Sığ insanlar… (I)

Gazetecilik mesleğinde (televizyon ve radyo dahil) hak etmedikleri yere, mevkie, makama gelenler, ya da “kıçlarının yarı çaplarına göre yaptırdıkları” koltuklara oturanlardan yakınırım.
Yakınma ne demek nefret ederim ve hala ediyorum.
Yakınmam, ya da nefretim kişisel değil.
Tamamen “mesleksel”

Mesleğin, gazeteciliğin yıllardır “yerlerde sürünür” hale gelmesinden herkes şikayet eder ama nedenleri üzerinde hiç kimse fikir yürütmez.
Ben ise Atalarımızın kaç asır önce söyledikleri bilinmeyen bir cümlesini sık sık tekrarlarım köşe yazılarımda:
“Abdal ata binince bey oldum sanır.”
Bu cümlenin açılışı şöyle:
“Görgüsüz, aptal, bilgisiz ve eğitimsiz kişiler, bir rastlantı sonucu, önemli bir mevkie geldiklerinde bu durumlarıyla övünmek ve böbürlenmekten kendilerini alamazlar”

Evet. Şimdi gelelim “sığ insanlar” başlıklı yazımızın başlangıcına.
Böyle bir yazı yazmaya karar vermem bir tesadüf.
Eğer bir arkadaşın elektronik posta kutuma gönderdiği mail olmasaydı aynı konuda yazmama kararı almıştım.
Bu kararımdan vazgeçtim.
Çünkü bana gelen yazı-makale- görüş- her neyse sadece gazetecilik değil, tüm mesleklari ilgilendiriyor.
Önce gelen yazıya göz atalım:

“Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş” diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
Ya da işyerinizde sizinle aynı, ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?
Onlara bakıp “Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?” diye iç geçirdiniz mi?

Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD’li bu hissi çok yaşamış olacak ki, bu iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:
“Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.” Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı.
Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
“Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.”

Bitmedi..
Bu konuyla ilgili olarak Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik; “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi…
Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti.
Onların “testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70′ ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu’nun metni yazıldı:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz!
Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı, mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler.. .
Bu arada; gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında “fazla alçakgönüllü’ davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler…
Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler…
Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar…”

Ne olur fazla mütevazi olmayın!..
“Siz de çevrenize şöyle bir bakın” diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti…

Bence Dunning ile Kruger’in, bu çalışmalarıyla 2000’de,
Nobel yerine, Harvard Üniversitesi’nin Ig Nobel’ini alma nedeni
“cahil olmamalarıydı”.
Gönlümün Nobel’ini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel’in
bir sözüyle bitiriyorum:
“Dünyanın sorunu; akıllılar hep kuşku içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin
olmalarıdır”

Evet yazı bu kadar…
Dunning ile Kruger’in tesbitleri gerçekten çarpıcı.
Hele insan bütün bunları “biliyormuş” hissine kapılıyorsa
Ben şahsen 50 yıllık gazetecilik yaşamımda bu örnekleri birebir yaşadım.
Baştan da belirttim, bu konuda çok yazdım.
Atalarımızın dile getirdiği “Abdal” örneğini de sık sık tekrarladım.

Peki bu “sığ” insanlar tesadüflerle mi, bir yerlere geliyorlar.
Bu “sığ” mahluklar, dünyada patlak veren son ekonomik krizin baş mimarları arasında da vardır, bilemem.
Ama bizim meslekte “mebzul” miktarda var.
Onları örnekleriyle anlatmaya çalışacağım .
(devamı var)

1627490cookie-checkSığ insanlar… (I)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.