“Rum ordusu NATO’da yer alamaz!”

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’le bir araya gelen Talat, görüşmenin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Talat, Avrupa Parlamentosunun genişleme raporu taslağında “AB-NATO stratejik işbirliğinin geliştirilmesini Türkiye’nin engellediği ve bunun dış misyonlarda görevlendirilen AB personelinin güvenliğini olumsuz etkilediği” yolunda ifadeler kullanıldığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

“Bu, AB’nin Kıbrıs sorununun çözümüne olan ilgisinin artırılması gerektiğini gösteriyor. AB’nin NATO’ya büyük önem verdiğini ve NATO’nun sağlayacağı genel güvenliğe bağlı olduğunu biliyoruz. Ancak hiç kimse unutmasın ki, Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Türk tarafını destekleyen Türkiye, Kıbrıs Türklerinin canına ve malına kasteden Kıbrıs Rum ordusunun NATO’da yer almasına tahammül edemez. Bu asla mümkün değildir, bunu düşünemeyiz. Bu, bizim için çok ciddi bir güvenlik tehdidi olur. Bunun kabulü bir çeşit intihar olur, bu kadar önemli. Güvenliği ilgilendirdiği için, başka şeylere benzemez. Kışlalarında zaman zaman, şu anda ifade etmek istemediğim Kıbrıslı Türk aleyhtarı sert sloganların kullanıldığı Rum ordusunun NATO’da olması, bizim açımızdan hayal bile edilemez. Avrupalılar dahil, kimse kusura bakmasın.”
AB genişleme komiseri Olli Rehn’le ayrıntılı bir görüşme yaptıklarını anlatan Talat, “Kıbrıs müzakerelerinde gelinen son durumu ve hızlı bir şekilde, kısa zamanda çözüme ulaşıp ulaşamayacağımızı merak ediyor” dedi.

Talat, “Biliyorsunuz AB, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’ın ekibine Leopold Maurer’i atadı ve o da yasal ve teknik konularda Downer’ın ekibine yardımcı oluyor ve talep etmemiz halinde bize de yardımda bulunmakla yükümlü. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde sayın Maurer’in AB ile aramızdaki, en azından Kıbrıs’taki müzakerelerle AB arasındaki ilişkileri yürütecek olması, bana göre AB’nin önemini bir şekilde artırıyor” ifadesini kullandı.

AB’NİN YAPMASI GEREKENLER

Talat, Türk tarafının, “Kıbrıs Rum tarafının da üye olması nedeniyle, AB Kıbrıs sorununda tarafsız rol oynayamayacağından, müzakerelerde AB’ye aktif rol öngörmediğini” hatırlatarak, AB’nin müzakerelere katkısının teknik ve yasal yardımla sınırlı kalacağını belirtti.

“AB’nin Kıbrıs sorununa ilgisinin devam etmesi ve bu sürecin hızlı bir şekilde sonuca ulaşması talebi önemlidir” diyen Talat, AB’nin yapması gerekenleri şöyle anlattı:

“Birincisi AB, Kıbrıs Rum tarafını hızlı bir çözüm konusunda cesaretlendirebilir. Bu, AB Komisyonu ve üye devletler seviyesinde olabilir. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü Rum tarafı, AB’ye girdikten sonra bir rahatlığa kavuşmuş oldu. İkinci kanal ise Kıbrıslı Türklere yöneliktir. Kıbrıslı Türkler, AB’ye güvenlerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Ancak buna rağmen AB’ye girmek ve çözüm istemektedirler. Ancak hem çözüme olan ümitleri, hem de AB’ye olan güvenleri erozyona uğramıştır. Bunu canlandırabilmek için AB’nin Kıbrıslı Türklerle yürüttüğü ilişkileri sürdürmesi ve artırması gerekmektedir. Bu nedenle de Sayın Rehn’den talepte bulundum. Biliyorsunuz, biz bunu (AB ile ilişkileri) Rum tarafı üzerinden kabul etmiyoruz. Bu konuyu yeniden dikkatlerine getirmek durumundaydım.”

Rehn’le limanlar konusunu ele almadıklarını belirten Talat, “Türkiye’nin (KKTC’ye) izolasyonlarda hiçbir yumuşama olmadan Kıbrıs Rum tarafına yönelik kısıtlamalarını kaldırması beklenen bir şey değil” dedi.

Talat, Kıbrıs’taki müzakerelerin ne zamana kadar tamamlanması gerektiğinin sorulması üzerine şöyle konuştu:
“(KKTC’de nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle) AB’nin ve Sayın Rehn’in erken bir çözüme ilgisi var. Bakın yıl sonu atlatılsa bile, nisan ayındaki seçimler önemli bir dönüm noktası. Bunu kimse inkar edemez. Çünkü nisan ayındaki seçimler için makul bir süre önce kampanyalar başlayacak. Kampanyalar başlamadan Kıbrıs sorunu çözülmezse Kıbrıs sorununun unsurları kampanyaların da unsurları haline gelecek. Bu da doğru bir şey değil. Bırakınız bunun seçime etkisini, aynı zamanda böyle bir tartışma çözümü de olumsuz etkileyecek. Çünkü taraflar, adaylar, oyuncular, bazı sözler verip bazı açıklamalar yapacak. O sözler dönüp müzakere sürecini vuracak. Benim en ciddi endişem buradadır. O yüzden eğer kampanyanın başlangıcı şubat ise hiç olmazsa şubat ayına kadar çok ciddi bir ilerleme ve hatta bir sonuca ulaşılması gerekir diye düşünüyorum.”

Talat, “çok ciddi ilerlemeyle” ne kastettiğinin sorulması üzerine, bunun “3-5 pürüzlü nokta dışında önemli konuların çözülmesi” anlamına geldiğini söyledi.

1223320cookie-check“Rum ordusu NATO’da yer alamaz!”

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.