Irak başbakanı Nuri el Malikî, önce Ankara ardından Tahran’ı ziyaret etti. Ziyarette, güvenlik konuları başta olmak üzere, ekonomik ve siyasi konular ele alındı. Gerek, Ankara ve gerekse de Tahran, Nuri el Malikî’nin ziyaretinden memnun.
Malikî’nin Ankara ziyaretinde olduğu gibi Tahran’da, Bağdat’da tam destek verildi. Türkiye’de olduğu gibi, İran’da, güvenlik ve enerji olduğu gibi enerji işbirliğini ön gören mutabakata varıldı.
Ankara, Bağdat’tan, PKK’ya karşı mücadele konusunda yardım talebinde bulundu. Yardımın kapsamı ve ne kadarının gerçekleşeceği önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Türkiye’de varılan anlaşmaların benzerleri Tahran’da imzalandı. Bunun da uygulanabilirliliğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Malikî’nin, Tahran temaslarını önemli kılan konu aslında, varılan anlaşmalar,altına imza atılan mutabakat metinleri değil. Metinlerin içine pek yansımayan, Tahran’ın, Nuri el Malikî hükümetine verdiği destekten kaynaklanıyor.
Ankara ve Tahran ziyaretlerine başlamadan önce, hükümetinde, arap suni bakanların, kabineden ayrılma talebleriyle karşılaşan Malikî, bir yandan iç dengeler diğer yandan işgalci güçlerin baskılarıyla karşı karşıya.
Mukteda Sadr grubu, hükümete verdiği desteği bir süre çekti. Ardından yeniden bu desteği vereceğini ilan etti. Sadr grubu, hükümete destek verirken, bu kez de, Suni bakanların istifa şoku ile karşılaştı. Amerikan desteğindeki eski başbakanı Eyad Allavî, hükümete karşı tutumlarını sertleştirmeye başladı.
Bazı komşu arap ülkeleriyle, ABD, İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin gizli servislerinin, Nuri el Malikî hükümetine karşı darbe planları olduğu yolundaki haber ve açıklamalar, Irak medyasında sık sık yer alıyor.
Bütün bunları üst üste koyduğumuzda, Malikî’nin zor günler geçirdiğini söyleyebiliriz. Bu zor şartlar altında, Türkiye ve Tahran’ın desteğini almak elbette ki çok önemli.
Diğer yandan, Tahran, Malikî hükümetine desteklerini açık açık veriyor. Demokratik yollarla iş başına gelmiş bir hükümete tam destek verdiğini belirten İran İslam cumhuriyeti, Irak halkı ve hükümetinin bu zor şartları atlatmaları için, “büyük şeytan” Amerika ile görüşmeyi bile kabul etti. Bu görüşmelerin, Irak’ta barış ve istikrara katkı sağlayacağını belirten Bağdat yönetimi ise, yaşanan süreçten memnun.
Amerika ise, bu süreçin İran lehine değişmesinden rahatsız. Bir yandan Irak’tan çıkış yolları arayan ve İran’ın çıkış için kullanmak isteyen Amerika diğer yandan da, İran’ın bölgede özellikle Irak’ta artan nüfuzundan dolayı kaygılı.
Irak başbakanı Nuri el Malikî’nin Tahran’da, istediği desteği alması, Amerika’yı rahatsız ettiği kesin. Bu rahatsızlığın, Irak içerisinde ne kadar yansıyacak. İşte bunun iyi değerlendirilmesi gerekir. Çünkü, Amerika, maddi ve manevi ağır bedel ödediği bir işgalde, İran gibi bir düşmanın pastada payını arttırmasını istemeyecektir.
Kağıt üzerinde yer alan maddelerin iki ülkeyi de tatmin edecek metinler olması önemli olduğu kadar, İşgalci güçlerin, bu metinlerin hayata geçirilmesine ne kadar ve ne ölçüde izin vereceği de önemli değil mi?
Nuri el Malikî, Ankara ve Tahran’dan memnun ayrıldı da, bu memnuniyetin bedeli ne olacak?