Sadece TEKEL emekçileri mi?

TEKEL emekçilerinin günlerden beri sürdürdüğü ve daha da tırmanacağa benzeyen haklı direnişleri ne basit bir emekçi hareketidir ne de sadece TEKEL emekçilerini ilgilendirmektedir. Bu direniş, tüm emekçileri, hatta tüm toplumun geleceğini çok yakından ilgilendiren bir harekettir, zira emperyalist cenderede olan sadece TEKEL emekçileri değil, tüm emekçiler ve halkımızdır. Bu hareket siyasîlere bir mesaj, toplum kesimlerine ise uyanış sinyalidir! Bu nedenle, tüm emekçi hareketlerine olduğu kadar, onlardan daha da güçlü olarak TEKEL emekçilerinin haklı direnişine büyük bir saygı duyuyorum ve eyleme sonuna dek destek veriyorum.

Geçen hafta bir TV kanalında bu konuda görüşme yaparken, spikerin, “Hükümet acaba başlangıçta yanlış mı yaptı, özelleştirmelerde yanlış edım mı atıldı, bundan sonra hükümetin tavrı ne olacak?” sorusuna, kısa zaman dilimi içinde vermeye çalıştığım yanıtlar konunun özünü, bir nebzse de olsa, açıklayıcı niteliktedir. Bilindiği gibi, medyada azıcık çizgiden çıkılınca hemen zaman ikazı yapılır!

Spikerin sorularının sonuncusundan başlayacak olursam, şunu çok net olarak görelim ki, hükümet, şimdiye dek ne yaptı, nasıl bir politika izledi ise, bundan sonra da aynı politikaya devam edecektir; yâni, hükümet emekçilerin yanında olmayacak, ses ve taleplerine kulaklarını tuıkayacak ve aynen SEKA direnişinde olduğu gibi bu direnişi de, ne pahasına olursa olsun, kırmaya çalışacaktır. Bunun için hükümet 4/c maddesini, emekçileri tarikat veya yandaş kanalları ile arkadan çevirerek parçalama yöntemlerini veya sair aldatıcı vaatler kullanarak olayı söndürmek isteyecektir. Hükümet böylesi baskıcı politikayı sadece TEKEL direnişini bitirmek için değil, aynı zamanda iç ve dış yatırımcı emperyalistlere emekçi kesimi peşkeş çekmek için yapacaktır.

1 Mayıs eylemlerinde polisin emekçilere uyguladığı oransız gücün mantığı da aynı görüşe dayanmaktadır: Emperyalist çevrelere verilmek istenen mesaj basittir: “Emekçi hakkı diye birşey yoktur”!

Spikerin sorusunun başlangıç bölümüne dönersem, orada da yanıtım çok nettir. Özelleştirmelerde hiçbir hata yapılmamıştır, yapılamazdı da! Özelleştirmeler tam da böyle yapılır. Özelleştirme iç ve dış emperyalistlerin toplumsal birikime ucuz yoldan el koyma politikası olduğundan dolayı, ilgili yasanın önceleri verimsiz ve zarar eden kuruluşların satılacağı gibi göz boyayıcı maddesine nazîre olarak, tam tersine, en güzide ve kâr eden kuruluşlar yok pahasına, birkaç yıllık kârına özel sektöre devredilmesi emperyalist mantıkla tutarlıdır; bunda hiçbir yanlışlık yoktur. Anayasa’da madde değişikliği yapılarak, “kamu yararı” kavramı çıkartılarak, “özelleştirme” maddesi ilâve edilerek ve “tahkim” kabul edilerek, emperyalistlerin tüm isteklerine adım adım olumlu yanıt verilmiştir. Ne hazindir ki, halkımıza demokrasi olarak algılatılan söz konusu değişiklikier ve buna paralel uygulamalar emekçilerin ve tüm halkımızın aleyhine sonuçlar doğurmuştur ve daha da doğuracaktır!

TEKEL direnişi anlık bir patlama değildir. Bu direniş, Türkiye’nin emperyalist rampaya oturtulması ve giderek merkeze yaklaştırılması sürecinde çok önemli bir merhaledir. Bu süreçte, işbaşındaki hükümetler mutlak olarak sermayenin emrindedir, tüm emekçiler ve halkımız ise birer meta mesabesindedir. Metalaştırılan her şey gibi, emekçiler de, iş bitince kapı dışarı koyulmaya mahkûmdur. Kapitalizmin hiçbir döneminde olmadığı gibi, hele de iyice azgınlaştığı günümüz koşullarında “insan hakları” ya da “değer yaratan emek” gibi platonik söylemlere ve bu yönde politikalara yer yoktur. Bu süreçte zamanla sermaye birikiminin artmasıyla emekçiler çalışma, örgütlenme ve insanî yaşam koşullarından zecrî olarak mahrum bırakılacaklardır. TEKEL emekçilerinin direnişi böyle bir gidişin ayak seslerinin algılanışıdır. Sermaye yandaşı siyasîlerin bu ayak seslerine kulakları tıkalıdır. Bu sese halkımız kulak vermelidir.

Özelleştirmelerin başladığı ilk dönemlerde, “Patron ister özel ister kamu olsun, bizim için fark etmez!” diyen emekçiler ve sendika liderleri artık uyanmalıdır! Özelleştirme uygulaması kendi kapısına gelene dek gidişi umursamayan, hatta özelleştirmelerle taban sayısının yükseleceği gafletine yatanlar artık uyanmalıdır! Bugün, emekçilerin sendika liderlerini de gölgede bırakırcasına harekete geçmesi umut vericidir. Yeter ki, bu umut tüm emekçilerin ve halkımızın sevinci, emperyalistlerin ise korkulu rûyası olsun!

Sermayeye ve sözde açılımları demokrasi diye halka yutturanlara karşı girişilmiş TEKEL eylemini saygıyla selamlıyorum ve emperyalizm cenderesine itilen halkımızın artık uyanmasını diliyorum!

1595320cookie-checkSadece TEKEL emekçileri mi?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.