Resim yapmak

Öyle görünüyor ki, hastalık falan çıkmazsa, kış bizim için dingin, uzun ve verimli olacak. Çalışmanın ve yalnızlığın tadını çıkaracağız. Çok vaktimin olması ne güzel! Hızlı ve yoğun çalışıyorum, o yüzden çabuk yoruluyorum. Eskiden bu kadar çabuk yorulmazdım. Çok vaktim var şimdi. Bazı akşamlar yorgun kafamla nasıl oyalanabileceğimi düşünüyorum. Gene resim yapsam mı? Uzanıp uzanıp geri çektim elimi: resim defterimi ve boyalarımı çıkarsam mı? Ne zamandır resim yapmıyorum. Pek hoşuma gitti: boyalarım kurumamış. Oturdum bir resim yaptım: masmavi bir gök altında köy evleri. Kendimi sorumlu duymadığım bir alanda çalışmak benim için dinlendirici oluyor. Edebiyat da felsefe de yoruyor beni, resimse dinlendiriyor. Edebiyat için ve felsefe için çaba harcıyorum. Oysa resim yapmak düş görmek gibi bir şey benim için. Resimden sorumlu duymuyorum ya kendimi. Size de öneririm, kendinizi sorumlu duymayacağınız bir alanda yazın, çizin, boyayın: pek güzel dinlendiriyor.

Adım ressama bile çıkmıştı. Israra dayanamayıp bir karma sergiye katıldığım bile oldu. Emek vermediğimiz hiçbir şey gerçekte bizim değildir. Üstümüze kalmış olabilir ama bizim değildir. O kadar boya harcamışsın, bari bu işi sorumluca yapsaydın da bir şeye yarasaydı diyeceksiniz. O zaman resmin dinlendiriciliği nerede kalır? Hem ben resimde geçerli kuralların neler olduğu konusunda kafa yormuş da değilim. Kurala çokça inanan biri de değilim ya. Ne diyordu Auguste Renoir: “Doğrusu şu ki tüm öbür sanatlarda olduğu gibi resimde de küçücük bile olsa formüle götürülebilecek tek bir yöntem yoktur.” Renoir haklı. Benim için şiirde de öyküde de romanda da sarsılmaz formüller sözkonusu olmadı. Kurallarım oldu elbet, sanatta kurallar olmadan olur mu? Yaşamda da kurallarım oldu. Ancak al kullan dedikleri hazır formüllere hiçbir zaman inanmadım. Ben de özgür insan olarak ve eğitici olarak hiçbir zaman hazır formüller önermedim. Hazır formüller sonunda yüz derste fransızca ya da otuz derste cinsellik gibi bir şey olmaz mı?

Bir şeyi gerçekten benimsiyorsanız kendinizi ona vereceksiniz. Resimse benimsediğiniz, yatıp kalkıp resim düşüneceksiniz. Sizden bir ömür isteyecek. Böyle bir yükümlülüğün altına girebilir misiniz? Bu elbette isteğe bağlıdır. Adı sanatçıya çıkmış pekçok insanın sanatla ciddi bir bağı yoktur. Dans eden, şarkı söyleyen, dizilerde oynayan kardeşlerime söz dokundurduğumu sanmayın ya da sanın. Evet, onların çabalarını da hor görüyor değiliz. Ancak sanat çoğumuzun sandığımızdan zordur. Biraz göz süzdün mü biraz surat astım mı biraz da kıvırttım mı oldubitti anlayışı sanatta yürümez. Adam eğlendirmek için bunlar yetebilir ama sanat için yetmez. Bir şiirin, bir romanın, bir oyunun, bir filmin adam eğlendirmek için yapıldığını ve izlendiğini düşünemiyorum. O yüzden, bana kızmasınlar, örneğin kafaya göre dans eden bir kardeşimizin insanların beğenilerine hangi ölçülerde zarar verdiğini düşünmeden geçemeyiz. Sanat bir insan araştırması değilse ip cambazını da yılan oynatan adamı da sanatçı saymamız gerekir. Acele yazılmış bir öykü üzerine sen şunu yap, sen gel şunu söyle, sen de şu tabancayı adamın gözüne doğrult anlayışıyla yapılan filmlerin ya da dizilerin sanat olabileceğini düşünemeyiz.

Bizim “sanatçı”mız genelde doğuştan yetenekli olduğuna inanır, bu yüzden sanata adanmış bir yaşamın önemini bilmez bile. Bazıları kendi konularında araştırıcı olmayı hiç ama hiç düşünmeden aralıksız sanat üretirler. Bakarsınız ressam durmadan boyuyor, romancı eline sağlık sayfalar dolduruyor, tiyatrocu çıkmış kendine göre ne güzel oynuyor, şair aferin kitap üstüne kitap patlatıyor… Yeteneğin gücüne inanılarak kotarılmış sanat yapıtları kısa zamanda sönüp giderler. Yapay yaşamlar gibi yapay sanat ürünlerinin de kalıcılığı yoktur. Ben şimdi o dizi senin bu dizi benim dolaşıp duran genç hanımlarımızın çabalarına acıyorum. Onlar bizim hiç görmediğimiz paraları kazanıyor olabilirler. Belki bu bile doğru değil. Çünkü o kadar çok dizi oyuncusu var ki, ben dizi izlemediğim için mi nedir, bunlar yüz televizyona yeter de artar gibi geliyor bana. Ancak para kazanmak için sanat yapmak ya da sanata benzer bir şey yapmak insanı ne kadar sevindirir?

Hiç de kötü olmadı yaptığım resim. Üstteki maviyle alttaki soluk renkler pek uyuşmadı. Olabilir. İlk bakışta göze çarpan pek hoş bir mavi oturttum yukarıya. Ben resim falan yapmıyorum dostlarım, dünyanın pisliklerini özellikle de ihanetleri unutmak ya da hiç görmemek için çekildiğim köşemde oyalanma temrinleri yapıyorum. Size de öneririm. Yağlıboyayla uğraşmaya değmez. Suluboya da zordur. Akrilik boya kullanın. Hemen kuruyor. 

642240cookie-checkResim yapmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.