Protestoya “Evet”, isyana “Hayır”

İki aydan beri çok hızlı bir değişim süreci geçiren Orta Doğu, yeni bir siyasal yapıya kavuşuyor. Demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğüne öncülük edecek bu devrim, bölgeye yeni bir boyut kazandırıyor. Bu yapıda totaliter rejimlere yeri yoktur ve milyonlarca insana haksızlık yapan diktatörlerin varlığı geçerliliğini yitirmiş vaziyette. Milyon halkların iradesi önünde çökmeyi tek seçenek olarak gören ve rejimlerinin domino taşları gibi yıkılışını seyreden diktatörler, mutlakıyetçi sistemlerin 21. Yüzyılda yeri olmadığının farkına varmışlardı.

2003 sonrası dönemde Irak’taki gelişmelere bakıldığında ancak göreceli bir başarıdan söz etmek mümkün. ABD, rejim değiştirmek yerine devleti yıkmıştı. Sözde demokratik, çok-kültürlü ve tüm kesimlerin temsil hakkı olacağı bir rejimin kurulacağı vaadinde bulunmuştu. Ancak sekiz yıl zarfında meydana gelen gelişmeler, ABD’nin birçok yerde hata yaptığını gözler önüne sermişti. Irak devleti siyasetini, amatör bir ekiple yürütmeye kalkan George W. Bush yönetimi başarısızlıklarla karşı karşıya kalmıştır. Ülkede üç demokratik seçimin yapılmasına rağmen halkın durumu gün geçtikçe daha da kötüye gitmektedir. Güvenlik ikilemi, etnik ve mezhepsel temizlik, siyasi anlaşmazlık sonucu infazlar, milis güçleri tarafından yapılan kaçırma olayları, ihtilaflı bölgelerdeki çözümsüz sorunlar, işsizlik, devlet kurum ve kuruluşlarının doğru dürüst çalışmaması gibi sorunların sorumlusu merkezi hükümet, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi, fanatik örgütler ve yandaş yargı organı olarak sıralanabilir.

Bu kadar sorunlara göğüs geren bu ülkenin vatandaşı yorgun halde yaşama devam etmektedir. Toplum açlık ve sefaletle boğuşurken Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Temsilciler Meclisi Başkanı’nın aylık maaşları 70000 dolar ve her milletvekilinin maaşı 30000 dolardır. Bakanların maaşları ise yukarıda belirttiğimiz iki rakamın arasında yer almaktadır. Bu eşitsizliğin devam etmesi çatışmayı doğurabilir, ya da var olan çatışmanın şiddetini arttırabilir.

Siyaset Bilimcisi Lewis A. Coser çatışma kavramını, değerler üzerinde, kıt kaynaklar üzerinde ve statü ve güç elde etme gibi faktörler üzerinde yürütülen, rakibi etkisizi hale getirmeyi, zarar vermeyi veya ortadan kaldırmayı amaçlayan eylemler olarak tanımlamaktadır.

Öte yandan çatışma, bir grup tarafından ülkede bulunan kaynakların hepsine el koymaya çalışmasından da doğabilir. Aile içinde bile yeterli kaynağın bulunmaması veya bir kaynağın eşit dağıtılmaması bireyler arasında şiddete varan çatışmaların yaşanmasına yol açmaktadır. Makro düzeyde toplum da öyledir. Hükümetin eşit bir şekilde yönetmemesi ve bazı vatandaşlara ayrıcalık tanıması çatışmanın doğmasına neden olur.

Irak hükümetinin başarısızlığı, toplumsal tepkinin artması ve bölgedeki değişim süreci çatışmayı hızlandırmaktadır. On günden beri küçük çapta bile olsa Irak’ın birkaç şehrinde protestolar başlamış durumdadır. Önümüzdeki günler protestoların yayılabileceği sinyallerini vermektedir.

Toplumsal tepkinin büyümemesi için Başbakan Nuri El Maliki bir sonraki seçimlerde başbakanlığa aday olmayacağını açıklamış, sosyal hizmetler konusunda ciddi adımların atılacağını belirtmiş ve üst düzey yöneticilerin maaşlarında % 10 oranında indirime gidileceğini belirtmiştir. Ama Maliki’nin açıklamalarının söylem bazında kalacağı aşikârdır. Parlamenter seçimlerin üzerinden yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen Irakiye Listesi ile Ulusal Koalisyon Listesi arasında bazı bakanlık adayları üzerindeki tartışmalar, Ulusal Stratejik Siyasetler Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı yardımcılığının Türkmenlere verilmesi gibi ihtilaflar halen devam etmektedir. Bu durumun birkaç hafta daha devam etmesi hükümetin düşmesiyle sonuçlanabilir. Orta Doğu’daki değişim süreci ve radikal, devrimci söylemleriyle ün salan Mehdi Ordusu’nun lideri Muktada El Sadr’ın Irak’a dönüşü ülkedeki değişim sürecinin hız kazanmasına neden olabilir. Ama Irak’ta değişimin başlaması “Amerikan Demokrasi Modeli”nin başarısızlığa uğradığının bir kanıtı olduğu için, böyle bir şeyin söz konusu olduğu takdirde Obama yönetiminin devreye gireceği kaçınılmazlaşmaktadır. Irak halkı sokaklara dökülebilir, protesto yapabilir ama bu protestoların isyana dönüşmesi imkânsız gözükmektedir. Çünkü ABD buna müsaade etmez. Etse bile kontrollü bir isyan bazında kalır.

Ülke genelinde başarısızlık ve eşitsizliğin bir sonucu olan çatışmanın önlenmesi için Irak hükümetinin yapması gerekenler çok basittir:

• Samimiyet
• Şeffaf yönetim
• Hükümet ile toplum arasındaki kopukluk ve güvensizliğin giderilmesi
• Ayrıcalıkların kaldırılması ve halkın tüm kesimlerine eşit bir şekilde davranılması
• Siyasi partilerin askeri kanadını oluşturan milis güçlerinin dağıtılması ve silahın devlet dışındaki grupların elinde bulunmamasına izin verilmemesi
• Kötü yaşam koşullarının giderilmesi ve bireylerin yaşam standartlarının iyileştirilmesi için hükümetin ekstra çaba sarf etmesi gerekmektedir.

1634140cookie-checkProtestoya “Evet”, isyana “Hayır”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.