içme suyu olarak kullanılmasını, tarımda bile kullanılmasının sakıncalı olduğunu söyleyen Yard. Doç. Dr. Erol Kesici’nin açıklamalarına yer verdiğimiz haberimizin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi yetkinin DSİ’de olduğunu belirterek, “işin yüklenicisi ile DSİ sözleşmesini sonlandırmıştır” açıklamasında bulundu. DSİ 13. Bölge Müdürü Hayrullah coşkun ise projeyle ilgili çalışmaların devam ettiğini belirterek, “DSİ, pis su içirmez. Burada çelik boru inşaatımız devam ediyor. Bizim bu inşaat devam ederken, Isparta’da belediyeler, dericilerinden tutun da atık su atan yerlerin hepsinin belli bir çizgiye gelmesini sağlayacak” dedi.
 
Antalya’nın içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla Karacaören Baraj gölünden su getirmeyi amaçlayan projeyle ilgili haberimizin ardından ilgili iki kurumdan iki farklı açıklama geldi. Arıtma tesisleriyle birlikte yaklaşık 300 milyon liraya mal olacağı belirtilen projeye en başından beri karşı çıkan bilim insanları, kimyasal atıklar ve balık çiftliklerinin neden olduğu kirlilik yüzünden adeta ölüm suyuna dönüşen Karacaören’in sularının tarımda bile kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunmuştu. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Yard. Doç. Dr. Erol Kesici, yıllardır kirlilik kaynaklı balık ölümleriyle gündeme gelen Karacaören Barajının Antalya için içme suyu olarak kullanılmasının büyük bir hata olduğuna dikkat çekerek, “Bırakın içme suyunu, tarımda bile kullanılmamalı” ifadelerini kullanmıştı. 
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NDEN KARACAÖREN AÇIKLAMASI
Konuyla ilgili haberimizin ardından bir açıklama yapan Antalya Büyükşehir Belediyesi, Karacaören’den su temini projesinden sorumlu olan DSİ’nin yüklenici firma ile sözleşmeyi sonlandırdığını açıkladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ASAT Genel Müdürlüğü tarafından yapılan konuyla ilgili açıklama şöyle:“Menderes Türel’in 2004-2009 yılları arası Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Antalya Manavgat Çayı Su Temini Projesi için 14.09.2007 tarihinde ASAT Genel Müdürlüğümüz ve DSİ Genel Müdürlüğü arasında bir protokol yapılmış ve Manavgat su temin projesi devralınarak, Oymapınar’dan su temin tesislerinin hayata geçirilmesi projeleri başlatılmıştır. 2009 yılında göreve gelen Sayın Mustafa Akaydın bu projeye işlerlik kazandırmamıştır. Protokol ile devir alınan tesisler DSİ’ye geri devredilmiştir.
‘DSİ İŞİN YÜKLENİCİSİ İLE SÖZLEŞMEYŞİ SONLANDIRDI’
Karacaören 2 Barajından İçme Suyu Temini Projesi Sayın Mustafa Akaydın döneminde gündeme gelmiş ve DSİ ile ASAT Genel Müdürlüğü arasında 25.12.2009 tarihinde protokol yapılmıştır. Bu protokol ile Karacaören 2 Barajından içme suyu temin işi ile ilgili DSİ yetkilendirilmiştir. Karacaören Projesi bu protokol ile DSİ 13. Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olup, plan, proje ve imalat aşamalarında kurumumuzun herhangi bir dahli bulunmamaktadır. Bu suyun içme ve kullanma suyu olarak temini ve iletilmesine ilişkin tüm çalışmalar DSİ tarafından gerçekleştirilmekte olup; işin yüklenicisi ile DSİ sözleşmesini sonlandırmıştır.
‘OYMAPINAR PROJESİNDE SON AŞAMAYA GELİNDİ’
15.10.2014 tarihinde DSİ Genel Müdürlüğü ile ASAT Genel Müdürlüğümüz arasında yeniden yapılan protokol neticesinde Manavgat içme suyu temin ve arıtma tesisleri devir alınmıştır. Ayrıca Oymapınar Barajından 13,5 m³/sn debi ile su temini hakkımız bulunmaktadır. Bu kapsamda proje çalışmalarında son aşamaya gelinmiş olup projelerin bitirilmesine takiben inşaat faaliyetlerine başlanacaktır. Kurumumuz kentimizin temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir kaynaklardan içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla çalışmalarına hızla devam etmektedir.”
DSİ BÖLGE MÜDÜRÜ COŞKUN: ‘ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR’
ASAT’ın “DSİ yüklenici firma ile sözleşmeyi sonlandırdı” açıklamasının ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi ilgililerine DSİ’nin ilgili sözleşmeyi hangi tarihte iptal ettiğini sorduk. Ancak bu konuda bir yanıt verilmezken, kısa süre sonra DSİ 13. Bölge Müdürü Hayrullah Coşkun’un yaptığı açıklama Karacaören projesinin iptal edilmediğini, aksine çalışmaların sürdüğünü ortaya koydu.
‘ÇELİK BORUDA 13 KİLOMETRELİK KISMI DÖŞEDİK’
Karacaören suyunun sağlıksız olduğu yönündeki haberimizin ardından Antalya Hürses Gazetesi’ne bir demeç veren DSİ Bölge Müdürü Hayrullah Coşkun, “DSİ, pis su içirmez” görüşünü savunarak, 43 kilometreye yakın mesafeden çelik borularla 8 bin 52 metreküp su taşınacağını belirttiği açıklamasında şunları dile getirdi: “Burada çelik boru inşaatımız devam ediyor. Çelik boruda 13 kilometrelik kısmı döşedik. ‘Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’ diye bir müdürlüğümüz var. Özellikle Antalya içme suyu için Isparta Havzasındaki koruma tedbirleri ve alınacak önlemlerle ilgili bir eylem planı hazırladı. Bu planı Bakanımız ya onayladı ya da onaylayacak. Bizim bu inşaat devam ederken, Isparta’da belediyeler, dericilerinden tutun da atık su atan yerlerin hepsinin belli bir çizgiye gelmesini sağlayacak. ASAT şu anda yeraltı kuyuları ile mevcut içme suyu ihtiyacını karşılıyor. Bizim olmazsa olmazımız illaki bir yüzey suyu alternatifi bulmamız lazım. Antalya’da oluşacak nüfus ve ona yeterli olacak çözümler olmalı.”
 
İKİ FARKLI AÇIKLAMA AKILLARI KARIŞTIRDI
Karacaören suyu konusunda iki ilgili kurumdan gelen çelişkili açıklamalar akılları karıştırdı. Isparta’daki deri organize sanayisi ve mermer fabrikalarından taşınan atıkların yanı sıra baraj gölü havzasındaki çok sayıdaki mermer ocağı da Antalyalıların içme suyu kaynağını kirletiyor. Tarımsal üretimde kullanılan gübre, pestisit ve herbisitler de Karacaören suyuna taşınıyor.
ESKİ TOPRAK-SU UZMANI AKINCI: ‘KANALİZASYONLAR KİRLETİYOR’
Karacaören Baraj gölünden Antalya’ya içme suyu sağlanmasının yanlış olduğunu savunan uzmanlardan biri de eski bir Toprak-Su çalışanı, olan Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Akıncı. Bölgede uzun yıllar çalışmalar yapan bir teknik uzman olan Akıncı’nın konuyla ilgili görüşleri şöyle: “Karacaören barajının havzası aynı zamanda Eğirdir gölünün de havzasıdır. Bu havzada başta Isparta olmak üzere birçok il, ilçe ve köy bulunmaktadır. Bu da buralarda yerleşim, sanayi tesisleri, tarım ve tarımdaki sulama, gübreleme ve ilaçlama ve diğer birçok nedene bağlı olarak bu suda kirlenme ve su kalitesinin düşmesi anlamına gelecektir. Eğirdir gölü havzasının nispeten sorunlarının az olması nedeniyle Eğirdir gölü suyunun büyük ölçüde kaliteli olmasına rağmen gölden sonra aksu çayına karışan başta Isparta çayı olmak üzere çok sayıda yan dere, kanalizasyon atıkları ve yerleşim yerlerinin yüzey akışları Karacaören barajına akan suyu yüzlerce kat kirletmektedir.
 
‘OYMAPINAR’DA KİRLENME YOK DENECEK KADAR AZ’
Buradaki havza Eğirdir gölü havzasıyla birlikte 5446 km2 yani Türkiye’nin toplam yüzölçümünün 142 de biri gibi devasa bir alandır. Bu alanda yoğun tarım yapılan çok büyük ovalar, sanayi tesisleri, çevreyi kirleten yoğun trafiğin yaşandığı yollar mevcut olan havza yönüyle kontrolü oldukça zor olan bir alandır. Ayrıca kent merkezleri ve köy nüfuslarıyla ve yerleşimlerin sürekli artacağı gerçeğiyle buradaki çevre kirliliği sorununun ilerleyen yıllarda daha da artacağı açık bir gerçektir. Sonuçta bütün bu etkenler içme suyu kalitesi yönünden olumsuz faktörlerdir. Oysa Oymapınar barajı havzasında ise büyük yerleşim yerleri yoktur buradaki çok az sayıdaki köyleri yok sayarsak kirlenme yok denecek kadar azdır.
 
‘KARACAÖREN’İN MALİYETİ 20 KAT FAZLA’
Her iki barajda da doğrudan içilecek su elde edilemez sonuçta her ikisinden de alınacak su arıtılarak kullanılacaktır. Ancak burada insan sağlığı yönünden en önemli bir faktör olan su kalitesi yönüyle düşünürsek su kalitesi Oymapınar barajında çok daha iyidir, arıtma maliyeti de Karacaören’e göre çok daha düşük olup sonuçta içme suyu kalitesinin de ötesinde doğal kaynak suyu kalitesinde bir su elde edilecektir. Tüm bu maliyetleri alt alta yazıp topladığımızda Karacören hattı seçildiğinde Oymapınar hattı maliyetinin belki on katı belki yirmi katı bir maliyetin ortaya çıkacağı görülecektir. Karacaören havzasında kısıtlanan Tarımın, hayvancılığın, sanayinin, ulaşımın eksilen değerleri de bu maliyete eklenmelidir.”

 
2132940cookie-checkÖlümcül su bilmecesi!
Önceki haberBelki kimseler bilmek de istemedi
Sonraki haberBir daha böyle Göreme’yebilirsiniz!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.