Rumların uydurma listesi

Türkiye Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 100 bin dolar daha bağışlamış. 6 yıl içinde komiteye 637 bin dolar olmuş Türkiye’nin komiteye bağışladığı.
Hatırlatalım; Kayıp Şahıslar Komitesi 1963-74 yılları arasındaki Türk ve Rum kayıpları bulup ailelerine vermeyi hedefliyor.
İkinci Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat’ın söylediği şekliyle, insani tarafından alacak olursak ailelerin, kayıp yakınlarına kavuşması için harcanan para gereksiz olarak algılanmamalı;
Ancak beyanların doğru olması, hesap kitabın iyi yapılması şartıyla…
Zira Rumlar her konuda olduğu gibi bu konuda da hile ve desisenin en uç örneklerini sergilediler.
Sadece 63-74 arasında kaybolan kişileri değil, 1974 Barış Harekatında ölen askerleri de kayıp hanesine yazdırdılar.
Niye mi?
Çünkü tüm uğraşlarına rağmen, 1963-64 döneminde 42 Kıbrıslı Rum’un kaybolduğunu, o dönem kaybolan Türklerin sayısının ise 502 olduğunu söylememezlik edemediler. (Bakınız; Fileleftheros Gazetesi, Vasos Vasiliu) Dolayısıyla Kıbrıs sorununun 74’de başlamadığının ve Rum mezaliminin en bariz örneği olan Kayıplar konusu başka bir mecraya taşımaları gerekti, taşıdılar.
Ne mi yaptılar? Bu kez de 1974’de ölenleri, bir şeklide ölmüş ve mezarı belli olanları da kayıp hanesine yazdırdılar.
Kayıp Şahıslar Komitesi eski Başkanı Rüstem Tatar’ın “savundukları da uydurma, listeleri de” sözünün sağlaması yine Rumlar tarafından yapıldı.
Rum basınında çıkan bir haberde; Haralambos Palmas isimli Rum’un 1974’te savaş alanında öldüğünü ve cesedinin RMMO askerleri tarafından alınarak Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Lakadamya Askerî Mezarlığı’nda gömüldüğünü bilmesine rağmen ailesinden bu gerçeği gizlediği için Rum Mahkemesi tarafından mahkûm edilen Rum Yönetimi’nin, “bir kayıplar sektörü kurduğu” dile getirildi.
Rum Politis; “Devlet Kayıplar Sektörü Kurdu” başlığıyla yansıttığı Makarios Drusiotis imzalı haberinde, Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi’nin geçen Çarşamba günü Palmas’ın eşi ve iki kızı lehinde verdiği manevi ve cezai tazminat kararını “Kıbrıs sorununun kayıplar sektörüne tokat nitelikli kararı” diye niteledi.
Barış Harekâtı dönemindeki şartlar altında, ölenlerin kimlik tespitleri, kurallara uygun definleri vb. prosedürlerin uygulanamayabileceğini ancak Rum Yönetimi’nin daha sonra, elinde ölenlerle ilgili şahadet bulunmasına karşın ailelerine bilgi vermediğine işaret eden gazete, özetle şöyle devam etti:
“Devlet, Palmas’ın ailesine öldüğünü ve Lakadamya’da gömülü olduğunu bildirmek yerine Türkiye aleyhine protesto eylemlerine sürükledi. O dönemler devletin, insani acıları dikkate almaksızın, propaganda maksadıyla kayıpların sayısını şişirmek gibi aptalca bir fikri vardı.
Palmas’ın eşi, ‘Eşimin ölü olduğunu o zamandan bilseydim yaşantım farklı olacaktı. Ölü eşi olmak başka kayıp eşi olmak başka. O zamanlar 27 yaşındaydım. Çocuklarıma destek çıkacak birisiyle evlenebilirdim. Olguların aldığı hal ile yaşantım sürekli bir trajediye dönüştü’ derken; kızlarından biri, çocuk çağlarında babasının geri dönmesini beklerken yaşadığı travmaya işaret etti.
Gazete Palmas’ın eşi ve o zamanlar çok küçük yaşta olan kızlarının, ellerinde Palmas’ın fotoğrafı ile yıllarca katıldıkları “kayıp yakınlarının” eylemlerini yansıtan fotoğrafa da yer verdi.
1974’te öldüklerini bildiği halde “kayıp” göstererek ailelerinin acısını siyasi maksatlarla yıllarca istismar etmesi nedeniyle ilk kez Palmas ailesinin başvurusu üzerine yargı tarafından mahkûm edilen Rum Yönetimi’ni benzer yeni mahkûmiyetlerin beklediği belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi haberi “Utanç Davalarına Devam… Ölülerin Ailelerinden Cumhuriyet Aleyhine 5 Dava Daha… Cumhuriyet Makamları Tarafından Bir Toplu Mezara Atıldılar, Aileleri Karanlıkta Bırakılarak Kayıp Diye Nitelendirildiler” başlık ve spotlarıyla aktardı.
Gazete “Kıbrıs Cumhuriyeti, kendi vatandaşlarına gösterdiği duygusuzluğun bedelini pahalıya ödeyecek” ifadesini kullandı ve öldüklerini, toplu mezara atıldıklarını bildiği halde devletin kayıp diye aileleri karanlıkta bıraktığına vurgu yaptı.
Lefkoşa Rum Kaza Mahkemesi’nin Rum yönetimini mahkûm ettiği Haralambos Palmas davasının ardından, 1974’te öldükleri bilindiği halde ‘kayıp’ olduğu söylenen Rumlarla ilgili en az 5 davanın daha gündemde olduğunu yazan gazete, Palmas davasında mahkemenin Rum yönetimi aleyhine manevi tazminat yanında, ilk kez cezai tazminat hükmü de verdiğine dikkat çekti.
Gazete, Palmas’ın 16 Ağustos 1974’te savaş meydanında öldüğünü, BM ve Türk tarafı ile varılan anlaşma üzerine RMMO askerleri tarafından alınıp diğer 30 Rum ile birlikte bir kamyona doldurulduktan sonra Lakadamya Askerî Mezarlığı’nda toplu mezara gömüldüğünü hatırlattı.
Gazeteye göre, Palmas ailesinin avukatı Ahilleas Dimitriadis, mahkemenin kayıplar konusundaki istismardan, savaş alanından cesetleri toplayan erlerden, daha sonra mezarları açıp yalnızca Yunan askerlerinin cesetlerini çıkartıp yeniden başka yerlere gömdüren en üst düzeydeki siyasi ve askerî liderliğe kadar Rum yönetiminin bütün kademelerini sorumlu tuttuğunu hatırlattı.
Dimitriadis Fileleftheros aracılığıyla RMMO’ya ve Rum meclisine araştırma yapmaları çağrısında da bulundu.
Rum basınında çıkan bu haberler ve mahkeme kararı ışığında Kayıplar konusunu tekrar masaya yatırmamız ve tüm bu bulguları uluslararası kamuoyuna duyurmamız gerekmekte. Bu kadar ifşaattan sonra yıllarca -Rum lobisinin katakulleleri sayesinde- aleyhimize işleyen zaman lehimize dönmezse “yuh olsun” demekten başka yapacak bir şey yok!

1620890cookie-checkRumların uydurma listesi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.