Ortadoğu çorbasında

Atladı mı yoksa itildi mi, bu uzun zaman konuşulacak, ancak kesin olan bundan böyle Türkiye’nin Ortadoğu çorbasında yüzmekte olduğu.

İsrail ve Filistin sorunu da böylecene günlük politikamıza girmiş oldu. Bunun uzun vadede olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum.

Türkiye açısından bu değişimin ne getirip ne götüreceği yoğun bir şekilde tartışılıyor. Bunun yanı sıra İHH nedir, ne değildir, Erdoğan-Davutoğlu ekibi bu olayı dış politika eksenini kaydırmak için fırsat mı bildiler türünden tartışmalar ve karşılıklı suçlamalar hala köşe yazılarından düşmedi. Söylemek gerekirse, benim olayın kendisiyle ilgili değerlendirmem Gazze’ye yardım konvoyu ile başlayan sürecin İsrail’ karşı kurulmuş kurnazca bir tuzak olduğudur. İsrail’e de ip sarkıtılarak bu tuzağın içine düşürüldü.

Tuzağın kimler tarafından kurulduğu, ne kadarının önceden planlanarak ne kadarının irticalen gerçekleştiği eminim pek çok kitaba konu olacaktır, ama gelişen konjonktürde sadece bir detaydır.

Buna karşılık konvoyun sonuçları önemli. Filistin sorunu, buna Filistin halkının trajedisi de diyebiliriz, özellikle Türkiye faktörü sayesinde bir kez daha uluslararası kamuoyunda ön plana taşınmış oldu. Bu yanıyla olumlu buluyorum. Kısa hatta uzun dönemde Filistin sorununa bir çözüm bulunabileceği gibi bir beklentim olduğundan değil. Filistin sorunun çözümsüz olduğunu zaten bu alanda çalışmış olan herkes teslim etmiyor mu?

Neden çözümsüz? İsrail’in, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın bazı bölgelerinde Filistinlilere teklif etmiş olduğu, İsrail’in sıkı denetimi altında birkaç küçük Bantustan perspektifi, Filistinlilerin ulusal kurtuluş ve bağımsızlık taleplerini terk etmelerini istemekten başka bir şey değildir. Hiçbir Filistinli buna razı olamaz. Bu nedenle, niteliği ne olursa olsun, Filistin sorununun çözümsüzlüğünün temel nedeni Hamas değildir.

Evet, Hamas aşırı dinci, cihat yanlısı ve Yahudi düşmanlığının da ötesinde ırkçı bir örgüt. Kuruluş bildirgeleri bunu açıkça ortaya koyuyor, Gazze’deki pratikleri de kuruluş ilkelerine sadık olduklarını gösteriyor. Ancak, örneğin, siyasi yelpazenin diğer ucunda yer alan, Bağımsız Ulusal İnisyatif (Al Mubadara) milletvekili laik, sol eğilimli ve iki-devletli çözüm yanlısı olan Mustafa Barghouti de İsrail’in dayattığı çözümü Apartheid olarak görmektedir.

Adil ve yasal bir çözüm için İsrail’in 1967 sınırlarına geri çekilmesi, topraklarını, mal ve mülklerini bırakarak Gazze ya da Batı Şeria’ya göç etmek zorunda bırakılan insanların geri dönüşünü sağlaması ya da tazmin etmesi ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim merkezlerini terk etmesi gerekiyor. Bunlar Birleşmiş Milletlerin kararlarında olduğu gibi birçok Filistinli ve İsrailli aydın girişimlerinde de çözüm için önerilen adımlar.

Ancak gelişmeler aksi yönde. Mavi Marmara gemisine katıldığı için sol eğilimli Balad Parti milletvekili Hanen Zuabı’nin dokunulmazlığının kaldırılması ve devlete ihanet ile suçlanması, yakından tanıdığımız politikaları çağrıştırmaktan öte, İsrail’deki İsrail vatandaşı Filistinlilerle de bir kopma noktasına gelindiğinin bir işareti.

Filistin sorunu İsrail’in yarattığı ve dolayısıyla İsrail’in çözmesi gerektiği bir sorundur.

Ne var ki bugün gelinen aşamada İsrail’in Filistin kampında muhatabı kalmadığı görülüyor.

Bazı silah uzmanların raporlarına göre ise Ortadoğu ülkeleri hızla silahlanıyor. Batı iki Dünya Savaşı yaşadı barışını yapıncaya kadar. Ortadoğu 1948’den beri savaşıyor, savaşan taraflar değişiyor olsa da. Görünürde barış da yok çözüm de. İsrail ve Filistin içerisindeki güçler ve güç dengeleri bu sorunu çözmeye yönelik adımların atılması için yetersiz.

Ortadoğu savaşlarının gelecekte önlenebilmesi için uluslararası kamuoyunun seferber olması gerekiyor. Türkiye’nin siyasi iradesini Filistin’den yana koyması bu konuda önemli bir faktör oldu. Tel-Aviv’de konvoya yapılan saldırıyı protesto yürüyüşüne katılan on bin insan da aynı uluslararası tepkinin bir parçası. Bu tepkiler, itibarı uluslararası arenada dibe vuran İsrail için küçümsenmeyecek birer uyarı niteliğinde.

İHH’nın ya da Erdoğan-Davutoğlu ekibinin kendi hesaplarından ve yöntemlerinden bağımsız olarak, bu eylemde ölen insanlar hayatlarını boşuna vermediler diye düşünüyorum.

1081260cookie-checkOrtadoğu çorbasında

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.