SANAT’TAN… Başkaldırıdan modaya: CHE

Dünya fotoğraf tarihinde en çok reprodüksiyonu üretilen imgelerden biri Kübalı fotoğrafçı Alberto Korda’nın çektiği bir fotoğraftır. Korda ismi çok tanınmaz ama 1960 yılında çektiği fotoğrafın milyonlarcası dünyanın dört köşesinde çoğaltılmıştır. Dağınık saçları, başında, hafif arkaya atılmış, kızıl yıldızlı siyah bir bere, ufka doğru dikilmiş mağrur bakışlarıyla Ernesto Che Guevara’nın portresidir bu imge.

Özellikle, Bolivya’da, CIA tarafından öldürüldüğü 1967 yılından sonra, özgürlük ve kurtuluş mücadelesi veren halklar arasında bir efsane haline gelen Che’nin bir posterini, her öğrencinin odasında görmek mümkündü. Che efsanesi günümüze kadar geldi. Ancak süreç içinde temsil ettiği değerler ve işlevi değişti. Che’nin yaşamı, mücadelesi, düşünce ve hedefleri kendi imgesinden ayrıldı; Che imgesi, bir metaya dönüştü. İsa, Madonna, Cher, Prenses Diana’ya uyarlanmış Che’ler ‘ambalaj kültürü’nün uzantıları olarak çeşitli şekiller aldı. Che’nin portresi gerçek yaşamdan uzaklaşıp soyutlaştıkça reprodüksiyonları da detaylarını yitirdi. En genel hatlarına indirgenen imge, anti-Amerikancılıktan, üçüncü dünya ülkelerinin borçlarını silme kampanyalarına; anti-küresel hareketlerden, gay haklarına kadar çeşitli politik grupların arka planlarını süsledi. Bugün artık bazen karikatürümsü bazen de gına veren tekrarlarla günlük yaşamın bir parçası oldu. Bir paketleme imgesi olarak Che  portresinin, onun politik görüşlerinin önüne geçmesi yani devrimci hareketin liderliğinden, ‘Che ikonu’na olan bu dönüşüm çok sayıda kitap ve yazıya konu oldu.

Che’nin, daha doğrusu Che’nin imgesinin dünyanın çeşitli ülkelerinde kullanıldığı ürünler Londra’da, Victoria and Albert Museum’da açılan serginin konusu. ‘Che  Guevara: Devrimci ve İkon’ adlı serginin küratörleri çeşitli toplumlarda Che portresinin kullanıldığı ürünleri toplamışlar. Gözlük, ayakkabı, çanta iç çamaşırı, anahtarlık, votka vb. akla gelebilecek her türlü ürünü pazarlamakta kullanılmış Che. İspanya’da sigara, Meksika’da prezervatif, ABD’de kağıt mendil, Avustralya’da çikolata olmuş.

Korda bu ünlü fotoğrafı, Küba devriminin ikinci yılında, ABD’nin işgal planları yaptığı bir sırada çeker. Yaklaşan işgale karşı Belçika’dan Küba’ya gelen silahların Havana limanında havaya uçması sonucu gemi mürettebatı ve 75 liman işçisi ölür. Ertesi gün, Fidel Castro’nun konuşma yaptığı cenaze töreninde kürsüde, Simone de Beauvoir, Jean-Paul Sartre ve Che’de vardır. Korda burada alır onun portresini. Ancak 1967’de Che öldürülünceye kadar bu imge ortaya çıkmaz. ABD’nin Vietnam’ı işgal etmesiyle başlayan ve Avrupa ve dünyayı saran 68 yazı eylemlerinde bu imge ilk defa, başkaldırının bir simgesi haline gelir.

Victoria and Albert Museum’daki serginin küratörlerinden Zoe Whitley, Che objelerinin, devrimcinin politik ağırlığına zarar vermediği görüşünde. Unutulan bir şey vardır burada; Che, zamanında, ABD’nin Osama  Bin Laden’iydi. Bugün ise ‘iki çikolata arasına sıkıştırılmış vişnelerin devrimci mücadelesi’ne, (‘Cherry’ Guevara çikolatası)  bir moda aksesuarına dönüşmüştür. Che, dünya barışı önünde baş tehlikenin ABD olduğu görüşündeydi. Bu nedenle, 1967’de basılan son kitabında, “iki, üç daha fazla Vietnam” sloganıyla ABD’nin militarist kolunun her yerde kırılması gerektiğini ileri sürüyordu. Eğer Che’nin bir başkaldırı simgesinden, pazarlama aracına dönüşümü gerçekleşmeseydi, 40 yıl sonra, ABD’nin yine bir ülkeyi işgal edip, bir diğerini işgal etme planları yaptığı bugün böyle bir sergi olanaklı olabilir miydi? Sergi çıkışında da Che ile süslenmiş çeşitli ürünler bu soruya bir yanıt vermektedir aslında.
Bu sergiyle birlikte tartışılan diğer bir nokta da, Che’nin Korda’nın çektiği fotoğrafla ikonik statüsüne ulaştığı görüşüdür. Korda o pozu yakalamasaydı gerçekten ne olurdu? Bu soru tersinden sorarak yanıtlanabilir. Eğer Che’nin emperyalizme karşı verdiği –yanlış ve doğrularıyla- mücadele olmasaydı Korda’nın fotoğrafı ne olurdu?

Diğer  bir değişle, onun yaşamı ve imgesi tek bir gövdenin parçalarıdır. Gerçekte bu ikisinin birbirinden ayrılması onun bir pazarlama ikonu olarak yaygınlaşmasını getirmiştir. İmgelerin hüküm sürdüğü bir dünyada, insanların kendi imgelerinin kölesi olması “doğal” değil midir?

 

 


 

1631740cookie-checkSANAT’TAN… Başkaldırıdan modaya: CHE

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.