Rumlar da taksim istiyor…

Kıbrıs Türkünün en büyük ülküsüydü taksim.
Gettolarda sıkıştırılmış, yıllarca hapis hayatı yaşayan, can güvenliği olmayan Kıbrıs Türkü Rum’dan ayrışmak, onlardan ayrı bir bölgede yaşamak isterdi.
Kıbrıs’taki taksim politikalarının en can alıcı cümleleri ise bugün espriyle kullanılan “kandır çocuğu da taksim istesin” ve de “Ya Taksim Ya Ölüm”dü…
Kıbrıs Türk halkı 1963 saldırılarından sonra Devletin tüm organlarından dışlandığı gibi11 yıl sürecek insanlık dışı bir kuşatma altında yaşamaya mecbur edildi. Göçmen olan 30 binden fazla Türk, çadırlarda, sinema salonlarında okullarda barınmak zorunda kaldı. Adanın yüzde 3’lük bir bölümünde sıkıştırılarak, dış dünyadan soyutlanan Kıbrıs Türklerinin haberleşmesi, ulaşımı, dolaşımı, ticareti, üretimi ve ekonomik ilişkileri tümü ile yasaklanmıştı.
Kıbrıslı Türklerin eziyeti hemen bitmedi. Rumlar, uyguladıkları bütün bu ekonomik abluka ve diğer baskı yöntemleriyle Kıbrıslı Türklerin direnişini kıramayacaklarını anlayınca Ocak 1964’den itibaren, adaya gizli yollardan sokulmuş bulunan ve sayıları 20.000’i bulan Yunan Tümeni ile tekrar saldırıya geçtiler. 15 Kasım 1967 tarihinde Boğaziçi ve Geçitkale köylerine karşı yapılan saldırılarda birçok Türk hayatını kaybetti.
Böyle bir durumda Türklerin huzur içinde yaşayabileceği bir bölgesi olmalıydı. 1957’lerden beri dile getirdikleri “Taksim”i zaruret olarak görmeye başladılar…
Adanın tümüne sahip olma emeliyle yanıp tutuşan Rumlar için taksim diye bir şey söz konusu olamazdı. Onların dertleri Türkleri bu adadan atmak ve Helen rüyasını gerçekleştirmekti, o yüzden taksim lafını her duyduklarında irkildiler.
Yıllarca adanın yeniden birleşmesi için müzakerelerde kerhen uğraş verdiler ki, sonuca daha rahat ulaşabilsinler.
Ancak gün oldu, devran döndü. Müzakereler 50’inci yılına yaklaşırken Rum kesiminden de farklı sesler çıkmaya başladı. Yarım asra yaklaşan müzakerelerde bir milim yakınlaşma sağlanmadığı gibi Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların dünya üzerindeki rotaları çok farklı yönlere kaydı. Dolayısıyla yeni jenerasyon Rumlar ana- babalarından farklı düşünmeye başladı.

***

Kıbrıs Üniversitesi akademisyenlerinden Dr. Niyazi Kızlyürek geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında Kıbrıs Rum toplumunda ayrılma ve ayrı yaşama fikrini benimseyen genç kuşakların ve orta sınıf insanların bulunduğunu söylüyor.
“Artık taksim bir kabus olmaktan çıktı” diyor Kızılyürek. Anastasiyadis’in beslendiği yerin, kişilerin bölünme fikriyle giderek daha barışık olmaya başladıkları noktada başladığını ifade eden Kızılyürek, şunları söylüyor: “Mesela bir slogan var, o çok sık duyulur hale geldi. ‘Türkler oraya, biz buraya’ (cini boci emis boda) Kıbrıs ağzıyla söylenen bir slogan… Kahvede duyabilirsin bunu. Şimdi bunu giderek dillendiren çok sayıda insan var.”
Genç kuşaklar zaten tamamen ayrı yaşamak istediğini anımsatan Kızılyürek, gençler arasında “hani Girne diye bir yer vardı, bizimdi” diye bir nostalji de olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Başka insanlar bunlar, 74 sonrası insanlardır, hakikaten başka ülkenin insanlarıdır…”

***

Özetle; Rum çocukları da artık taksim istiyor. Bu iki halka zoraki nikah kıyıp, kavga kıyamet ayrılmaları beklemekten ziyade, komşuluk, ekonomik, sosyal, kültürel işbirliği modelleri geliştirmek daha akla yakın ve hayırlı olacak. Rumlarda 2004’de niyetlerini açık ettikten sonra bizdeki kimi zevatların hala daha sönmüş kazanın altına odun taşıması beyhude bir çaba zaten.

1620500cookie-checkRumlar da taksim istiyor…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.