Roma yoluna mermer ocağı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Isparta’da akıl almaz tarih skandalına bir yenisi daha eklendi; Roma yolu ve tarihi kalıntıların bulunduğu araziye mermer ocağı ruhsatı verdiler: Burada bütün yollar ranta çıkıyor…
 
Isparta’nın Sütçüler ilçesi Yukarı Köprüçay Havzası’nda bulunan Çukurca köyünde mermer ocağı ruhsatı verilen arazide, Roma döneminden tarihi yol ve yapı kalıntıları bulundu. Jeopark niteliğindeki konglomera kayalıklarının bulunduğu yaklaşık 100 hektarlık alanda özel bir firma tarafından açılmak istenen mermer ocağını istemeyen köylülerin gösterdiği tarihi kalıntılar Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescillendi. Tarihi eserlerin bulunduğu Çukurca köyünün iki ayrı bölgesi ise 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak koruma altına alındı. Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, koruma kurulunun kararının sevindirici olduğuna dikkat çekti, söz konusu arazide yeterince inceleme yapılmadan mermer ocağı açılmasına göz yuman yetkililer hakkında ise gerekli işlemin yapılması talebinde bulundu.
 
Isparta’da geçtiğimiz hafta ortaya çıkan tarih katliamı skandalına bir yenisi daha eklendi. Sütçüler ilçesine bağlı Çandır köyünde işletilen bir mermer ocağının ruhsat sahası içerisinde bulunan tarihi kale, köylülerin müze yetkililerine yaptığı başvurunun ardından yok olmaktan kurtarılarak koruma altına alınmıştı.
 
MİLLİ PARKIN BURNUNUN DİBİNDE MERMER OCAĞI İZNİ
Aynı ilçede yaşanan bir başka tarih skandalı ise Çukurca köyünde ortaya çıktı. Antalya’nın Manavgat ilçesi sınırlarındaki Köprülü Kanyon Milli Parkı’na yalnızca 1 kilometre mesafede mermer ocağı açmak için MİGEM’den (Maden İşleri Genel Müdürlüğü) ‘201200410’ numarasını taşıyan bir ruhsat alan Numan Tekkanat adlı girişimci, projeyle ilgili bir ÇED Başvuru Dosyası hazırlatarak geçtiğimiz Şubat ayında Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurdu. 16 Mart tarihinde ise Çukurca köyünde projeyle ilgili halkın katılımı (ÇED) toplantısı düzenlendi. Toplantıda yetkililere ve mermer ocağı şirketine köylerinde bu projeyi istemediklerini belirten köylüler, bu taleplerini tutanakla kayıt altına aldı.
 
DAĞLIK PSİDİA UYGARLIĞINDAN ROMA’YA UZANAN TARİHİ MİRAS
Küçük ölçekli tarım ve hayvancılıkla geçinen Çukurca köylüleri, köyün iki yakasında açılması planlanan mermer ocağının üretim alanlarını yok edeceğini düşünüyor. Ancak mermer ocağının yaratacağı etki bununla da sınırlı değil. Köprüçay’ın önemli geçitlerinden birinde kurulu olan Çukurca köyü ve çevresinde binlerce yıllık yaşamın izleri bulunuyor. Antik çağda Luwi’lerin ardılı olarak bilinen Pisidia uygarlığının sınırları içerisinde bulunan bölge, Roma döneminden kalma taş döşeli yollarıyla ünlü.
 
ROMA YOLU VE YAPI KALINTILARI BULUNDU
Çukurca köyünde mermer ocağı izni verilen arazide, günümüze kadar ulaşan Roma yollarının bir bölümüyle çeşitli yapı kalıntıları bulundu. Köylülerin işaret ettiği arazide inceleme yapan yetkililer, tarihi kalıntıları önce tutanakla kayıt altına aldı, ardından ise tescil edildi.
 
KORUMA BÖLGE KURULU ARAZİYİ SİT ALANI İLAN ETTİ
Antalya  Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu ise 24 Nisan tarihindeki toplantısında gündemine aldığı Çukurca köyünün iki ayrı bölgesinde bulunan tarihi kalıntıların bulunduğu alanın 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak korunması yönünde karar aldı. Koruma Bölge Kurulu’nun 6109 sayılı kararına göre söz konusu arazide her türlü madencilik faaliyeti yapılamayacak, arazi hiç bir şekilde tahrip edilemeyecek.
 
‘SORUMLULAR HAKKINDA GEREĞİ YAPILSIN’
Isparta’da son iki haftada ardı ardında yaşanan kültür mirasına yönelik yağmaya tepki gösteren Yukarı Köprüçay Havzası Koruma Platformu, bir açıklama yaparak yetkilileri göreve davet etti. Mermer ve taş ocaklarına ruhsat veren kurumların yetkililerinin daha dikkatli davranarak ruhsata konu sahada derinlemesine inceleme ve araştırma yapmadan onay vermemeleri gerektiğine dikkat çekilen platform açıklamasında, “Yıllardır bölgemizin kanayan yarası olan mermer ve taş ocakları, arazi seçiminden işletme aşamasına kadar büyük bir özensizliği ortaya koymaktadır. Su kaynaklarından, biyolojik varlıklarımıza, yaşam alanlarımızdan kültür mirasımıza kadar uzanan bu hoyratlık, bölgemizin geleceğini tehdit etmektedir. Bir an önce bu özensizliğe son verilmesini ve tarihi dokunun bulunduğu arazilerde madencilik yapılmasını önünü açan sorumlular hakkında gereğinin yapılmasını talep ediyoruz. Platform olarak bu konunun takipçisi olmayı sürdüreceğiz” görüşlerine yer verildi.
 
FİRMANIN RAPORUNDA ‘BURADA ARKEOLOJİK KALINTI YOK’ DENİLİYOR
Mermer ocağıyla ilgili hazırlanan ÇED Başvuru Dosyası’nda, söz konusu arazide yapılan incelemede mimari ve arkeolojik yapı kalıntısına rastlanmadığı öne sürülmüştü. Söz konusu arazide bir kaç noktada tarihi kalıntının ortaya çıkması, gözleri yatırımcı firmaların para karşılığı anlaşarak ÇED dosyalarını hazırlattığı kuruluşlara çevirdi. Çevreye ve yaşam alanlarına olumsuz etkisi olacak projelerde zorunlu olan ÇED süreci, aşılması gereken bir prosedür olarak görülüyor. Bu da pek çok projede telafisi olanaksız zararların doğmasına yol açarak hem doğayı ve kültür varlıklarını tehdit ediyor hem de kamu kaynaklarının kötüye kullanılması sonucunu doğuruyor.
2087560cookie-checkRoma yoluna mermer ocağı!
Önceki haberRhodiapolis’teki restorasyon skandalı Meclis gündeminde
Sonraki haberKıbrıs’ta yatırım aracılığıyla birlik ve barış arayışı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.