Prof.Dr Ali Alparslan’ın ardından…

Ancak insanın bu kabüllenişe rağmen hayatımda sadece iki ölüm beni son derece etkiledi.Biri hiçbir akrabalık bağımın olmadığı ama çok sevdiğim bir büyüğümün ölümü diğeride kendisiyle çok kısa bir dönem tanışmışlığımız olmasına rağmen hocam Ali Alparslan’ın ölümü.


 Televizyonda bir köşeye sıkıştırılmış küçük bir haber,  büyük hat ustası Prof.Dr Ali Alparslan öldü dediğinde o an içimden bir şey koptu.Hani hayatınızda çok değerli bir şeyiniz olur ve ne kadar sevdiğinizi bilmeden seversiniz onu, değer verirsiniz .Ve onu kaybedersinizde bu kaybedişi tek bir an bütün agırlığıyla hissedersiniz.Bu an işte onu hakikaten kaybettiğiniz andır.Ve artık o yoktur.Eyvah dersiniz.


Doktora programımda Osmanlıca dersini aldığım sırada tanıdım 80’li yaşlarındaki Ali Alparslan’ı.Dört ay boyunca kendisinden Osmanlıca dersleri aldım.Sınıfımız yüksek tavanlı,tarihi bir sınıftı.Sınıfımıza kapıyı açıp girdiği ilk gün kendisinde  dikkatimi çeken ilk şey uzun, ince ve zarif parmakları olmuştu.Nereden bilebilirdim o parmakların Türkiye’nin, beklide dünyanın en büyük hattatlarından birine ait olduğunu.


Türk dili ve edebiyatı,Fars dili ve edebiyatı okuduğunu,Tahran üniversitesinde bulunduğunu,Londra üniversitesinde,Chicago üniversitesinde dersler verdiğini, 88-89 senelerinde Türkiyat Enstitüsü müdürlüğü yaptığını, büyük üstatlar Necmeddin Okyay’dan, Halim Özyazıcı’dan hat dersleri aldığını derslerimiz boyunca kendisiyle sohbetlerimizden öğrenmiştim.Ali Alparslan tam bir cumhuriyet genciydi ve belli ki buğüne kadar doğru düşünmüş,doğru konuşmuş, doğru yazmış biriydi.Son derece mütevazi.Hani Montaigne’nin bir sözü vardır: insanlarda başaklara benzerler der içleri boşken başları havadadır doldukça eğilirler.Bu sözü doğrularcasına mütevaziydi.Daha işin başında olan bizlerle hiç sıkılmaksızın sabırla sohbet eder, tahta başında dimdik bir vaziyette dersini yapar, kelimeleri doğru yazıp yazmadığımızı defterlerimizde tek tek kontrol eder ve yanlışları defterlerimizde kendi el yazısıyla düzeltirdi. Çeşitli vesilelerle kendisinin hatlarını gördüğümde ise o geometrik şekiller arasındaki iman,sabır ve hissedilen melodiyle hocama duyduğum saygım bir kat daha artmıştı.


Tal’ik yazısında Türkiye’nin tek otoritesi sayılan bu büyük hat ustasının, bu büyük hocanın alçak gönüllülüğünü, bilim aşkını, açık dimağını, nezaketini ve o uzun, ince, zarif ellerini hiç unutamıyorum.
Onunla dil, kültür, siyaset, estetik, tarih üzerine konuştuk ve ondan çok şey öğrendik.


Şimdi önümde duran defterimde karmakarışık osmanlıca yazımın arasında zarif elleriyle defterime yazdıklarına bakıyorum.Ondan çok şey öğrendik.Kendisini sonsuz bir hürmetle anıyorum.


Bahar Gidersoy

686380cookie-checkProf.Dr Ali Alparslan’ın ardından…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.