Rice ve Gates’in ziyareti; düşman üretme siyaseti
Amerikan dışişleri bakanı Rice ve Savunma bakanı Gates’in ender olan birlikte ziyaretlerinden birini Ortadoğu’ya yapılıyor. Ziyaret öncesi,özelde Amerika genelde batı kaynaklı haberlere baktığımızda, Amerikalı yetkililer, Suudi Arabistan’ı, Irak’taki terör eylemlerini desteklemekle suçladıklarını görürüz. Ziyaretin başlamasıyla birlikte de, ABD’nin Suudi Arabistan’ın başını çektiği Fars körfezi ülkelerine, rekor düzeyinde silah satacağı, İsrail’e silah hibe edeceği, İsrail ile uzlaşan Mısır’a da, rüşvet kabilinden silah yardımı yapacağı haberleri gündeme düştü.
Ziyaret ve ziyaret öncesi medya’daki bu yoğunluk, bir yandan diplomasiyi diğer yandan da askeri çevreleri hareketlendirdi. Hareketlendirmemesi de mümkün değil. Amerikanın bir anda, bölgeye toplam 63 milyar dolarlık silah sevkiyatı yapacak. 10 yıl içinde yapılacak bu sevkiyat rekor düzeyde bir yekûn.
Silahların dökümü yapılmadı ama, basında yer alan haberlerin satır aralarına baktığımızda, “uydu kumandalı roketler”in olduğunu anlıyoruz.
İsrail’e yapılan hibeleri anlamak mümkün. Birinci yılını geride bıraktığımız, 33 günlük savaş’ın ağır yenilgisini alan İsrail’in, ihtiyaç duyduğu moral olacak. İlerisi için bir yatırım olacak. Hizbullah ve Hizbullah’ın destekçileri ülkelere göz dağı olacak. Hamas’ın sindirilmesi için alt yapı oluşturacak…ve de, İsrail’in etrafı düşman(!) ülkelerle çevrili sürekli tehdit altında, bu tehditleri caydırabilecek. Bu ve benzer bahaneler sürekli yapıldı yapılacak.
Peki, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt ve Bahreyn gibi Fars körfezi ülkeler alacakları silahları kime karşı kullanacaklar? ve hangi bahane ile depolarını dolduracaklar? 100.000 nüfuslu Katar, ülke topraklarında ABD’den aldığı silahları koyacak yer bulamayan Bahreyn ve Kuveyt, Petrol zengini üretimden çok ticaretle ülkesini cazibe noktasına çeviren Birleşik Arap Emirlikleri yada, kutsal toprakların üzerinde bir hakimiyeti ve ABD’nin müttefiki olmasından başka bir özelliği olmayan Suudi Arabistan kime karşı kullanacak aldıkları silahları ?
İsrail’in güvenliğini tehdit etmeyeceği kesin. Hatta, İsrail, Suudi Arabistan’a yapılacak silah satışına destek bile veriyor. İsrail’in de onay verdiği bu silah silahlar kime karşı kullanılacak.
Konuyu bu kadar dolandırarak ve uzatarak, anlatmaya ne gerek vardı? Amerikan dışişleri bakanı Rice ve Savunma bakanı Gates, ziyaret öncesinde ve ayağının tozuyla Kahire’ye vardığında, açıkça, İran’ın bölgede tehdit oluşturduğunu dile getirmedi mi? Amerika, İran’da, İslam inkılabının zaferinden sonra, bölge ülkelerini Tahran’a karşı cephe almaya zorladı. İran karşıtı bir blok oluşturma çabaları yürütülse de, başarılı olamadı.
Rice ve Gates’in, Ortadoğu ziyaretinde silah ticareti vitrinin bir yüzü, bir diğer yüzü ise, İran karşıtı blok oluşturma olduğunu görmekteyiz. Suudi Arabistan, Tahran’la son 10 yıldır oldukça uyumlu ve güzel bir ilişki içine girdi. Kral Abdullah’ın, Haşimî Refsencanî ile dostlukları, Hatemî’nin uzlaşmacı siyasetleri bu ilişkileri olumlu yönde etkiledi. Ama, Irak işgaliyle başlayan dönemde ise bu ilişkilerde bir soğukluk olduğu görüldü. Özellikle, Irak’ta şii ve suni cepheleşmenin de bu soğuklukta etkili olduğunu söylemek gerekir.
Diğer yandan, İran’ın,nükleer programlarını, ABD’ye rağmen sürdürmüş olması da, bölge ülkelerini İran’a karşı ortak bir cephede buluşturdu. Gerçi, Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri, yüksek sesle dillendirmese de, İran’ın nükleer programlarına destek veriyorlar. Hatta, uranyumu zenginleştirmek için Fars körfezi ülkeleriyle Tahran arasında ortak konsorsiyum kurulmasını bile teklif etti Riyad.
Bütün bunlara bakıldığında, bir yandan Amerikan müttefiki olmanın getirmiş olduğu yükümlülükler diğer yandan İran’ın tehdit olmadığına dair bölgede hakim olan inanç arasında sıkışan Fars körfezi ülke liderleri, hassas bir dönemden geçiyorlar. Zor bir imtihan veriyorlar.
Çünkü, bölge ülkeleri arasında soğuk rüzgarların esmesine hatta, düşmanlıkların oluşmasına yol açabilecek adımlar atılıyor. Bölge dışından gelen ve bölge kaynaklarını daha fazla sömürmek, bölge kaynaklarını daha fazla yağmalamak isteyen güçlerin oyunları sahnelenmeye çalışılıyor.
Basiret ve dirayetin daha bir öne çıkması gereken bu günlerde, Amerikanın emperyalist siyasetlerinin,bölgede düşmanlıklara yol açabileceğini görmek durumundayız. Bölge halklarının kardeşliğine zarar verecek iddialar, diplomasiler ve anlaşmalara karşı uyanık olmak durumundayız. Rice ve Gates’in, ziyaretleri, ülkeleri birbirine karşı getirme ziyaretidir.