Ormanlar ‘Yolgeçen hanı’na dönecek!

Türkiye yaz rehaveti ve referandum tartışmalarıyla boğuşurken AKP hükümetinin sessiz sedasız ve tartışmasız çıkardığı yasalardan biri 13 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. “Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” başlığını taşıyan 6001 sayılı yasa, benzeri görülmemiş biçimde yağmaya açılan Türkiye ormanları ve meralarını adeta yol geçen hanına çevirecek!
Bu iddiaların sahibi olan Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunlarını Araştırma Derneği’nden Doç. Dr. Yücel Çağlar, Yasanın aynı zamanda 6831 Sayılı Orman Kanunu’nda yaşamsal önemde değişiklikler yaptığını da dile getiriyor. yasayla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Çağlar, Siyasal iktidarın bu türden düzenlemeleri bundan sonra da yapacağını belirterek kalan kamusal varlıkların da ‘kamusal’ olmaktan çıkarılması için her türlü yola başvurulacağının altını çiziyor.
İşte Yücel Çağlar’ın yaz uykusundaki Türkiye’nin uykusunu kaçıracak değerlendirmesi…
Kamusal varlıkları ve özellikle de “devlet ormanı” sayılan alanları amaç dışı amaçlarla kullanmak ve kullandırmak, bu amaçla her türlü yanıltmaca ve aldatmacadan yararlanmak, anayasaya ve yasalara karşı hileli yollara başvurmak siyasal iktidarın vazgeçemediği bir yöntem oldu. Öyle ki siyasal iktidar, yasa çıkarmanın, yürürlükteki yasaları değiştirmenin, deyiş yerindeyse “korsanlığını” yapma “ustası” (!) olup çıktı. 13 Temmuz 2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun siyasal iktidarın “ustalığının” en son örneklerinden birisi. Yasa, “devlet ormanı” sayılan alanları ve meraları, deyiş yerindeyse “yol geçen hanına” çevirirken, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nda yaşamsal önemde değişiklikler yapıyor.
Bir Karayolları Genel Müdürlüğü eksikti…
Bugüne değin “devlet ormanı” sayılan alanlarda turizm, madencilik, özel üniversite, yenilenebilir enerji kaynakları vb yatırımcılar, belediyeler, spor kulüpler deyiş yerindeyse “cirit atıyordu”; bu amaçla her biri bir öncekini aratan onlarca hukuksal düzenleme yapıldı yapılıyor. AKP bu türden düzenlemelere hiçbir dönemde görülmeyecek boyutlar kazandırdı kazandırıyor. Neredeyse yalnızca Karayolları Genel Müdürlüğü (KYGM) kalmıştı bu düzenlemelerden payını almayan. Şimdi o da anımsandı ve yeniden düzenlenen kuruluş yasasıyla bu kuruluşa da “devlet ormanı” sayılan alanlarda sözcüğün tam anlamıyla “ağalık” yapabilme olanağı sağlandı. Üstelik yalnızca “orman” sayılan alanlarda değil; milli parklarda, “durumu ve sınıfına bakılmaksızın” tüm meralarda ve kamuya ait öteki alanlarda da yol yatırımlarına dilediği gibi karar verebilecek “ağa” artık KYGM olabilecek. 6001 sayılı yasanın 28. maddesinin 2. bendine göre;
“Karayolu güzergâh planları uyarınca, Devlet ormanları ile milli parklar kapsamındaki alanlarda, durumu ve sınıfına bakılmaksızın 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamındaki alanlarda, Hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde, 3213 sayılı Kanun kapsamındaki yapı ve inşaat ham maddelerinin üretimine yönelik olarak gerekli olan sahalarda, karayolu sınır çizgisi içinde kalan ve karayolunun yapım, bakım ve onarım işlemleri için gerekli olan alanlar ile ham madde üretim izin alanları ve tesis alanları için ilgili mevzuatına göre alınması gereken izin ve işlemler Genel Müdürlüğün müracaatından itibaren, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından altmış gün içinde sonuçlandırılır.”
Madde, “devlet ormanı” sayılan alanların yanı sıra milli park ve mera olarak ayrılmış alanlarda yapılacak yol yatırımları için hiçbir sınırlama ve koşul getirmiyor: Yasaya göre bu alanların her yerinde hem her türlü yol hem de bu alanların “hammadde” üretimi yapılabilecek
Siyasal iktidar yine “sağ gösterip sola vuruyor”…
Siyasal iktidar yasa çıkarır ve/veya yürürlükteki yasalarda değişiklik yaparken sıkça başvurduğu yollardan birisi de, bilindiği gibi, yapmak istediği düzenlemeye bu düzenleme ile hiçbir ilgisi olmayan bir yasa tasarısında yer vermektir. Böylece, asıl yapmak istediği düzenlemeyi de kolaylıkla gözlerden kaçırabilmektedir. Bu kez de aynı yola başvurmuş; 6001 sayılı yasayla 6831 sayılı Orman Kanunu’nda önemli değişiklikler yapmıştır: 6001 sayılı yasayla Orman Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle;
“devlet ormanı” sayılan yerlerde verilecek izinler ile ilgili 17. madde değiştirmiş,
Ek 9. Madde’ye yeni bir fıkra eklemiş,
5 bentten oluşan yeni bir “Ek Madde 11”i getirmiş ve Yasaya bir de
“Geçici Madde 8” getirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemelerle;
“devlet ormanı” sayılan alanlarda verilebilecek hem izinler kolaylaştırılmış hem de kapsamı genişletilmiş,
kimi izinler bedelsizleştirilmiş,
izin verilen tesislerin tamamının veya bir bölümünün kiralanmasının veya özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devredilmesinin, yap-işlet-devret modeli ile yaptırılmasına izin verilen yerlerin üçüncü kişiye devri olanaklı kılınmış,
8/11/2003 tarihinden önce verilen turizm ve diğer izinlerin kesin izin haklarının devam etmesi sağlanmış,
izinli saha içinde kalmak koşuluyla mevcut tesislerde tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliğine izin verilmiş,
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından verilen tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliği izinleri dâhil olmak üzere daha önce turizm amaçlı tesisler için verilen izinler ile diğer izinlerin Orman Kanunu’nun 115. maddesine göre irtifak hakkına dönüştürülmesine olanaklı kılınmıştır.

***

“SONUÇ”…
Siyasal iktidar bu türden düzenlemeleri bundan sonra da yapacak; kalan kamusal varlıkları da “kamusal” olmaktan çıkarmak için her türlü yola başvuracaktır. Öyle anlaşılıyor ki, “orman popülizmi” sürdürüldükçe de “devlet ormanı” sayılan alanlar her zaman kamusallıktan kolaylıkla çıkarılabilecek ulusal varlıkların başında gelecektir. Çünkü Türkiye’deki kapitalizminin her zamankinden çok daha geniş ve bir o denli de kolay yeni sermaye birikimi alanlarına gereksinmesi var. Siyasal iktidar da bu gereksinmenin karşılanması için elinden geleni yapıyor. Doğrusu, bunca çevre/doğa/orman korumacısı varken bunda da pek “başarılı” oluyor. Görünüşe bakılırsa giderek yaygınlaşan “orman popülizmi” sürdükçe “başarılı” olmaya da devam edebilecek. Etsin mi?
Yücel Çağlar- Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi; İletişim: [email protected]

1196040cookie-checkOrmanlar ‘Yolgeçen hanı’na dönecek!
Önceki haberEşinin Türk olması, tartışma konusu oldu
Sonraki haberChavez’den ABD’ye ‘petrol’ şantajı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.