İran savaşı yaklaşırken…

İran savaşı üzerine bir çok yazı yazdım ve her seferinde beklediğim tarihte olmadığı ortaya çıktı. O yüzden bu yazımda uzun vadeli olarak yazacağım ama siz yine de kısa vadeli olduğunu farz ederek okuyun derim!

Amerika’nın en barışsever ve Nobel ödüllü başkanı Obama (bizde nedense hep Hüseyin eklenir) tarihin en büyük savaş bütçesini meclise sundu, büyük olasılıkla fire vermeden onaydan geçecek ve yaşama kavuşacaktır. Bu bütçenin açılımını istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. Savunma bütçesi de deseniz olur, çünkü Amerika dünyanın her tarafında askeri bulunmaktadır, bir askerine bile saldırı olsa, ülkeye saldırı kabul edilebilinir. Hatta bizdeki gibi davalarda olduğu gibi, gerçekleşmeyen darbenin, gerçekleşmiş gibi davası olur, gerçekleşen darbenin davası olmaz. Irak işgali, ortada olmayan tehditler yüzünden oldu, işgal sonrası İngiltere başbakanı tehdidin olmadığını önceden bildiğini itiraf ederek bir döneme ışık tuttu. “Biri hayal gördü, milyonlarca insan öldü” sloganı ile tarihe geçen bir durum ortaya çıktı. Olmayan ama olacak gibi ya da olması yüksek tehditler yüzünden savuma yapılabilinir.

İran saldırısı işte bu noktada gündeme gelebilir. Çünkü Avrupa Reform Merkezi adlı düşünce kuruluşu tarafından hazırlanan NATO eski Genel Sekreteri George Robertson imzalı nükleer silah raporunda, Türkiye’de dahil olmak üzere ABD’ye ait nükleer silahlar, İran çevresinde ki ülkelerde konumlandığını belirtti. İlk defa, yarı resmi olarak bu nükleer silahların varlığı kabul edilmiş oldu.

“Sivil toplum örgütü Doğal Kaynaklar Savunma Konseyi (Natural Resources Defense Council-NRDS) ABD bilgi edinme yasasından yararlanarak elde ettiği belgelerden, askeri yayınlardan, ticari uydu görüntülerinden derlediği rapora göre, ABD’nin 1952-68 arasında NATO ülkeleriyle şu anda 58’i yürürlükteki 68 gizli nükleer anlaşması imzaladığı ortaya çıktı. 1984’de Kanada ve 2001’de Yunanistan NATO’nun nükleer grubundan çekildi. 6 NATO ülkesi, Türkiye, Almanya, Belçika, Birleşik Krallık, Hollanda ve İtalya nükleer anlaşmayı sürdürüyor.” Açık Gazete, 24-03-2009, https://acikgazete.com/ozel-dosyalar/2009/03/24/turkiye-deki-nukleer-silahlar.htm?aid=27998

Türkiye’deki nükleer silahların dillendirilmesi durduk yere olmuyordur diye düşünüyorum, çünkü Amerika, savunma amaçlı, göz dağı vermek amacı ile yarı resmi olarak açıklanmasına izin vermiştir, çünkü bu bilgiler bir amaç için açıklanır ve dillendirilir. Mesajın adresi bellidir.

İran son günlerde nükleer silah üretimi için kullanılabilecek teknolojiyi geliştirmek üzerine çalışma yapmaktadır. Barış için yaptığını söylediği çalışmalar, nükleer silaha dönüştürülebilmektedir. Zaman zaman gazete başlıklarına da çıkan bir restleşmekten bahsedebiliriz. İran, Irak gibi sözde değil, özde tehdit oluşturmaktadır diye de İran’ın ne kadar köklü devlet olduğu vurgulanır. Bir yerde tehdit var ise, Amerika orada savunmaya geçer. İşte bu savunma, Nobel ödüllü Obama için neden olarak ortaya çıkar!

Daha çok kitleyi öldürecek silahlar üretilmesi için, Amerikan borsasındaki dalgalanmayı pozitif yöne çekmek için, Mortgage yüzünden zor duruma düşen banklara ‘can suyu’ olması için savunma bütçesinin rakamı (708 milyar dolar) yukarıya çekilir. Bu istemin arkasından kötü niyet aramak, bizim Hüseyin’i üzer! O yüzden gelmekte olan İran savaşı bizim gündemimize düşmez, çünkü İran bize komşu ülke değildir, çok uzakta olan ve bizim ile alakası olmayan yerdedir! Arada, kış aylarında kullanmadığımız doğal gazın parasını öderiz, içte artan doğal gaz ücretleri için neden olur. Zam açıklanmaya yakın İran anımsanır.

Olacak bir İran savaşı/ müdahalesi, petrol fiyatlarının artmasını getirir, petrol fiyatlarının artması ise, dünya savaşı olmadan dar boğaza girmiş kapitalist sistem için geçici bir nefes alma alanı açar. O alan içinde, çöken ekonomiler yeniden organize edilmesi, hatta yeni Marshall yardımlarının ortaya çıkmasına sebep olabilir. Avrupa’nın üç ülkesi şu sıralar hasta yatağına yatmış, ameliyata alınacak günü bekler konuma gelmiştir. Sırada bekleyen diğer ülkelerde durmaktadır. Bizim gibi kronik konuma gelmişler için, yeniden dışarıdan atama bakanlar gelebilir. Çünkü dışarıdan gelen bakanların düzenlediği reçetelerin etkisi ortadan kalkınca, eski kronik duruma hemen dönülmektedir! Kronik durum hasıl olunca, eski kavga olacak sorunlar gündeme gelir ve kronik durum gözden düşürülür! İran savaşı / müdahalesi bu durum için ilaç olma özelliğini gösterebilir. Bu durumda barış ödüllü başkan, bir taş ile birden fazla duruma müdahil olabilir.

Belki aldığı ödülü hak etmiş olmayacak ama kendisi ve temsil ettiği sistem adına büyük başarıya da kısa yoldan imza atmış olacaktır. Savaşı başka topraklarda karşılayarak hem kendisini savunmuş olacak, hem de iç sorunlarını ve kendisi ile hareket edenleri kollarının arasına alarak, kendisine bağlı (ülkeleri) bir il konumuna dönüştürecektir. Marshall yardımları sonrası oluşan minnettarlık duygusu hala bir çok ülkede etkisini sürdürmektedir. O dönemde yapılan savunma anlaşmalarının yürürlükte olması bunu kanıtlamaktadır.

Savaş bulutları doğu illerimizin üzerinde toplanırken, doğudan gelen savaş rüzgarı, ülke genelinde ve çevre ülkelerde kasırgalara neden olabilir! Bu anonsu metroloji yapmayacaktır ama biz şimdiden yapalım! Ya da oluşacak olan deprem duyurusu gibi olabilir; her an deprem olabilir, ona göre hazırlıklı olalım! Yıkılabilecek olanları duvara montaj edin ama siz siz olun yine de temele iyi bakın, kullanılan betonun kalitesini kontrol ettirin! Beton deniz kumu ile olmuş ise, bari demire baktırın, kırık demir olmasın! İstanbul için düşünülen felaket, ülke için olmuş olabilir, siz siz olun tedbiri elden bırakmayın!

http://cemoezkan.blogcu.com

1585770cookie-checkİran savaşı yaklaşırken…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.