Sağlık olsun!

Sağlık eskiden yani azda olsa sosyal devlet olduğumuz dönemlerde, vatandaşlarımıza eşit fırsatlar sunardı. şimdi ki gibi sonradan zengin olmalar yurtdışına çıkıp Türk doktorlarına muayene olmazlardı. O Türk doktorun ülkemizde çalışma koşullarının yaratılması için bir şeyler yapmak gerektiğini düşünmezler, onun orada kalması belki Türk lobisi için faydalıdır diye düşünür politikacı! Ülkemizin insanın sağlığı mı, sağlık olsun!
 
Sağlık, ticari sektör haline dönüştürüldükten sonra gelişmelerin fotoğraflarını çekip yan yana koymuş olsaydık, nasıl bir sonuç ile karşılaşabilirdik?
 
Sağlık tarihler boyunca ticari sektördür diyenleri duyar gibiyim, o ticari yönü olmasaydı bu kadar gelişme dahi olmazdı! Liberal bakış açısı içinde doğru gibi duran önerme, yanlışlıkları içinde barındırır, çünkü bu gelişmeler firmaların özel bütçeleri ile değil, devlet bütçeleri ile yapılmış harcamalar üzerine oturduğu, geliştirme ve ticaretleştirme işi ise firmalar tarafından yapıldığını görmezden gelinir. Dünyada kaç dev ilaç firması var? Kaç tıbbi teknik malzeme üreten firma? Bu firmaların askeri sanayi ile ilişkileri biliniyor mu?
 
Sağlık alanı gelecek kuşaklara ve bugüne dairdir. Sağlıklı bir toplum için, sağlık alanın düzgün işlemesi önemlidir. İnsan hakları gibi, hasta hakları vardır ve her ikisi de kağıt üzerinde durmaktadır. Parası olanlar her ikisinden kendi çıkarları yönünde faydalanır, olmayanlar ise, onların canları sağ olsun! Arada sırada ‘pardon’ diyenlerde oluyor elbette!
 
Son çıkarılan yasalar ve düzenlemeler sağlık sektörünün kimin hizmetinde olduğu daha çıplak olarak yüzümüze vurmaktadır. İnsan yaşamına direkt müdahale olan düzenlemeler karşısında bundan etkilenenlerin pek sesi çıkmıyor gibidir. Birkaç basın açıklaması dışında. Eczacılar kendi alacakları için ortak eylem yaparken, neden bu konuda suskun kalırlar? Sadece doktorların ve hastaların sorunu mu? Kazanmış oldukları kazanımlarını neden bu alanda göstermezler? İşlerini kaybetmemek için mücadele edenler, bugün bu değişikliğin pek farkına varacak durumları yok sanırım. Türk Tabipler Birliği basın açıklaması dışında ne yapmayı planlıyor?
 
Hasta haklarına açık bir tecavüz olan bu kararlar, karşısında sanırım sessizlik bir süre daha devam edecektir ama uygulama başladığında ve hayat kayıpları bu kararlar yüzünden olduğunda, sanırım birkaç ses çıkacak ama haber bültenlerinde birer magazin olarak algılanıp dramlaştırmadan öteye geçmeyecek gibidir. Bizde yasalar, insan lehine olanlar hep dışarının telkinleri ile geliştirilmiştir, bu konuda da sanırım AB ya da ABD’den gelecek ses önemli olur!
 
İnsan yaşamını bu kadar yakından ilgilendirilen düzenlemeler, şirketlerin bütçelerine göre yapılamaz. Sağlık bakanlığı bütçesi neden Milli Eğitim bütçesi ya da Savunma Bakanlığı bütçesinden geridir? Sağlık bu kadar önemsiz ise, neden iktidara yakın olanlar özel hastaneler açmaya devam eder? Bir ülkede özel hastanelerin varlığı, o ülkenin sosyal devlet olmadığının kanıtıdır. Bir ülke de kendi doktoruna güvenmeyen politikacının varlığı, o ülkenin sağlık düzenin çarpık ve yetersiz olduğunun kanıtıdır.
 
Dünya ile entegrasyon sözleri havada uçuşur ama sağlık alanında bir duvar ile karşı karşıyayızdır. Bu özel duvar, sağlık sektörümüzün yararınadır, onun çarpık işleyişini korur konumundadır. Eğer bir entegrasyon var ise, o da yaşam kalitesinin yükseltilmesi üzerine olmalıdır. Sağlık, her insan için eşit düzeyde uygulanmalıdır. Ayrımcılık bir anlamda katillerin oluşması ve korunması anlamına gelir.
 
Bir hasta, para için, hastalık süresi uzatılıp, tedavi ücretleri abartılıyorsa, orada doğru gitmeyen bazı şeylerin olduğunu söylemek abartı olmasa gerek! Bazı firmalar  aleyhine açılan davalar, yurt dışında mahkumiyet ile sonuçlanıp, ülkemizde dava açılmıyorsa orada bir karmaşık çıkar ilişkilerinden bahsedilir. Bir ilaç firması, kendi ürünlerinin kullanımını artırmak doktorlara rüşvet verdiği kanıtlanıyorsa, orada yanlış giden bir şeylerin var olduğunu gösterir. İlaçların kalitesi, ülkeden ülkeye göre değişiyorsa, orada bir entegrasyon sorunun dışında daha büyük ve global olarak bir problem yaşadığımızı kanıtlar. Eğer bir firma, ülkelere göre ilaç üretiyor ve onu satıyorsa, orada bir insanlık suçu vardır. Eğer bir ülkede, bir ilacın kıtlığı yaşanıyorsa, orada sorunun kaynağına başka şeyler aramak gereklidir.
 
Sağlık alanı, ticari alan olarak kabul edilirse, onu o gözle yorumlanmaya devam edilirse, o zaman haksızlıklar ve ölümler doğal karşılanır. Hipokrat yemini kağıt üzerinde kalır, hasta hakları anımsanmaz bile.
 
Bütün bu bilgileri ortaya çıkaran fotoğraflara bakıp ‘sağlık olsun!’ diyorsak eğer, orada bizde bir sorun var olduğunu gösterir! Bunun için tedaviye gitsem, acaba sağlık sigortam karşılar mı masrafımı diye düşünüyorsak eğer, orada sağlık alanın ticarileşmiş olduğunu kanıtlar.
 
Bugün verdiğimiz vergiler ile tedavilerimiz karşılanamaz duruma düşmüşse, özel sağlık sigortalarına ayrıca ücret öder konuma getirilmiş isek, orada hastalar arası eşitlikten söz edilemeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
 
Çıkarılan yasalara ve kararnamelere karşı sesimizi yükseltelim, sesimiz çıkmadığı sürece bizler yaşamımızı riske almış oluyoruz! Yaşam bu kadar ucuz olmamalıdır!



http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

714640cookie-checkSağlık olsun!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.