Proletaryanın muhteşem dönüşü!

Avrupa proletaryasının yükseliş gösteren siyasi eylemleri, sadece Avrupa’yı yeni bir dönemin eşiğine getirmekle kalmadı, dünya halklarının mücadelelerini etkileme yönünde gelişme göstermesi kaçınılmazdır.

Avrupada ortaya çıkan yeni durum, en azından Avrupa kapitalizmini daha fazla örseliyeceğini söylemek, abartı olmayacaktır. Birleşik İngiliz işçi hareketi 20 Ekimde ortaya koyduğu büyük eylemiyle bu gerçeği ortaya koydu. Ayrıca, İngiliz İşçi hareketinin önderliği, daha geniş ve militan sendika hareketine dayanması, gelecek açısından önemli.

Adına “Direnme Koalisyonu” (Coaliation of Resistance) denilen birleşik sınıf önderliğinin başında, yılların deneyimli ve güven duyulan politikacısı Tony Benn’in bulunması en önemli etken. Önderliği oluşturan, Birleşik İşçiler Sekreterliği, TUC (Trades Union Congress) Sekreterliği ve Yeşiller Partisi, sınıf hareketinin birleşik önderliğini oluşturmaktadır. Bu önderlik etrafında çok geniş bir sol muhalefet şimdiden, işçi sınıfının temel talepleri doğrultusunda hizaya girmiş durumda.

“Direnme Koalisyonu” geçen hafta kamuoyuna yapılan açıklamada; “Finansal krizin nedenleri başarısız politikacılar ve bankalardır. Kesintiler bizi yoksulluğa sürüklüyor. Alternetif bir ekonomik modelin esasları, sıradan insanların korunması, refah devleti ve güvenli bir sağlık.” Sistemi olduğunu vurguladıktan sonra, sınıfın acil talepleri olarak;
“1-Kesintiler ve sağlığın özelleştirmesi durdurulsun.
2-Vergileri milyonerler ve büyük işverenler ödesin
3-Bankalar demokratik kontrol altına alınmalı ve borçlanmalar durudurulmalı
4-İş, ev ve halk sektörünün geliştirilmesi, çevrenin korunması” amaçlı taleplerin gerçekleşmesi için işçileri mücadeleye çağırdı.

Bu temel taleplerin yanı sıra, savaş, eğitim ve diğer kesintilerin durdurulması istendi.

Sınıf önderliği, talepleri ilan etmekle kalmadı. 20 Ekimde işçileri eyleme çağırdı. Yüz bin’in üzerindeki işçi-emekçi ve gençlik kitlesi Londra sokaklarını doldurdu. Mücadele ve örgütsel deneyimi yüksek İngiliz işçi sınıfının displinli, ağrbaşlı ve renkli protestosonda yükselen taleplerden biri de, Muhafazakar-Liberel hükümetin çökertilmesi için “genel grev” talebinin, acil mücadele talebi olarak yükselmesiydi.

Nitelikli İngiliz işçi sınıfı mücadelesinin oluşumuna yol açan ortam oldukça elverişli. 1980’lerde Thatcher hükümetinin başlattığı özelleştirmeler, İngiliz halkının refahtan pay almasını olumsuz yönde etkiledi. Daha sonraki hükümetler, ekonomik önlemler adı altında emekçilerin yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen önlemleri sürdürmeye devam etti. Muhafazakar Parti iktidarının uygulamalarına yönelik tepkiler, İşçi Partisinin ezici bir çoğunlukla iktidara gelmesine yol açtı. İşçi Partisinin başı Toni Blair’in uygulamaları, muhafazakarlardan farklı olmadı. Tony Blair’in, o dönemdeki ABD Başkanı Gorge Bush ile savaş ve saldırı politikalarına yönelmesi, Tony Blair’in partisine ve hükümetine olan nefreti arttırdı. Savaş ve liberal politikalar sonucu Tony Balair, hem hükümeti, hem de parti liderliğini kaybetti. Yapılan genel seçimlerde Muhafazakar ve Liberal’lerin iktidarı kuruldu. Bu iktidar, emek düşmanı politikaları sonucu, iktidarlarının daha ikinci yılında toplum üzerindeki tüm etkisini yitirmiş durumda. İngiliz işçi sınıfının böylesine olumlu koşullarda mücadeleyi yükseltiyor olması, dikkat çekici.

İşçi sınıfının birleşik liderliği, “Direnme Koalisyonu”, siyasal bakımdan da oldukça uyanık. Sosyal Demokrasi hareketinin kalesi olarak görülen İngilterede, İşçi koalisyonu, hiçbir açıklamasında, “Sosyal Demokrasi” deyimine yer vermemesi, dikkat çekici. İşçi önderleri daha çok, “sol” ve “sosyalist” kavramlara vurgu yapıyor. Savaş karşıtı, anti-kapitalist politikalarla toplumsal desteğini güçlendirmeye çalışıyor.

Bu hereketin dikkat çekici tavrı, her türlü ayrımcılığa karşı olması. Bazı sektörlerin, göçmen işçileri düşük ücretle çalıştırması karşısında, göçmenlere yönelik olumsuz taleplere karşı, sol önderlik, sınıfı uyarıyor ve kapitalistlerin işçileri bölme taktiğine karşı uyanıklık gösteriyor. Önderliğin, ırkçılık karşıtı, anti-faşist ve ayrımcılığa karşı net tavırlar içinde olması, işçi hareketinin olgunluğuna yakışan bir tavırdır.

İşçi mücadelesi içinde görülen bir diğer olguda, daha önce yapılan pek çok eylemlerde, etnik köken ve dinsel çevrelerin taleplerinin yer edinmesine karşın, bu eylemde yer bulamayışı, yeni ve önemli bir gelişme. Yıllardır süren etnik köken ve dinsel ayrımcılıklar, sınıfın ideolojik değerlerini aşındıran hareketlerdi. İşçi sınıfının gelecek ideallerine aykırı, etnik ve dinsel köken söylemlerinin doğal dışlanması, işçi sınıfının düşünsel gelişmişliği ile açıklanabilir. İşçi sınıfı ideolojisine aykırı istemlerin elimine edilmesi, sınıf hareketinin ulaştığı düşünsel olgunluğu ortaya koyan bir gelişme biçiminde algılanmalı.

Daha yeni başlayan, Avrupa ve İngiliz işçi sınıfı hareketi, yeni gelişmelerin ve yeni ufukların aralanması açısından umut verici.

_________________
[email protected]
Askar Yılmaz

762500cookie-checkProletaryanın muhteşem dönüşü!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.