Pozantı’da üç deli!

Toroslar’ın sarp geçitlerinde, Çakıt Çayı’nın kıyısında kurulan Pozantı, Adana’nın ‘çatısı’ sayılabilecek ilçelerinden biri. Türkiye’nin en önemli su havzalarından biri olan bölgenin kalbindeki Pozantı, sahip olduğu değerlerinin önemini kavrayarak yavaş yavaş kabuğunu kırmaya hazırlanıyor. Binlerce yıldır İç Anadolu’yu Çukurova’ya bağlayan tarihi geçidin üzerinde kurulan Pozantı’nın en dikkat çekici yanı vahşi doğası ve benzersiz dağları. Şekerpınar kaynağı başta olmak üzere zengin su kaynaklarının kalbinde kurulan ilçenin yöneticileri hep ‘gelip geçerken’ anılmaktan rahatsızlar. Bu amaçla Pozantı’nın gelip geçilen değil, kalınıp yaşanan ve farkedilen bir merkez haline getirmek için canla başla çalışıyorlar.

‘SUYUN GÖZÜ’ POZANTI

22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle ‘suyun gözü’ olan Pozantı’da düzenlenen etkinliğin konuşmacılarından biri olarak gittiğim bölgenin gerçekten de ‘kalıp yaşanmadan’ anlaşılmayacağını test etme fırsatı buldum. Pozantı bir çok karşıtlığın iç içe olduğu bir Anadolu kenti. İnsanı da doğası gibi cömert. İlçenin içinden geçen otoban kenti ‘transit’ geçilen bir yerleşim haline getirmiş. Geçmişte Gülek Boğazı’nı geçip Anadolu’nun içlerine doğru yol alanların mutlaka uğrayıp yorgunluk attığı bir mola yeri olan ilçe, otoban açılınca bu özelliğini giderek yitirmeye başlamış. Osmanlı döneminde inşa edilen İstanbul-Bağdat-Hicaz demiryolu da Torosların vahşi manzarası eşliğinde Pozantı’dan geçiyor. Geçmişi 1500’lü yıllara tarihlenen tarihi Akköprü ile Hicaz demiryolu ve bugünün otoyol ve otobanı yan yana aynı boğazdan ilçe sınırlarına ulaşıyor. Ancak buraya gelenlerin hemen hepsi Çakıt Çayı üzerindeki Akköprü’yü ziyaret edip tarihe dokunmadan yapamıyor.

SUYUN KAYNAĞINDA ‘SU GÜNÜ’ ETKİNLİĞİ

Pozantı ve çevresinde yaşanması gereken çok ayrıntı var kuşkusuz ancak bizim Pozantı’da olma nedenimizin insana umut veren öyküsünü anlatmadan geçmek olmaz. Her gün olumsuzlulkarla boğuşan ülkemizde güzel şeyler de oluyor dedirten öykü geçtiğimiz yıl Adana’da düzenlenen Dünya Su Günü etkinliğinde başlıyor…
Pozantı’nın doğası gibi canlı bir ruha sahip belediye başkanı var. Uzun yıllar yönetici olarak kamuda çalışan Mustafa Çay, doğup büyüdüğü Pozantı’ya bir şeyler yapabilmek için üç yıl önce siyasete girmiş ve belediye başkanı seçilmiş. Seçilir seçilmez de bir çok ilke imza atmış. Geçtiğimiz yıl Adana’da düzenlenen Dünya Su Günü etkinliği’ne davet edilen başkan Çay, burada suyun önemini keşfedince, “suyun asıl kaynağı Pozantı. Bu etkinliği seneye Pozantı’da yapacağım” diye düşünüyor ve bu düşüncesini de herkese açıklıyor…

ÖĞRENCİ, ÖĞRETMEN VE BAŞKAN EL ELE VERİNCE…

Başkan Mustafa Çay’ın bu düşüncesine ilham olanlardan biri de Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünde eğitim gören kızı Nezihe ve bölüm arkadaşları olmuş. Çevre Mühendisi ve yüksek lisans öğrencisi Su Turan ve Nezihe Çay, Ç.Ü Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Yard. Doç. Dr. Çağatayhan B. Ersü’nün öncülüğünde giriştikleri çabaların en büyük destekçisi Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay olmuş. Öğrenci, akademisyen ve yerel yönetimin işbirliği kısa sürede sonuçlarını vermiş. Başta Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüceer olmak üzere Adana’nın ilgili kurumları bu güzel işbirliğini gönülden desteklemiş. Ve sonuçta ortaya büyük kentlerin bir çoğunda milyonlarca liralık kaynakları çar çur eden yerel yönetimlerin aklına gelmeyen anlamlı bir etkinlik çıkmış…

GENÇ ÇEVRE MÜHENDİSİ ADAYLARI POZANTI’DA

Ç.Ü Çevre Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin büyük çoğunluğu Pozantı’daki etkinliğin konukları. Etkinliğin zengin bir içeriği var. Etkinliğin açış konuşmasını yapan Pozantı Kaymakamı Kürşad Özdemir’in su konusundaki tespitleri idarecilerden duymayı özlediğimiz netlikte ve çarpıcı ayrıntılarla dolu. Belediye Başkanı Mustafa Çay, her zamanki heyecanıyla ev sahipliği yaptığı etkinliğin önemine değiniyor. Prof. Dr. Ahmet Yüceer, Doç. Dr. Galip Seçkin, Ziraat Yüksek Mühendisi İrfan Aslankurt ve Eğitimci Nadim Duğan ilk oturumun konuşmacıları. Adana bölgesinin su kaynakları, sorunlar ve çözüm önerileri bu oturumun ana çerçevesini oluşturuyor. ASKİ Genel Müdürü Abdülkadir Küreksiz de bu oturumda bir sunum yapıyor.

‘PERVİN ANA BİZİ GÖÇE GÖTÜR’

Etkinliğin, Sarıkeçili Yörüklerinin kadın öncüsü Pervin Çoban Savran ve usta televizyoncu Tayfun Talipoğlu gibi renkli konukları da var. Öğleden sonraki oturumun konuşmacıları Yard. Doç. Dr. Çağatayhan B. Ersü, Pervin Çoban Savran ve bendenizden oluşuyor. Gerçek bir Adanalı olan Tayfun Talipoğlu’da sorunları konuşmaktan gerilen salondakilerle renkli bir söyleşi gerçekleştiriyor. Ancak etkinliğe damgasını vuran isim hiç kuşkusuz Pervin ana. Anadolu’nun sonsuza kadar göçmek isteyen son göçerleri olan Sarıkeçililerin bu döngüyü sürdürmeleri için mücadele veren Pervin ana, doğal ve içten konuşmasıyla “yerleşik Yörük” olan Pozantılıları ve genç çevre mühendisi adaylarını etkiliyor. Gençler Pervin ananın konuşmalarından sonra göç etmenin yollarını soruyorlar. Ancak günlerce facebook’tan nasıl uzak kalınacağı sorusu en büyük sorunsalı oluşturuyor!

‘BİZİ VE KEÇİLERİMİZİ RAHAT BIRAKIN’

Pozantı’da yeni ‘evlatlar’ edinen Pervin ananın asıl heyecanı ise Nisan ortalarında başlayacak olan göç etkinliği. Çukrova Devlet Senfoni Orkestrasının uğurlama konseriyle Mersin’in Gülnar ilçesindeki Ayancık köyü yakınlarında gerçekleşecek olan konserle uğurlanacak Sarıkeçililerin göçü yaklaşık iki ay sürecek. Sarıkeçililer her yıl Akdeniz’den yola çıkıp Torosları açarak Konya Karapınar ve Taşkent civarındaki yaylalarda yazı geçiriyor. Ancak doğanın çocukları olan Sarıkeçililer zor günler geçiriyor. Çünkü sistem onları yerleşik yaşama zorluyor. Keçileri ve develeriyle göç ettikleri yerlerde büyük zorluklar yaşıyorlar. Pervin ananın mücadelesi de bu kadim doğa uygarlığının, bu yaşam ustalığının yokolmamasına yönelik. Bunun için her fırsatı değerlendiriyor. “Biz devletten bir şey istemiyoruz, sadece bizi ve keçilerimizi rahat bıraksınlar” diyor Pervin ana.

‘SUYUN GELİŞİ COŞKU, GİDİŞİ HÜZÜN VERİR’

Pozantı ve Adana’da geçirdiğimiz üç gün boyunca baharın coşkusunun yansıdığı bölgeyi gezme olanağı bulduk. Pozantı ve Çakıt Havzası’nın benzersiz çam ve sedir ormanları üzücü tahribatlara maruz kalsa da yavaş yavaş sahip olduğu değerlerin farkına varıyor bölge insanı. Adana’nın kavurucu yaz sıcağından kaçan insanların sığındığı Pozantı ve Akçatekir’in zengin orman dokusu yapılaşma baskısıyla karşı karşıya. Bölgenin yazlık nüfusunun 100 bine ulaştığı söyleniyor. Ancak Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay’ın havzanın korunması için yaptığı çalışmalar ve girişimleri yüreklere su serpiyor. Yıllardır Çakıt Çayı’nı kirleten katı atıklardan bölgeyi kurtaran projeler geliştiren Mustafa Çay, bölgenin doğasına karşı gereken özeni göstermeyi sürdüreceklerinin altını çiziyor. Aynı zamanda iyi bir şair olan Mustafa Çay’ın Pozantı’nın doğasını ele aldığı şiirlerinden bazıları türkü formunda bestelenmiş. Bu yanıyla bölgenin dokusuna karşı gösterdiği duyarlılık samimi. “Su benim için büyük bir değer” diyen Mustafa Çay’ın ilginç bir de benzetmesi var, “suyun akışı beni çok etkiler. Gelişi coşkuludur, sevinç ve umut verir insana ama suyun arkasından bakmak hüzünlendirir” diyor. Biz de “Su boşa akıyor” diyenlere duyuralım, Mustafa Çay’ın sözlerini.

DÜNYAYI DELİLER AYAKTA TUTAR

Çukurova, Toroslar ve Adana; Anadolu’nun zenginliğinin insana yansıdığı çarpıcı bir coğrafya. Aslen Muğlalı olan ancak bu coğrafya ile öylesine bütünleşen Çağatay Hoca ve adlarıyla bütünleşen Su Turan ile Nezihe Çay bunun en çarpıcı örneği. Bölgede geçirdiğimiz üç gün boyunca yaşadıkları topraklarla böylesine özdeşleşmiş insanları görmek, her eylemlerine tanıklık etmek bu ülkenin geleceğine dair umutlarımızı arttırdı. Başta Pozantı Belediye Başkanı olmak üzere Çağatay Hoca, Pervin anayı da aralarına alıp iki de bir birbirilerine “deli” diyip durdular. “Dünyayı akıllılar yönetir, ama deliler ayakta tutar” derler. Dünya Su Günü’nde ekmeğimize suyumuza yönelik saldırıları ve aslında içinde yaşadığımız su savaşlarını konuştuk. Yaşamımıza sahip çıkma bilincimizi giderek çoğaltabilmenin yollarını aradık. Ama en önemlisi “iyi ki hala böyle delilerimiz var” diyebilmekti.

Pozantı

Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay, Su Turan ve Nezihe Çay ile

Pozantı Dünya Su Günü etkinliği

Pozantı Dünya Su Günü etkinliği organizasyon ekibi ile

Pozantı tarihi Akköprü

Söyleşiden

tayfun talipoğlu

Yusuf Yavuz, Pervin Çoban Savran ve Çağatayhan B. Ersü ile

Yusuf Yavuz, Pozantı Dünya Su Günü söyleşisi

1196370cookie-checkPozantı’da üç deli!
Önceki haber‘Üniversiteye giriş SAT sınavıyla olacak’
Sonraki haberBudapeşte’ye selam durulur…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.